Mısırlı uzman: Uluslararası toplum Putin konutuna yönelik İHA saldırısını kınamalı

© AP Photo / Kirsty Wigglesworth
Abone ol
Rusya lideri Putin’in konutuna düzenlenen saldırının zamanlamasına dikkat çeken Mahran, bu saldırının insancıl hukukun ihlali olduğunu kaydetti.
Mısırlı uluslararası kamu hukuku uzmanı, Amerikan ve Avrupa uluslararası hukuk dernekleri üyesi Muhammed Mahmud Mahran, Sputnik’e açıklamasında, Ukrayna'nın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Novgorod Bölgesi’ndeki konutuna düzenlediği İHA saldırısını, uluslararası insancıl hukukun ağır bir ihlali ve Moskova ile Washington arasında devam eden müzakereleri sekteye uğratmaya yönelik açık bir girişim olarak nitelendirdi.
Mahran, “Saldırının zamanlaması ve bağlamı, askeri boyutun çok ötesine geçen ve siyasi ve diplomatik boyutlara da değinen hedeflere işaret ediyor. Uluslararası insancıl hukuk açısından bakıldığında, bu operasyon, 1977 Cenevre Sözleşmelerine 1. Ek Protokol’de yer alan ve çatışmanın taraflarını her zaman siviller ve sivil nesneler ile askerler ve askeri hedefler arasında ayrım yapmaya mecbur kılan ilkenin açık bir ihlalini oluşturuyor” ifadesini kullandı.
Devlet Başkanı, Başkomutan sıfatıyla elbette askeri bir işlev yerine getiriyor olsa da, kişisel konutunun, yalnızca askeri amaçlar için kullanılmadığı sürece, koruma altında olan sivil bir mülk olarak kaldığını anımsatan uzman, bu konuyla ilgili şu yorumda bulundu:
Bu şekilde yapılan bir saldırı, silahlı çatışmalarda bile uluslararası insancıl hukuk normlarının ötesine geçen tehlikeli bir tırmandırma. Zamanlama bir rastlantı değil. Müzakere sürecini sekteye uğratma niyetini açıkça gösteriyor. Uluslararası hukuk, tarafların müzakereleri baltalayabilecek veya imkansız hale getirebilecek her türlü eylemden kaçınmasını gerektiren iyi niyetli müzakereler ilkesini tespit ediyor.
Krizin çözümüne yönelik ciddi müzakerelerin sürdüğü bir dönemde Rusya Devlet Başkanı'nın konutuna yapılan saldırının, iyi niyet ilkesinin doğrudan ihlali olup diyaloğun başarılı olmasına ilgi duymayan, siyasi bir çözüme kıyasla çatışmanın devam etmesini tercih eden tarafların var olduğunu gösterdiğini söyleyen Mahran, şunu dedi:
Rusya, büyük provokasyona rağmen müzakereleri sürdürmekten vazgeçmedi. Bu, diplomatik olgunluğu ve siyasi bir çözüm için duyulan samimi isteği yansıtıyor. Bu yaklaşım, uluslararası toplum tarafından takdir edilmeyi hak ediyor, zira Moskova, müzakereleri sekteye uğratmayı amaçlayan provokasyonlara boyun eğmeme kararlılığını sergiliyor.
Objektif bir analizin, saldırının sadece Vladimir Putin'i kişisel olarak hedef almadığını, aynı zamanda çeşitli mesajlar da taşıdığını gösterdiğine dikkat çeken Mısırlı uzman, bunlar arasında, Moskova ve Washington arasındaki görüşmeleri bozmak, barışçıl bir çözüme bağlı olan Trump yönetimini zor durumda bırakmak, Rusya'ya sert bir askeri karşılık vermeye zorlayarak bölgeyi yeniden şiddet sarmalına sürükleme amacını taşıyan baskı oluşturmak olduğunu kaydetti.
Başkan Donald Trump için bu operasyonun, müzakereci rolüne yönelik doğrudan bir provokasyon olduğunu dile getiren Mahran, sözlerini şöyle sürdürdü:
Göreve geldiğinden beri çatışmayı sona erdirme niyetini dile getiriyor ve bu tür eylemler, konumunu zayıflatmayı ve çabalarını başarısız olarak göstermeyi amaçlıyor. Bu durum, Batı sisteminin içinde, barış sürecinin başarıya ulaşmasına ilgi duymayan güçlerin varlığını gösteriyor. Tarihin, savaşların devamından fayda sağlayan ve bu nedenle her türlü barış girişimini engellemeye çalışan siyasi, ekonomik veya askeri güçlerin her zaman var olduğunu gösteriyor.
Bu tür kışkırtıcı operasyonların devam etmesinin, barışçıl çözüm şansını tehdit ettiğini ve kontrolden çıkabilecek tehlikeli bir tırmanmaya yol açabileceğini vurgulayan Mahran, uluslararası topluma, müzakereleri sekteye uğratmayı ve çatışmayı uzatmayı amaçlayan her türlü eylemi kınamaya davet etti.

