Uzmanı Z kuşağının yeni salgını 'aleksitimi'yi anlattı: 'Ruh sağlığını ciddi etkiliyor'
© Fotoğraf : Bu fotoğraf yapay zeka ile oluşturulmuşturUzmanı Z kuşağının yeni salgını 'aleksitimi'yi anlattı: ‘Bilinenin aksine duyguların tamamen yokluğu anlamına gelmiyor’

© Fotoğraf : Bu fotoğraf yapay zeka ile oluşturulmuştur
Abone ol
Özel
Duygularınızı hissediyor ama ifade etmekte zorlanıyor musunuz? Duygusal körlük yani aleksitimi, bireyin kendi duygularını tanımlamakta ve başkalarının hislerini anlamakta güçlük çekmesine neden oluyor. Z kuşağında yaygınlaşan bu durumun belirtileri, nedenleri ve başa çıkma yolları neler? Sputnik’in özel haberinde.
Günümüz dünyasında duygularımızı anlamak ve ifade etmek, hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde önemli bir rol oynuyor. Ancak bazı insanlar için bu süreç, düşündüğümüzden çok daha zorlayıcı olabilir. Duygusal körlük (aleksitimi), bireyin kendi hislerini tanımlamakta ve başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekmesiyle karakterizedir. Son yıllarda özellikle Z kuşağında yaygınlaştığı gözlemlenen bu durum, empati kurmada zorluk, düşük duygusal farkındalık ve sosyal ilişkilerde kopukluk gibi çeşitli sorunlara yol açabiliyor. Peki, aleksitimi tam olarak nedir? Duygusal körlüğü duygusuzluktan ayıran noktalar nelerdir? Ve en önemlisi, bu durumla başa çıkmak mümkün müdür? Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, Sputnik’e özel anlattı.
‘Duyguları hissedebilir ancak tanımlamakta zorluk çekerler’
Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, duygusal körlük yani aleksitiminin içsel farkındalık eksikliğiyle ilişkili olduğunu söyledi:
“Aleksitimi, kelime anlamıyla ‘duygular için kelime yokluğu’ demektir ve bireyin kendi duygularını tanımlama, ifade etme ve anlama konusundaki zorluklarını tanımlar. Ancak bu, kişinin tamamen duygusuz olduğu anlamına gelmez. Aleksitimik bireyler, duyguları hissedebilir ancak bu duyguları tanımlamakta, söze dökmekte veya sosyal bağlamda uygun şekilde ifade etmekte güçlük çekerler. Bu durum, içsel farkındalık eksikliğiyle de ilişkilidir; kişi kendini kötü hissedebilir ama neden kötü hissettiğini belirlemekte zorlanır.”
‘Yanlış bilinenin aksine, duyguların tamamen yokluğu anlamına gelmiyor’
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, duygusal körlüğün (aleksitimi) yanlış bilinenin aksine tamamen duyguların yokluğu anlamına gelmediğinin altını çizdi ve “Aleksitimi nedeniyle empati kurmada güçlük, düşük duygusal tepki verme kapasitesi ve stresli durumlarla başa çıkmada yetersizlik gibi durumlar, hem kişilerarası ilişkileri hem de ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Bu bağlamda, aleksitiminin yalnızca bireysel bir duygu işleme sorunu değil, aynı zamanda sosyal etkileşimleri de şekillendiren geniş kapsamlı bir özellik olduğu söyleyebilirim” dedi.
© FotoğrafProf. Dr. Umut Mert Aksoy

Prof. Dr. Umut Mert Aksoy
© Fotoğraf
Duygusal körlüğün belirtileri neler?
Duygularını tanımlamakta ve ifade etmekte zorlanma.
Başkalarının duygularını anlama konusunda yetersizlik.
Düşünce tarzında dışa dönüklük (içsel duygulardan ziyade dış dünyaya odaklanma).
Zayıf hayal gücü ve az gelişmiş içsel düşünce süreçleri.
Aleksitimi mi, duygusuzluk mu?
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, aleksitiminin sık sık duygusuzluk ile karıştırıldığını söyleyerek arasındaki farkları şu sözlerle sıraladı:
“Aleksitimik bireyler duygusal deneyimler yaşayabilir; ancak bu deneyimleri bilinçli bir şekilde tanımlamakta ve düzenlemekte zorlanırlar. Nörobilimsel çalışmalar, bu bireylerin amigdala gibi duygusal işlemleme merkezlerinde aktivasyon gösterdiğini, ancak prefrontal korteks gibi üst düzey duygusal düzenleme bölgelerinde işlevsel zorluklar yaşadıklarını ortaya koymuştur. Bu durum, duygusal deneyimin bilinç düzeyine taşınamamasına ve bireyin yaşadığı hissiyatı açıklayacak bilişsel yapıları oluşturamamasına neden olur.”
Duygusal körlüğün dört temel bileşeni
Duyguları tanımlamada zorluk: İiçsel duyusal deneyimlerini anlamlandırmakta güçlük çekerler. Örneğin, üzüntü, öfke veya kaygı gibi duygularını belirgin şekilde tanımlayamazlar.
Duyguları İfade Etmede Zorluk: Duygularını kelimelere dökmekte güçlük yaşarlar ve bu nedenle sosyal iletişimde sınırlılıklar ortaya çıkabilir. Sosyal izolasyona veya yüzeysel ilişkiler geliştirmeye neden olur.
Dışa Dönük Düşünme Tarzı: Dış dünyaya odaklanma eğilimindedirler. Duygularını sorgulamaktan kaçınır, olaylara daha somut ve işlevsel bir perspektiften yaklaşırlar.
Kısıtlı Hayal Gücü ve Düşlemsel Süreçler: Araştırmalar sınırlı hayal gücüne sahip oldukları, fantezi ve düş kurma gibi süreçlerden yoksun olduklarını öne sürüyor.
‘Teşhiste klinik görüşmeler ve psikometrik ölçeklerden faydalanıyoruz’
Aksoy, aleksitiminin teşhisinde hem psikometrik ölçeklerden hem de klinik görüşmelerden faydalandıklarını belirterek “Değerlendirme araçları, aleksitiminin bilişsel ve duygusal bileşenlerini daha detaylı analiz etmeye olanak tanır. Özellikle klinik ortamda yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler, bireyin duygusal deneyimlerini sözel olarak ifade etme yetisini ve duygularını düzenleme becerilerini değerlendirede kritik rol oynar” dedi.
‘Tedavi süreci, duygusal farkındalığı artırma üzerine kurulu’
Prof. Dr. Umut Mert Aksoy, tedavi sürecinin duyguları düzenleme becerilerini geliştirme üzerine olduğunu söyledi:
“Aleksitimi doğrudan bir psikiyatrik bozukluk olarak sınıflandırılmamakla birlikte, kişinin psikososyal işlevselliği üzerinde ciddi etkiler yaratır ve çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklarla birlikte görülebilir. Bu nedenle tedavi süreci, duygu farkındalığını artırma, duyguları düzenleme becerilerini geliştirme ve sosyal ilişkilerdeki duygusal iletişimi güçlendirme hedefleri üzerine kurulu.”