EKSEN

'Cezayir ordusu 'türbülansa' izin vermez, ülke kendi 'Arap Baharı'nı 1990'larda kapattı'

Fehim Taştekin’e göre, Cezayir’de sistemik sorunlar ve yolsuzluklara karşın 1990’larda radikal İslamcılar yüzünden yaşanan ‘kara yıllar’ hafızalarda taze. Taştekin, Cezayir’in kendi ‘Arap Baharı’nı 1990’ların başında ordunun sert müdahalesiyle kapattığı görüşünde.
Sitede oku

Protestolarla sarsılan Cezayir'de yeni başbakandan 'kadınlar ve gençlerle birlikte teknokrat hükümeti' hamlesi
Cezayir'de efsanevi Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika'nın 18 Nisan'daki seçimlerde beşinci kez koltuğa aday olması protesto dalgasını tetiklerken, sancılı süreç şimdilik seçimlerin ertelenmesiyle sonuçlandı. Ülkede grevler ve onbinlerce insanı sokağa döken süreç, tüm dünyada 2011'de Cezayir'i teğet geçmiş ‘Arap Baharı' anılarını canlandırdı. Ancak ülkede 1990'lı yıllarda evlatların başörtüsü takmadıkları gerekçesiyle annelerini öldürdükleri radikal dinci isyanın anıları henüz tazeyken, vaktiyle genç bir bakanken Bağlantısızlar Hareketi'ne öncülük eden isimlerden olan Buteflika'nın arkasındaki ordu desteğinin de yerli yerinde olduğu anlaşılıyor. Buteflika, gençliğin taleplerini anladığını belirterek tekrar aday olmayacağını duyururken, ülkenin istikrarsızlığa teslim olmaması için bir geçiş dönemi ve yeni anayasa sürecinin başlatılmasını vaad etti. Bu doğrultuda bir hükümet değişikliğine gidilirken, 2019'un sonunda yeni seçim tarihinin kararlaştırılması öngörülüyor.

Cezayir'deki gelişmeleri, Suriye ile ilgili kitaplarıyla tanınan Duvar internet sitesinin yazarı gazeteci Fehim Taştekin ile konuştuk.

‘BUTEFLİKA, CEZAYİR DİPLOMASİSİNİN BEYNİ'

Fehim Taştekin günümüzde Buteflika'ya yönelen protesto dalgasına karşılık Cezayir halkının ‘Arap Baharı' denilen süreci taa 1990'lardaki ‘kara yıllarda' yaşadığını ve bu yıllara dair hafızasının yerli yerinde olduğunu belirtti. Taştekin, Radikal İslamcı terörün ülkeyi esir aldığı bu yılların ardından 1999'da Buteflika'nın efsanevi bir diplomat olarak ordu desteğiyle iktidara gelmesinde Cezayir halkının açtığı büyük kredinin rol oynadığını anımsattı. Fehim Taştekin'e göre Cezayir'i kendi özel deneyimlerine dikkat edilmeden ‘Arap Baharı' çerçevesinde değerlendirmek doğru olmaz:

Buteflika 5. kez adaylığını geri çekti, seçimi erteledi
"Cezayir'in kendi özel deneyimler var. Bu deneyimleri dikkate almadan çok genel bir Arap Baharı çerçevesinde değerlendirmemiz yanlış olur. Ben biraz kendi sırasını saldı dedim ve 2011'de bu yüzden sessizdi. Her taraf kavrulurken Cezayirliler ki çok önemli siyasal tecrübelere sahip bir halk, partileri de öyle, daha sessizdiler, tecrübeliydiler. Ne oldu da 2011 bu kadar sükûnetle atlattılar? Öncesinde Cezayir, Arap Baharını 1991'de bir şekilde yaşamıştı. O zamanki seçimde İslami Selamet Cephesi, FİS Fransızcadan kısaltma, bunlar birinci turda sandığı göğüslediler fakat ordu müdahale etti. İkinci turda bunların iktidara gelmesine izin vermedi. Sonrasında 10 yıl süren ve kara 10 yıl diye de bilinen kanlı süre. Darbesini vurdu. Bu süreçte FİS'in içindeki radikal selefi kanatlar silahlandılar. Çok feci kendi anlayışlarına göre IŞİD'den bildiğimiz yöntemleri de kullanıyorlar. Çok feci katliamlar, tecavüzler, her şeyin olduğu bir kirli savaş. Ordu da aynı taktikleri uygulayan bir yaklaşımla bu şiddet sarmalı Cezayir'i öyle hale getirdi ki artık uzlaşmak Cezayir'de su gibi aziz hale geldi. Ordu kendi çözümünü üretti. Buteflika aslında Cezayir diplomasisinin beyni. Tabii ki burada yaptığı açılımlar bir şekilde o iç çatışmayı bitirecek uzlaşma zeminindeydi. O tecrübeyi çok iyi kullandı. Ama zaman içerisinde kirlenmeler, yolsuzluklar, bildiğimiz değişim hedeflerinden sapmalar Buteflika'yı yıprattı. Ama geriye dönük de halk bir daha bir on kara yıl daha yaşamamak için Buteflika'ya inanılmaz kredi açtı."

‘CEZAYİR, ARAP BAHARI SIRASINDA ÇOK MÜSTESNA BİR POZİSYON EDİNDİ'

Taştekin, bağımsızlık kahramanı olarak çok genç yaşlarda dışişleri bakanlığının başına geçtiğini anımsattığı Buteflika'nın Cezayir'in Arap Baharı sarsıntıları sürecinde de kendisine iyi bir yer edindiğini, ülke içinde ve dışında ülkenin itibarını yeniden tesis ettiğini vurguladı. Taştekin, Cezayir'in bu süreçte Tunus ve Libya gibi ülkelerde teskin edici bir arabulucu olarak misyonuna da dikkat çekti. Ancak geçen yılların ardından dördüncü döneminde artık halkın Buteflika'ya itiraz etmeye başladığını belirten Taştekin, ülke içinde kendisine rağmen rant sağlayan elit kesimin de huzursuzluklardaki rolüne vurgu yaptı:

Cezayir’deki protestolarda 183 kişi yaralandı
"Buteflika, Cezayir'in bağımsızlık savaşı sonrasında elde ettiği bir zemin var, yani bağlantısızlar hareketinin doğuşuna da büyük bir şekilde önemli katkı sağlayan bir zemin. Bu zemini ve itibarı Buteflika hem içeride hem dışarıda yeniden tesis etti. Afrika Birliği içindeki rolünü tekrar kazandı. Birçok yerde de arabulucu girişimlerini devreye soktu. Cezayirlilerin bu konudaki tecrübesi önemli. Cezayirlilerin bu konudaki tecrübesi önemli. Sadece Buteflika değil birçok yerde, birçok çatışmada Cezayir'in önemli arabulucu misyonuyla yatıştırıcı, uzlaştırıcı rol aldığını biliyoruz. Bu dönemi yeniden canlandırdığı için kredisi büyük. Bütün komşularla ilişkilerde Arap Baharı sırasında da çok müstesna bir pozisyon edindi. Bu pozisyon Libya'da tarafları barıştırma girişimleri, Tunus'ta özellikle İslamcılarla sol kanat arasında uzlaşma çabalarında Buteflika'nın rolü önemliydi. Bunlar önemli prestij kaynağı. Ama bunu 3. dönem uzatmak isteyince anayasayı değiştirmesi gerekti. Biraz rahatsızlığa yol açtı bu. Tamam ama bundan sonra iki dönem çok iyi, başarılı teşekkür ederiz, 3. dönem bir fırsat daha verelim. Ama bu 4. Döneme geldiğinde insanlar hayır demeye başladılar bu sefer. Buna sürükleyen nedenler var. Sadece Buteflika değil. Bir sistem oturdu. Bu sistemden hem ordu içerisinde hem bürokrasi içerisinde hem de iş dünyası içerisinde bu sistemden artık rant sağlayan bir elit kesim oluştu. Bu kesim Buteflika'yı zorluyor. Buteflika belki şu anda 2013'teki felçten sonra pek görünemiyor. Ama Buteflika'nın arkasından hala bu rant düzenini sürdürmeye çalışan birileri var. Bunlar zorluyorlar ya da bu sistemin devamını istiyorlar."

‘ORDU CEZAYİR'DE TÜRBÜLANSA İZİN VERMEYECEK'

Taştekin'e göre Cezayir'in 1990'larda cihatçı kaosa sürüklenmesine engel olmuş ordusu hala çok önemli bir faktör. Taştekin, Cezayir ordusunun ülkenin yeni bir türbülansa sürüklenmesine izin vermeyeceği görüşünü de dile getirirken, Fransız sömürgeciliğine karşı bağımsızlık savaşının öncüsü olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin (FLN) de hala gücünü koruduğuna atıf yaptı:

Cezayir'de cumhurbaşkanlığı adaylığı için 15 başvuru
"Burada kurtuluş cephesi FLN hala çok güçlü ve o bağımsızlık savaşının ağırlığını hala üzerinde koruyor. Bir şekilde bağımsızlık savaşı sonrası bu bir sendroma dönüşüyor galiba. Ezeli ve ebedi parti gibi ve bunu aşmak o kadar kolay değil. Bir de bu dönüşümü tıkayan birazcık da sistemin kendisi. Aynı şey Mısır'da da geçerli. Tunus'ta da aslında geçerli. Tunus da biraz daha soft ama Mısır ile Cezayir birbirini çok andırıyor. Ordu faktörü çok önemli burada. Ordunun birçok şeyin arkasında olması, sistemin garantörü olarak bulunması, biz parti konuşuyoruz ama partiden çok daha öte ordu var. Ordu burada birçok şeye izin vermiyor. Buteflika'nın da aslında onca tecrübesine rağmen lider koltuğuna gelebilmesi ordunun tercihiydi, ordu ayarlıyor. Ordunun bugün yine çok güçlü şekilde sahnede olduğunu biliyoruz. Hissettirdi iki açıklamayla. Birinci açıklaması herkese gözdağı veren ‘Biz gitmedik, buradayız' diyen bir açıklamaydı. İkincisinde halkı da koruyan sistemi bir şekilde koruyacağını taahhüt eden dengeli bir açıklamaydı. Bu şunu gösteriyor. Bir türbülansa izin vermeyecek ordu.

‘KENDİLERİNİ ALTERNATİF OLARAK SUNAN İSLAMCILAR ÖZGÜRLÜK VAAT ETMİYOR'

Ancak Cezayir'de bağımsızlık savaşının Buteflika gibi öncüleri hala iktidarda kalırken genç kadroların öne çıkmamasının önemli bir mesele olduğunun da altını çizen Taştekin'e göre, tıpkı Mısır ve Tunus'ta olduğu gibi kendilerini alternatif olarak sunan İslamcıların ortaya çıktığını ancak onların da özgürlük vaad etmediklerini anımsattı. Taştekin Cezayirlilerin İslamcı iktidar deneyiminin de 1990 öncesi yerel yönetimlerde yaşandığını anımsatırken, bu tecrübenin de Cezayirlileri korkuttuğunu vurguladı:

Cezayir'de Buteflika'nın adaylığına karşı on binler sokaklarda: 'İktidar partisinden bazı milletvekilleri istifa etti'
"Temel sorun Mısır'da da çok insan, parti, grup var. Burada da çok insan var. Ama bağımsızlık döneminin figürleri gibi sürükleyici isimler yok, çıkmıyor, çıkamıyor, toplumsallık kazanamıyor. Entelektüeller var az değil. Ama toplumsallık kazandıran koşullar. Demek ki koşullar bu insanların bir şekilde bir dalgayı arkalarına almalarını engel oluyor. Bir de aslında genel çerçeveye baktığımız zaman sol tandanslı yapılar ya da bağımsızlıkçı yapılar, anti sömürgeci yapılar, bunlardan beslenen partiler birçok yerde kredisini tüketti ve özgürlüklerini yok ettiler. Bu dönemde İslamcılar alternatif haline geldi, onlar da özgürlük vadetmiyorlar. Bunlar tecrübe edildi. Bu tecrübeden sonra yeni bir kuşağın çıkması lazım. Yani siyasal bir matematik olarak düşünürsek. Mısır'da 2013 darbesiyle Müslüman Kardeşler hezimete uğratıldı. Kendi icraatları 2012-13 arasında darbeyi tetikledi. Önemli bir alternatif gibi duran İslamcı alternatif burada hezimete uğradı. Libya'da ha keza hiçbir şey olamadı. Tunus'ta bir denge bulundu iktidar paylaşımı sayesinde. Hezimet olmadı ama onlar da aslında sıralarını saldılar. Cezayir felaket bir şekilde İslamcıları daha iktidarla buluşturmadan bir darbe ile yok etti. Ama burada aslında yerel yönetimlerde bir tecrübeleri var. Bu tecrübeler Cezayirlileri korkuttu. 1990-91 arasında bir yıllık tecrübeleri var. Bu tecrübelerde selefiler kendilerini dayattılar. Başörtüsü zorunluluğu getirmek dahil, alkollü yerlerin kapatılması dahil, buna benzer uygulamalarla İslamcıları bir yıl içerisinde ne yapacaklarına dair işaret fişeklerini çaktılar. Genel seçimlere giderken de ordu zaten çok feci şekilde önlerini kesti. Ama Cezayir halkına da bir şey oldu. Alternatif anlamda İslamcılarla ilgili geniş bir algı oluşturdu."

‘MÜSLÜMAN KARDEŞLERE KARŞI GÜÇLÜ REZERVLER VAR'

Cezayir'in şiddetli İslamcı tecrübesinin yarattığı korku ikliminin ardından Müslüman Kardeşler'in kendilerini FIS'ten ayrımaya çalıştıklarını belirten Taştekin, ancak halkın onlara karşı güçlü rezervleri olduğu görüşünde. Son protestolarda özellikle gençlik kesimi ve pek çok siyasi hareketin yer almasına karşılık sol liberal ve İslamcı alternatifin gözükmediği görüşündeki Taştekin, sistem reformundan kimin ne istediğinin de belli olmadığına dikkat çekti:

Cezayir'de ‘okulda namaz kılınması yasağı’ tepkiye yol açtı
"Bu dehşet tecrübelerden sonra merkezi partiler ya da bağımsızlığa önderlik etmiş partiler de artık miadını doldurduğuna göre yeni şeylerin ortaya çıkması lazım. Halkta bir ürkeklik var. Orada sosyalist parti, işçi partisi bunlar çok çok güçlü değiller. Bunun dışında liberal iş dünyasından temsilciler var. Gençlere yaslanan partiler ve liderler var. Onlar da çok ciddi bir momentum yakalayamadılar aslında. Bir de FİS tecrübesinden sonra Müslüman Kardeşler'in kendi özel siyasal mücadelesi var. Onlar da fırsat kolluyorlar ‘Biz FİS'ten farklıyız' diye. Milletin kafası karışabilir FİS ne oluyor, Müslüman Kardeşler ne diye. FİS yasaklı, liderleri de yasaklı. FİS'te iki damar vardır. Bir ılımlı selefi bir damar vardı Abbas Medeni'nin başını çektiği, bir de Belhaç'ın başını çektiği selefi damar vardı. Zaten aslında bu damarın bu kadar güçlenmesinde rejimin de payı var, çok payı var hem de. Bir taraftan seküler bir devlet dayatması var, bir taraftan da Fransız etkisine, sömürgeciliğine karşı İslamcılığı çare olarak destekleyen ve okul kitaplarına Muhammed Gazeli'yi vs. taşıyan bir anlayış var. O zaman içerisinde selefi akımlara da yol açtı. Onlar sonra çok radikal tecrübelerle Cezayir'i çok felaket yerlere sürüklediler. Bugün Müslüman Kardeşler biraz daha farklı bir yerden meseleyi tutmaya çalışıyorlar. Halk onlara karşı da güçlü rezervlere sahip, yeniden aynı şeyleri yaşamak istemiyorlar. Özetle tabloda bir sol liberal ya da İslamcı güçlü bir alternatif şu anda gözükmüyor. Hepsi var, sahadalar, bir şeyler söylüyorlar. Gençler de var, onlara hitap eden liderler de var kuşkusuz. Ama böyle ipi göğüsleyecek gerçekten değişimi getirecek biri yok. Kimse ne istediğini tam söylemiyor. Beşinci dönem olmasın, tabii ki Buteflika'nın arkasında artık bir rant çetesi var, bu gitsin. Ama sisteme dair reforma dair tam olarak kim ne istiyor, halka bunu sunacak güçlü bir çıkış yapılacak biri de gözükmüyor."

Yorum yaz