Dr. Gözde Kılıç Yaşın: Almanya'nın Ukrayna’ya Taurus füzesi vermesi çelişkili bir durum

Almanya'nın Ukrayna’ya Taurus füzeleri vereceğini açıklaması, aslında kendi içinde çelişkili bir durum. Bir yandan 'barış görüşmeleri yapılmalı' söylemi var; öte yandan Almanya gibi bir ülke, Rusya’nın doğrudan güvenlik algısını tehdit edecek uzun menzilli füze sistemlerini gönderme kararı alıyor. Batı gerçekten barış mı istiyor, yoksa bu savaşı Rusya’yı yıpratmak ve stratejik olarak zayıflatmak için bir araca mı dönüştürüyor? Batı’nın Ukrayna politikasında asıl amacının Ukrayna’nın çıkarlarını korumak olmadığını biliyoruz. Ukrayna ne zaman kendi çıkarına uygun bir barış zemini oluşturmaya yaklaşsa, Batı devreye giriyor ve bu süreci baltalıyor. Konuya Almanya'nın tercihleri açısından bakarsak Almanya II. Dünya Savaşı sonrasındaki dış politikasını hep 'barışçıl, uzlaşmacı ve temkinli' bir çizgide tuttu. Bu çizgi, “savaşan bir Avrupa'da diplomatik liderlik” iddiasını taşımıyordu. Rusya-Ukrayna sorununda uzun bir dönem dengeli hareket etmeye de çalışmıştı. Liderler değişirken politikalar da değişti. Şimdi, ABD'nin boşalttığı alanda Almanya'nın adım atması bekleniyor fakat bu adımın Taurus füzesi gibi askeri bir araçla gelmesi, Almanya’nın bu yeni rolü benimseyip benimsemediği sorusunu gündeme getiriyor. Bu, Almanya'nın 'stratejik sorumluluk' almaya hazırlandığına dair bir işaret olabilir. Ama bu ihtimal tartışmalıdır.
‘Avrupa kamuoyu savaş yorgunu’
Avrupa kamuoyu savaş yorgunu, maliyetler artıyor, enerji politikaları yeniden gözden geçiriliyor. Böyle bir ortamda 'barış görüşmeleri' çağrıları bir yandan kamuoyunu yatıştırmak, bir yandan da Rusya üzerinde baskı kurmak için kullanılıyor olabilir. Yani 2022’deki gibi, barış masası bir fırsattan çok bir taktik unsur olarak görülüyor olabilir. İddia edebiliriz ki Avrupa'nın, özellikle Almanya’nın hâlâ net bir stratejik vizyonu yok. Taurus kararı bir dış politika doktrini değil, daha çok bir tepki. ABD geri çekildikçe Avrupa'nın stratejik boşluk içinde savrulma riski artıyor. Askeri açıdan baktığımızda, Almanya'nın Ukrayna'ya Taurus seyir füzeleri verme kararı savaşın operasyonel tablosu açısından ciddi bir gelişmedir. Taurus füzeleri, 500 km’ye kadar menzile sahip, yüksek hassasiyetli ve derinlikteki hedefleri vurabilen sistemlerdir. Bu füzelerle Ukrayna, cephe gerisindeki lojistik üsleri, mühimmat depolarını, köprüleri ve karargâhları hedef alabilir. Kısacası bu sistemler, taktik değil operatif bir silahtır; savaşın seyrini belirli bölgelerde değiştirme kapasitesine sahiptir. Ancak burada önemli olan şu: Bu tür gelişmiş silah sistemlerinin sahaya sürülmesi, karşı tarafın da buna uygun karşılıklar üretmesine neden olur. Rusya, daha sert misillemeler yapabilir, hatta Batılı sistemlerin geldiği noktaları hedef alabilir. Bu da gerilimin artması ve barış ihtimalinin daha da uzaklaşması anlamına gelir.
‘Silah sevkiyatı barışa hizmet etmez’
‘2022’deki oyun yeniden sahneleniyor algısı oluşabilir’
Rusya açısından, Almanya’nın şimdi Taurus füzelerini Ukrayna'ya göndereceğini açıklaması, Ukrayna artık sadece bir savaş alanı değil; Ukrayna'nın, özellikle Almanya’nın dolaylı yoldan katıldığı bir savaşın sahası olduğu anlamına gelecektir. Çünkü Taurus gibi uzun menzilli, yüksek hassasiyetli füzeler sadece cephe hattını değil, Rusya’nın derinlikteki askerî altyapısını hedefleyebilir. Bu, doğrudan bir kırmızı çizginin ihlalidir. Rusya bu gibi durumlarda genellikle iki şekilde tepki verir: askeri-teknik karşılık veya asimetrik cevap. Bu da yeni hava savunma sistemlerinin bölgeye yerleştirilmesi, elektronik harp yeteneklerinin artırılması veya Ukrayna’daki altyapıya karşı daha yoğun saldırılar olabileceğini düşündürebilir. Asimetrik cevap yoluna giderse de Belarus üzerinden yeni cepheler açması, Karadeniz veya Kuzey Kutbu gibi alanlarda NATO’ya baskı kurması söz konusu olabilir. Barış çağrılarının yapıldığı bir ortamda bu tür bir füze sevkiyatının gündeme gelmesi, Moskova'daki analiz merkezlerinde 'Batı’nın barışı ciddi biçimde istemediği, müzakereleri sadece zaman kazanmak için kullandığı' şeklinde yorumlanacaktır. Bu 2022’deki İstanbul görüşmelerinden sonra imzaya hazır olan mutabakatın Batılı aktörlerce rafa kaldırılmasıyla da örtüşür. Yani, Rusya aynı oyunun yeniden sahnelendiğini düşünerek cevap verecektir. Muhtemelen kendi silah doktrinlerini yeniden tanımlar. Nükleer caydırıcılığın eşiği gözden geçirir. Kaliningrad’dan başlayarak Karadeniz'e kadar olan alanda Batı’ya karşı daha sert pozisyon alır. Nitekim Rusya askeri doktrinine göre, devletin varlığına yönelik varoluşsal tehdit algılandığında, konvansiyonel ile sınırlı kalınmaz. Son söz olarak da şunu söyleyebilirim: Eğer gerçekten barış isteniyorsa, müzakere masasına oturulmalı, güvenlik garantileri üzerinden konuşulmalı, askeri yardım kesilmeli ve taraflar barışa teşvik edilmelidir. Aksi halde bu süreç Ukrayna için daha fazla yıkım, Avrupa için daha fazla istikrarsızlık, dünya için ise daha büyük riskler doğuracaktır.


