DÜNYA

'Türkiye İskenderun Körfezi'ne sıkıştırılmaya çalışılıyor, Mavi Vatan tatbikatıyla caydırıcılık sergilendi'

Necdet Pamir’e göre Batılı şirketlerin Doğu Akdeniz’de yeni doğalgaz keşiflerine dair açıklamalarının zamanlaması ‘tesadüf değil’. Türkiye’nin İskenderun Körfezi’ne sıkıştırılmaya çalışıldığını belirten Pamir, Mavi Vatan tatbikatıyla MEB’deki haklar konusunda caydırıcılık sergilediği görüşünde.
Sitede oku

Mavi Vatan tatbikatından dönen gemiler İstanbul Boğazı'ndan geçti
Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarına dair keşif ve yeni rezervlere dair açıklamalar eşliğinde, Türkiye de tarihinin en büyük donanma tatbikatı Mavi Vatan’ı gerçekleştirdi. Son olarak Katar ile ABD’nin ExxonMobil şirketinin ortaklığında Kıbrıs adasının güneyindeki yeni sahalara dair açıklamaları dikkat çekerken, Doğu Akdeniz’deki enerji jeopolitiği ve Türkiye’nin pozisyonu tartışılıyor.

Gelişmeleri Enerji Politikaları Uzmanı ve CHP Enerji Komisyonu Başkanı Necdet Pamir ile konuştuk.

‘TÜRKİYE’NİN UYARILARINA RAĞMEN RUMLAR ÜÇ TUR İHALEYE ÇIKTI’

Necdet Pamir, dünyada tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 24’ünün doğalgaz ile karşılandığını anlatırken, miktarlarla ilgili tartışmalı verilere karşılık Doğu Akdeniz’deki son doğalgaz keşiflerinin önemine dikkat çekti. Kıbrıslı Rumların da AB’den aldıkları güçle Kıbrıs Türklerinin çıkarları hilafına tek taraflı arayışlara giriştiğini anımsatan Pamir, Türkiye’nin uyarılarının görmezden gelindiğini belirtti:

Türk savaş gemileri, ‘Mavi Vatan 2019' tatbikatı kapsamında Novorossiysk'te
“Türkiye’nin pozisyonunu anlatabilmek için genel resmi ortasına koymaya çalışacağım, Doğu Akdeniz’deki son dönemdeki hidrokarbon keşifleri açısından neler oldu, ne anlam ifade ediyor ve neler yapılmaya çalışılıyor? Bir kere dünyada en çok kullanılan birinci sıradaki kaynak petrol, bunun arkasında da doğalgaz ve kömür geliyor. Özellikle doğalgaz keşifleri var Doğu Akdeniz’de. Dünyada tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 24’ünü doğalgaz ile karşıladığımız ve 3 fosil yakıt arasında da daha verimli ve görece temiz olduğu için doğalgazın payının artmasının beklendiğini dikkate alacak olursak, doğalgaz keşifleri önemli bu coğrafyada. Dünyada kabaca 198, yaklaşık 200 trilyon metreküp ispatlanmış rezervden söz ediyoruz. Doğu Akdeniz’deki keşiflere bakarsanız, bugüne kadar en fazla keşfi yapan sayısal olarak İsrail. En çoğu Leviathan olmak üzere Tamar vs. bir sürü sahası var. Bunlarda toplam açıklanan rezerv, açıklanan kelimesi önemli, çünkü sahalar yeterince geliştirilmeden, üretim performansları ve testleri belli bir noktaya ulaşmadan açıklananların çoğu tahmini rezervlerdir. Dolayısıyla buna dikkat edelim. Çünkü belki en son konuşmamız gerekecek olan ExxonMobil’in Glafkos’taki keşfi ve bunu nasıl kullanmaya çalıştıkları hem Rum tarafının hem arkasında Amerika’nın ve ExxonMobil’in bunu nasıl manipüle etmeye çalıştıklarını…. 1 trilyon metreküpe yakın açıklaması var İsrail’in. Bunun arkasından daha küçük ölçekli olmakla beraber Rumların tek taraflı olarak Avrupa Birliği’nin de maalesef hukuksuz bir biçimde Rum yönetimini adanın tek sahibi gibi Kıbrıs olarak kabul etmeleri de hızlanan bir süreç var. Bunlar Kıbrıs adası sadece kendilerine aitmiş gibi. Oysa Zürih ve Londra anlaşmaları bunun akabinde hazırlanan ve kabul edilen 1960 Kıbrıs Anayasası eşit haklar veriyor iki topluluğa. Ve birinin diğerinden bağımsız AB’ye üye olması da mümkün değil. Ama Rumlar üç tur ihaleye çıktılar, bütün uyarılarımıza rağmen. Bu üç tur ihalenin sonucunda ilkinde Afrodit diye bir saha keşfi yaptılar, arkasından ikincisi Kalypso sahası, daha onunla ilgili net rakamlar ifade edilmiyor.”

‘AFRODİT İÇİN DÜNYADAKİ EN BÜYÜK KEŞİF DENMESİ ABARTI’

Pamir, Kıbrıs adası etrafındaki tartışmalı duruma rağmen ExxonMobil şirketinin faaliyetleri ve rezervlerle ilgili açıklamalarına da dikkat çekti. Türkiye’nin Mavi Vatan tatbikatının tam ertesinde yapıldığını belirten Pamir, aynı durumun geçen sene de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesinde tekrarlandığını anımsatarak ‘komplo teorisi’ gibi görünmesine rağmen bu açıklamaların zamanlamasına vurgu yaptı:

‘Türkiye'nin Mavi Vatan 2019 Tatbikatı, ABD'ye mesaj olabilir’
“En son da ExxonMobil’in uyarılarımıza rağmen, çünkü sözüm ona bir çözüm süreci devam ederken, burada faaliyetlerin kesilmesi gerektiği Birleşmiş Miletler tarafından da kabul edilmiş olmasına karşın Exxon ‘kör kör parmağım gözüne’ bunu yaptı ve Mavi Vatan tatbikatının tam ertesi günü rezervle ilgili birtakım açıklamalar yaptı. Çok fazla zorlama gibi gelebilir kimlerine komplo teorisi gibi. Ama zaman zaman bu tür tarihlerin sembolik önemleri vardır. Bizim Alanya bir Fatih sondaj gemisiyle başlattığımız sondaj çalışması 29 Ekim tarihliydi. Bunlar da akabinde kuru kuyu çıktığı anlaşılan ExxonMobil’in ilk kuyusu Delphine 1 kuyusunu da 15 Kasım’da başlattılar. 15 Kasım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihidir. Bunların hepsi mi tesadüf? Tarihler manidar. Dolayısıyla ExxonMobil de böyle bir keşif yaptı.”

‘KEŞİFLERLE İLGİLİ ABARTILI RAKAMLAR DİLE GETİRİLİYOR’

Doğu Akdeniz’deki keşiflerle ilgili açıklanan rakamlara da atıf yapan Pamir, ‘dünyanın en büyüğü’ türü lafların abartı teşkil ettiği görüşünü dile getirdi.

Cumhuriyet tarihinin en büyük deniz tatbikatı 'Mavi Vatan 2019' başladı
“Buradaki keşifler İsrail keşifleri ile açıklanan rakamlar, Mısır’daki keşiflerle kıyaslandığında çok mütevazi. Küçümsemek için söylemiyorum. Afrodit için önce 250 milyar metreküp gibi bir rakam açıkladılar. 250 milyar metreküplük üretilebilir bir rezerv olsa, adanın gereksinimine uzun yıllar yanıt verir. Ama daha sonra bu rakamlar 129 milyar metreküp olarak revize edildi. Genelde birçok şirket borsadaki hissesini arttırabilmek için bu rakamları şişirir. ExxonMobil çok daha ciddi bir şirkettir. Ama 250 açıklayıp hemen arkasından 129’a düşürüldü. 129 yine ada ölçeğinde önemlidir. Bir kıyaslama yapayım. Türkiye yılda 50-55 milyar metreküp civarında gaz tüketen bir ülke. Yani Türkiye’nin gereksinimi açısından baktığımızda 2 yıllık bir rakama kabaca tekabül eder. Kalkıp da şunlar söyleniyor. Son yıllarda dünyadaki en büyük keşif, bu abartılar var. Maalesef Türkiye’deki medya ve birtakım televizyonlarda sürekli olarak nasıl oluyorsa her konuyu bilen, sadece kendi alanları değil, onun dışında her şeyi çok bilen ve sürekli birbirlerini tekrarlayan birtakım papağanlar var. Konunun hiçbir şekilde kenarından geçmemiş, sağdan soldan duyup bunları tekrarlıyorlar. Kalypso için de benzer rakamlar söylendi. Ama ExxonMobil’in açıkladığı rakama bakarsanız, bekledi, Mavi Vatan’ın başladığının hemen ertesi günü bir rakam açıkladı. Bir düşük rakam, bir yüksek rakam, ikisinin ortası söylenebilir ama 5 ila 9 trilyon kübik fit dedi. Bizde metreküp nedir, insanlar çok haşır neşir değil. Ama bizdeki o papağan diye nitelediğim insanlar onları da karıştırarak arasında 35 kat fark var. Kübik fiti metreküpe çevirmek 35.31’e bölmeniz lazım. Bunu metreküp gibi açıkladılar. Bunu koyayım bir kenara. Söyledikleri şey kabaca 180 milyar metreküptür Exxon’un açıklamaları. Mesela bir trilyon metreküplük İsrail açıklamalarını söylüyorum. Mısır’a dönün, Mısır önce çok büyük olduğu genel kabul gören Zohr sahasını keşfetti. Açıklanan rakam 850 milyar metreküp. 850 ile Exxon’un açıkladığı ortalaması 5 ila 9 tirlyon kübik fitin metreküpe çevirdiğim zaman 180 milyar metreküp, Zohr 850 milyar metreküp. Bir kere bundan çok daha küçük. Abartılma şekli için atıfta bulunuyorum. Hemen arkasından Nour sahası keşfedildi. Bu rakamları da temkinli karşılayalım. Ama açıklanan rakamlar üzerinden gideceksek sadece 2.5 trilyon metreküp sadece bir saha için açıklama yaptı Mısır. Exxon’un keşfini küçümsemiyorum.”

‘MÜSLÜMAN KARDEŞLER ODAKLI POLİTİKA YÜRÜTEN AKP HERKESLE KAVGALI’

Pamir, doğalgaz kaynaklarına dair keşifler ve rezervlere dair açıklamalar ve zamanlamalarının Türkiye’ye yönelik mesaj taşıdığı görüşünde. Erdoğan hükümetinin bütün ülkelerle ilişkileri kötüleştirerek Türkiye’nin çıkarlarını da tehlikeye attığını dile getiren Pamir’e göre Ankara’nın Müslüman Kardeşler odaklı politikasını değiştirip kıyıdaş ülkelerle ilişkilerini normalleştirmesi gerekiyor:

Esad'ın danışmanı: Erdoğan, Suriye'de Müslüman Kardeşler'i başa getirmek istiyor
“Türkiye’ye bir mesaj veriliyor bir taraftan. ‘Kardeşim, siz bu çözüm sürecini dayatılan koşullarda kabul edin. Yani toprak tavizi verin, tazminatları ödeyin’. Hazırlanan birtakım haritalardan söz ediliyor. ‘Yüzde 28 toprağa razı olun. Aksi halde buradan bir şey alamazsınız’. Ya da tersi sopa havuç gibi hakkınızı alabilmek için önce burada taviz verin. Arkasında da Rum yönetiminin hem Avrupa Birliği hem biz varız. Yani Exxon ve burası üzerinden Amerika Birleşik Devletleri. Yani Mavi Vatan’a karşı zamanlamayı seçerek bir açıklama yaptılar. Ama Türkiye’nin son yıllardaki AKP yönetiminin tarafından yürütülmekte olan dış politika öyle ya da böyle tüm kıyıdaş ülkelerle sıkıntılı. Yani Doğu Akdeniz’in çevresine bakın, Suriye ile kavgalısınız, Lübnan ile ilişkilerinizin iyi olduğunu söylemeniz mümkün değil, İsrail ile tamamen kavgalısınız. Ama bunlar yetmiyormuş gibi Mısır ile tarihte olduğunuzun çok çok ötesinde kavgalısınız. Dolayısıyla kıyıdaş ülkeler kendi aralarında anlaşıyorlar ve bizim kabul ettiğimiz Münhasır Ekonomik Bölge’nin çok dışında Türkiye’yi İskenderun Körfezi’ne sıkıştıran hukuka aykırı şekilde bir coğrafyaya Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Burada birilerinin ne anlama geliyorsa ‘değerli yalnızlık’ diye nitelendirmeye çalıştığı çok yanlış Müslüman Kardeşler odaklı politikanın da çok olumsuz etkileri var. Herkesle kavgalısınız, dolayısıyla karşınızdaki cepheyi genişletiyorsunuz, bunun tam tersini yapmanız gerekirken. Örneğin Mısır. Mevcut Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmalar, bizim açımızdan geçerliliği yok, kabul etmiyoruz, Birleşmiş Milletler nezdinde protesto ediyoruz, gereken adımlar hukuki anlamda atılıyor diyelim ama sonuçta Mısır önemli bir alan kaydediyor şimdiki Münhasır Ekonomik Bölge çalışmaları açsısından bakarsak. Geçenlerde Libya ile bir görüşme yapılmaya kalkışıldı. Ama Libya’da yine Müslüman kardeşler tarafına yakın ekiple görüşüyorsunuz. Ne bunların ne ötekilerin zaten bir başına Libya’yı kontrol edebilecek bir durumları da yok. Dolayısıyla beyhude çabalar. Başta Suriye, İsrail bütün bu aktörlerle çok daha akılcı politikalar lazım. Kendi haklarınızı savunmaktan vazgeçmeyin. İsrail yönetiminin yaptığı bir sürü yanlış var. Netanyahu’nun halk deyimiyle yatacak yeri yok. Ama siz kendi haklarınızdan vazgeçmeden çok daha düzgün ilişkiler kurabilirsiniz. Burada çok ciddi hatalar yapılıyor. Ama bütün yük kime yüklendi bugüne kadar, Türk Donanmasına, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na.”

‘MAVİ VATAN’A ALTLIK OLUŞTURAN KAVRAM TÜRKİYE’NİN MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE İDDİASIDIR’

Pamir, bu gelişmeler olurken Türk donanmasının Mavi Vatan tatbikatının önemini vurgularken, tatbikatın Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge iddiasını dolduracak şekilde hareket etmeye çalıştığını vurguladı. Türkiye’nin kendi bölgesinin çok azına razı edilmeye ve İskenderun Körfezi’ne sıkıştırılmaya çalışıldığını belirten Pamir’e göre ‘Mavi Vatan’ kavramı Türkiye’nin hakları konusunda kararlılığını sergilemekle alakalı:

‘İskenderun Doğu Akdeniz'in kilit noktası'
“Mavi Vatan nedir? 2006 yılında bu kavramı ilk ortaya atan emekli Tümamiral Cem Gürdeniz’dir. Mavi Vatan kavramı da şudur. Mavi Vatan’a altlık oluşturan kavram Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge iddiasıdır. İddia derken, her kıyıdaş devletin kıyısından itibaren 200 deniz mili yaklaşık 370 km denizin yüzeyinde, deniz kolonunda ve onun altındaki her türlü sadece hidrokarbon değil zenginlikte hakkı vardır. Doğu Akdeniz’i gözümüzün önüne getirelim, bir kıyıda Mısır, karşı tarafta siz. Eğer sizin 200 miliniz, ötekinin 200 mili ile çakışıyorsa, ya uluslararası mahkemelere bu konuda başvuracaksınız ya da hakkaniyete uygun şekilde iki taraf anlaşacak. Dolayısıyla biz Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku sözleşmesinin tarafı olmasak da uluslararası mahkemelerin aldığı kararlar var, buna göre halledilmesi lazım. Siz eğer bu Münhasır Ekonomik Bölge’de bu haklarınızı korumazsanız, kararlı olmazsanız, inanılmaz büyüklükte bir alanı kaybediyorsunuz. 160 bin km kare civarında bir alandan bahsediyoruz Münhasır Ekonomik Bölgemiz bizim. Dolayısıyla bizi bundan çok daha azına razı etmeye, İskenderun Körfezi’ne sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bir kere b Mavi Vatan kavramının Cem Gürdeniz tarafından ortaya atılmasının şöyle de bir önemi var. 2009 Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ilerleme raporunda Türk Donanması hedef gösteriliyor. Burada Avrupa Komisyonu, Türk Donanması defalarca onların Kıbrıs olarak kabul ettiği Güney Kıbrıs Rum yönetiminin sismik aramalar yapmasını engellemiştir diyor. Adres gösterilen Türk donanması ve bunun arkasından Balyoz harekatı geldi. Cem Gürdeniz ve birçok üst düzey komutan, hemen hemen hepsi strateji konusunda çok yetkin sadece kendi alanlarında değil. Doktoralı, mesleklerini de çok iyi bilen yurtsever insanlar. Cem 3.5 yıl içeride kaldı Balyoz’dan. Bu Mavi Vatan buna isim olarak konulması öyle de bir anlam taşıyor. Mavi Vatan kavramı aslında bizim denizlerdeki haklarımıza, denizin yüzeyi, su kolonu, onun altındaki zenginlikler, balıkçılık vs. her bir şey dahil tüm bunlardaki haklarımız konusunda kararlılığımızı gösterir.”

‘TÜRKİYE PETROLLERİNİN TAMAMEN İÇİ BOŞALTILDI’

Türkiye’nin haklarını savunmak için Deniz Kuvvetleri’nin yanı sıra diplomasiyi de iyi kullanması gerektiğini belirten Pamir, sürecin özelleştirme eşliğinde sürdürülürken, Türkiye petrolleri gibi kurumsal devlet şirketlerinin içinin boşaltılması politikasının ise temel hatalardan olduğunun altını çizdi:

“Bugüne kadar hep Deniz Kuvvetleri aracılığıyla Rumların tek taraflı faaliyetleri, fiili durum yaratma çabaları önlendi. Mesela onların 3. Blok diye adlandırıp tek taraflı ihaleye çıktığı yerde İtalyanların en iyi şirketine ait Saipem 12 bini geçtiğimiz yıl içinde durdurduk. Ama bunlar yeterli değil, yapılması gereken hem diplomasi yoluyla bu işi tamamlamak hem de Türkiye petrollerinin son dönemde aldığı mesela Barbaros 2-3 boyutlu sismik yapabilen bir gemi yabancılara gittiğiniz zaman hepsi bir arada olduğu için sizin önünüzü kesiyorlar, gemilerin kiralanmasını engelliyorlar, bu anlamda doğrudur. Onun ötesinde Fatih adı verilen derin deniz sondaj gemisi alındı. Onun hemen hemen kardeşi diyebileceğimiz bir tane daha alındı. Bunlar güzel. Ama buna karşılık bu faaliyetleri doğru yerde yapmak lazım. Yani kıyılarda Alanya 1 kuyusunu açmak değil de hidrokarbon potansiyelinin çok daha fazla olduğunu düşündüğümüz ve Münhasır Ekonomik Bölge iddia ettiğimiz KKTC’nin ve Türkiye’nin Türkiye petrollerine verdiği ruhsat alanları için de çok daha doğru yerlerde arama yapmamız lazım. Bir diğeri de maalesef Türkiye petrollerinin tamamen içi boşaltıldı. Bütün yetkin deneyimli personeli emekliye sevk edildi. Sondaj kuyu tamamlama fonksiyonları grup başkanlıkları kaldırıldı. Peki bu gemilerin içinde kim var? Gemiler kendi başına mı bulacak, sondaj yapacak? Hep yabancılar var. Hizmet alınmasın demiyorum. Ama hizmet almak başka, bu işleri götürecek deneyimli personelinizi de yok ediyorsunuz. Özelleştirme süreci devam ediyor maalesef bu kurumların. Bunlar temel hatalar."

Yorum yaz