Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisince Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde, kenti "Diyarbekir, tarihin, kültürün, medeniyetin şehri Diyarbekir; sahabelerin, evliyaların şehri Diyarbekir; Dicle'nin nazlı yari Diyarbekir; hasretimiz, sevdamız, aşkımız Diyarbekir; kardeşliğimiz, yoldaşımız, geleceğimiz Diyarbekir; diyar-ı huzur Diyarbekir. Sana bakınca keyfim geliyor Diyarbekir" diyerek selamladı.
Erdoğan şöyle konuştu:
- Bizim sizden başka kimimiz var? Bizim Diyarbakır'a olan sevdamız asla bitmez. Biliyorsunuz aramıza girmeye çalıştılar. Terör örgütüyle, hendeklerle aramıza girmeye çalıştılar. Sokaklarda sizleri birbirinize kırdırarak, tehditle, yağmayla, haraçla aramıza girmeye çalıştılar. Sahabe emaneti olduğu için insanların abdestsiz girmeye çekindiği bu şehirde Kurşunlu Cami'yi yıkarak, Dört Ayaklı Minare'yi yıkmaya teşebbüs ederek aramıza girmeye çalıştılar. Okula gitmesi gereken çocukları evlerinden alıp, dağa gönderip hayatlarını karartarak aramıza girmeye çalıştılar. Diyarbakır Belediyesinin önünde anaları ağlattılar. Sizleri, tarihinizden, kültürünüzden, inancınızdan, ahlakınızdan, geleneklerinizden kopartıp marjinal örgütlerin kulu kölesi yaparak, aramıza girmeye çalıştılar.
Bizim meşrebimizde asla ayrımcılık yoktur. Hizmet söz konusu olduğunda ayrımcılık bir yana, geri kalmış bölgelerimize daha çok imkan sağlıyor, daha çok kaynak aktarıyoruz. Yani pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Diyarbakır, uzun yıllar ihmal edilmişti. Biz İzmir, Konya, Kayseri'de ne varsa Diyarbakır'da da o olsun dedik. Bunun için de son 16 yılda Diyarbakır'a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Gençler, şu söylediklerimi bilmeyenlere söyleyin, terör örgütünün arkasında olduğu gençlere söyleyin, 35,5 buçuk katrilyon lira yatırım yaptık. Biz Diyarbakır'ı bir kenara koymadık. Canımızdır, sevdamızdır, burayı ayağa kaldıracağız dedik. Hamdolsun Diyarbakır şu anda yaptığımız yatırımlarla Doğu'nun, Güneydoğu'nun adeta bir İstanbul'u, İzmir'i haline geliyor.
'BİZ YAPARIZ, HDP YIKAR'
Diyarbakır gibi sporu seven, takımları iddialı bir şehrin stadyumunu yaptık. Eski stadı da millet bahçesine çevireceğiz. İngiltere'nin Hyde Parkı varsa, biz de işte bu stadı inşallah millet bahçesine çevireceğiz. Anneler yavrularını alacak, millet bahçesine gidecekler. O yeşillikler üzerinde yavrularıyla beraber koşturacaklar, orada oynayacaklar, orada dinlenecekler. Yakışır mı? Biz yaparız, işte bu HDP yıkar. Onlar bu ülkede yıkmak için var. Onlar, buradaki evleri bombalamadılar mı, evleri yıkmadılar mı, altından tüneller açmadılar mı? Camilerimizi, okullarımızı yaktılar, yıktılar. Aynı şekilde saat kulesini yaktılar, yıktılar. Bunlara gereken dersi 24 Haziran'da vermeye hazır mıyız? Sizler korkuyu korkutan insanlarsınız, ölümü öldüren insanlarsınız.
'SUR'U BAŞTAN SONA İNŞA ETTİK'
Teröristleri imha etmekle kalmadık, Sur'u baştan sona inşa ettik. Diyarbakır demek tarihi taş evler demek. 350 taş evin inşasına başladık. Bu rakam bin 500'e çıkacak. Terörün kol gezdiği buralarda inşallah bundan sonra turistler gezecek. Örgüte, örgütün adamlarına peşkeş çekip, sizin ziyaret mekanınızı betona boğdular. Buradan kazandıkları parayı da örgüte gönderip, size kurşun olarak, bomba olarak geri çevirdiler. Biz ne yaptık, bunların hepsini yıktık. Diyarbakırlıya yapılan bu büyük saygısızlığı ortadan kaldırdık.
- Bay Kemal diyor ki 'Çiftçiler fakirlikten ne hale geldi bak.' diyor. Bay Kemal, Diyarbakır'dan sesleniyorum, İnce İnce, Bay Muharrem'e de sesleniyorum. Diyarbakır'da bugüne kadar tarımsal desteğimiz yaklaşık 4 katrilyon lira oldu. Ah ah, bunlar konuşuyor. Makaram sarı bağlar, kız oynar gelin ağlar.
'BUGÜN DİYARBAKIR 40 YILDIR HİÇ OLMADIĞI KADAR HUZUR DOLUDUR'
- Bugün Diyarbakır ile birlikte tüm bölgemiz, 40 yıldır hiç olmadığı kadar huzur doludur. Hükümetimiz ve başta İçişleri Bakanımız Sayın Soylu olmak üzere, tüm emniyet güçlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, bölge halkının huzuru için ellerinden geleni yaptılar. Güvenlik korucularımız el ele verdiler, hepsini yaptılar. Bugün devlet hiç olmadığı kadar halkının yanındadır.
'HER KİM, HERHANGİ BİR KÜRT KARDEŞİMİN HAKKINI GASBETMEYE KALKARSA KARŞISINDA BENİ BULUR'
Her kim, herhangi bir Kürt kardeşimin herhangi bir hakkını gasbetmeye kalkarsa karşısında önce beni bulur. Artık hiçbir terörist gelip halkın yakasına yapışamıyor, haraç alamıyor. Artık hiç kimse gelip Kürt kardeşimin evlatlarını zorla alıp dağa götüremiyor. Artık belediyenin önünde ağlayan Diyarbakırlı anneler var mı? Hamdolsun, artık hiç kimse gelip esnafımızın kepengini kapattıramıyor, ticaretine engel olamıyor. Artık hiç kimse evde, sokakta, hayatın her alanında Kürt kardeşimin tepesine binip, ensesinde boza pişiremiyor. Zorla, tehditle herhangi bir şey yaptıramıyor.
'ANA DİLİNİZ SİYASİ İSTİSMAR ARACI HALİNE DÖNÜŞMESİN İSTEMİYOR MUYDUNUZ? ŞİMDİ VAR MI ENGEL OLAN?'
Bütün bunları sizler için yaptık, sizin özleminiz, diyarı huzur değil miydi, işte bu huzur ortamının sağlanması değil miydi? Çocuklarınız rahatça okula, işine gitsin, dağa kaçırılma korkusu yaşamadan akşam evine dönsün istemiyor muydunuz? Kimse gelip sizi haraca bağlamasın, kimliğiniz üzerinden siyaset yapıp sizi marjinal ideolojilerin aracı hale getirmesin istemiyor muydunuz? Ana diliniz, siyasi istismar aracı haline dönüşmesin istemiyor muydunuz? Ana dilinizi her yerde serbest kullanabiliyor muydunuz? Şimdi var mı engel olan? Dininizin, inancınızın gereklerini serbestçe yerine getirebiliyorsunuz değil mi, var mı engel olan? Ret ve inkar politikalarından eser kaldı mı, bunları kim kaldırdı? Görevimizi demek ki yaptık. Hamdolsun artık, kimliğinizin ve inancınızın önünde hiçbir yasak yok. Yasak olan tek şey var, o da sizin özgürlüklerinize, hayat hakkınıza, eğitim hakkınıza, sizin iş yapma hakkınıza yönelik terörist saldırılardır. Biz buna izin vermemekte kararlıyız.
'ŞİMDİ BAKIYORUM HEPSİ TÜRBE ZİAYRET EDER GİBİ EDİRNE'DE CEZAEVİNDE BEYEFENDİYİ ZİYARETE GİDİYORLAR'
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak beni bağlayan kurallar, diğerlerini de bağlamak durumundadır. Öyle, 'ben şuyum, ben buyum' diyerek, efelik yapmaya, kuralları, kanunları milletin hak ve özgürlüklerini hiçe saymaya kalkarsanız, kusura bakmayın bu devlet buna da izin vermez. Diyarbakır'da 53 Kürt kardeşime 'sokağa dökülün' diyen kimdi. Edirne'deki değil mi? 'Sokağa dökülün' dedi. Ne oldu, 53 kardeşimiz orada öldürüldü, şehit oldu. Ölenler kimdi, benim Kürt kardeşlerim değil miydi? Yasin Börü evladımızı bunlar öldürmedi mi, bunlar şehit etmedi mi? Şimdi ne olmuş, Cumhurbaşkanlığına aday olmuş. Şimdi çıkıyor, bakıyorum hepsi türbe ziyaret eder gibi Edirne'de cezaevinde beyefendiyi ziyarete gidiyorlar. Bay Muharrem onunla övünüyor, 'Gideceğim ziyaret edeceğim.' diyor. Türbe ziyareti… Ziyaret etsen ne yazar, oradan sana ne gelecek? Sen benim halkımı ziyaret et. Bak bakalım bu halk sana ne diyecek, Diyarbakır sana ne diyecek?
'53 KÜRT KARDEŞİMİN KANI DEMİRTAŞ'IN ELİNE BULAŞMIŞTIR, BEDELİNİ ER VEYA GEÇ ÖDEYECEK'
Kardeşlerim, 53 Kürt kardeşimin kanı bu Demirtaş'ın eline bulanmıştır. Bunun bedelini er veya geç ödeyecek. Yoksa tarih, o 53 kardeşim bizleri affetmez, bizi de affetmez. Onun için dik, sağlam duracağız ve inşallah 24 Haziran'da benim o Kürt kardeşlerimin ölümüne imkan, zemin hazırlayan bu Demirtaş'a da hesabını soracaktır. Bak bugüne kadar ağzıma almadım ama o 53 kardeşim sebebiyle bunu ağzıma aldım. Yoksa muhatabım değil, hiç derdim de değil. Benim Kürt kardeşlerimi bunlar sömürdüler. Öyle saz alıp, saz çalmakla benim Kürt kardeşlerime hizmet olmuyor.
'KÜRTLERİN DEVLETİ TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR'
- İşte bunun için diyoruz ki coğrafyamızda ne yapacaksak hep birlikte yapacağız. Türkiye hepimizin ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devleti. Kimse Kürtlere devlet aramasın. Kürtlerin devleti Türkiye Cumhuriyeti devletidir.
'KÜRT SORUNU YOKTUR DİYORUZ'
Bunu gerçekleştirmek için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. İşte en büyük yerlilik ve millilik burada, şu anda bu meydanda, sizlerle birlikte bir araya gelmiş olmamızdır. Biz bir dönem ötekileştirilmiş, horlanmış, ezilmiş diğer vatandaşlarımız gibi Kürt kardeşlerimizi de köhne ceberut, baskıcı eski vesayet düzeninden, zulmünden kurtarmış olmaktan gurur duyuyoruz. Unutmayın, size zulmeden o vesayet düzeni bizi de yeri geldi hapse attı, yeri geldi partimizi kapatmaya çalıştı, ülkemizin demokrasi yolculuğunda bugünlere nasıl geldiğini sizler çok iyi biliyorsunuz. Biz 'Kürt yoktur.' demiyoruz, Türkiye'nin artık bu noktadan geri dönüşü mümkün değildir, biz Kürtlerin bizatihi kendilerini bir sorun olarak gören anlayışa nazire olarak 'Kürt sorunu yoktur' diyoruz. Herkes gibi sizlerin de özgürlüklerini güvence altına biz aldık. Bizim için asla değişmeyecek ve hep öyle kalacak olan resmi dilimiz Türkçe ne kadar değerliyse anadiliniz Kürtçe de o kadar kıymetlidir. Kazanılmış diğer özgürlükler de aynı şekilde sizin ananızın ak sütü gibi sizlere helal olsun."
'SÖMÜRÜ DÜZENİNE KARŞI ÇIKIYORUZ'
Biz Irak'ta, Suriye'de verdiğimiz mücadeleyle asırlardır bizleri birbirine düşürerek kurulan sömürü düzenine karşı çıkıyoruz. Biz terör örgütleri kullanılarak insanlarımızın birbirine kırdırılmasına karşı çıkıyoruz. Biz 'tek millet' derken Türk'üyle, Kürt'üyle, Çerkez'iyle, Boşnak'ıyla, Laz'ıyla 81 milyonun tamamını kastediyoruz. Biz 'tek bayrak' derken sizin de bizim de dedelerimizin uğrunda canlarını ortaya koydukları bir mücadelenin sembolünü kastediyoruz. Biz 'tek vatan' derken ecdadımızın asırlarca hep birlikte yaşadığı 780 bin kilometrekarelik bu vatan toprağını kastediyoruz. Biz 'tek devlet' derken sizlerin acısını çok yakından tattığı, ülkemizi bir felaketin eşiğine getiren paralel yapılara karşı duruşumuzu ifade ediyoruz.Bizim attığımız adımlar, bizim halkımıza sağladığımız imkanlar tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Attığımız her adımı, uzun uzun düşünerek attık. Eğer bir şeye karşı çıkmışsak, inanın bana, çok sağlam ve sizlerin menfaatine yönelik bunların sebepleri vardır. Yağ acı olunca, unutmayın pilav da acı olur. Öteki yapının güdümünde atılan hiçbir adımın sonu, hiçbirimiz için özgürlüğe ve refaha çıkmaz. Selahaddin Eyyubi'nin torunlarından intikam almak için kurulan tezgahlarla kimseyi kandıramazlar.