Yapay zeka teknolojisi ne boyutta?

“Yapay zekanın sağlık alanındaki en büyük katkılarından biri, hastalık teşhisinde doğruluğu artırması. Özellikle radyoloji, patoloji gibi görüntüleme tabanlı alanlarda yapay zekanın, doktorların gözden kaçırabileceği detayları yakalaması çok etkileyici bir dönüşüm sağlıyor. Mesela, akciğer kanseri, diyabetik retinopati gibi erken teşhis gerektiren hastalıklarda bu tür sistemlerin başarı oranı oldukça yüksek. Bunun yanında, hastane operasyonlarını ve hasta takibini kolaylaştıran sistemler yaygınlaşıyor. Yapay zeka tabanlı algoritmalar, hasta verilerini analiz ederek hastane yönetimine yardımcı oluyor. Hangi hastanın daha acil müdahale gerektirdiğini veya hangi tedavi protokolünün etkili olabileceğini önceden tahmin edebiliyorlar. Bir de, kişiselleştirilmiş tıp konusu var. Yapay zeka, genetik verilerden yaşam tarzı alışkanlıklarına kadar birçok değişkeni değerlendirerek her hasta için özel tedavi planları oluşturabiliyor. Bu, kanser tedavisi gibi alanlarda çığır açıcı oluyor. Ancak, her şey bu kadar pembe değil. Bahsettiğimiz gibi, yapay zeka insan desteğine ihtiyaç duyuyor ve ciddi bir şekilde denetlenmesi gerekiyor. Algoritmalarda önyargılar, yanlış teşhis riskleri veya etik sorunlar gibi konular hala çözüme muhtaç.”

“Teknolojik olarak bir dijital ikiz yaratmak mümkün olabilir, ancak bunun için bazı kritik unsurların yerine getirilmesi gerekiyor. Bir kişinin genomunun tamamen dijital bir modele aktarılması, genetik dizilim teknolojileri sayesinde artık mümkün. İnsan genomu 2003 yılında tamamen haritalandı ve bugün, bireylerin genomları birkaç yüz dolar karşılığında hızlı bir şekilde dizilebiliyor. Bugün genom dizilimi, sensör teknolojileri ve yapay zeka oldukça gelişmiş durumda, ancak bu teknolojileri bir araya getirip tam anlamıyla işlevsel bir dijital ikiz oluşturmak için hâlâ bazı adımlar atılmalı. Özellikle verilerin standartlaştırılması, entegrasyonu ve etik kuralların belirlenmesi gibi alanlarda eksiklikler var. Yani, teorik olarak bir kişinin tüm sağlık geçmişini, genomunu ve biyolojik özelliklerini dijital bir modele aktarmak mümkün, ama pratikte bu henüz tam anlamıyla hayata geçirilmiş değil. Önümüzdeki 10-20 yıl içinde bu teknolojinin sağlık sektörünü dönüştürme potansiyeli çok yüksek. Eğer bu gerçekleşirse, kişiye özel tedavi ve hastalık önleme yöntemleri çok daha etkili hale gelebilir.”

“İnsanlık olarak bilinmeyenle ve kontrol edemediğimiz şeylerle karşılaştığımızda tedirgin olmamız çok eski bir içgüdü. Yapay zeka gibi hızla gelişen bir teknoloji, potansiyelinin yanı sıra belirsizlikleri de beraberinde getiriyor. Ama şunu unutmamak önemli: Yapay zeka, insanların tasarladığı ve yönlendirdiği bir araç. Kendi başına hareket edebilmesi, niyet geliştirmesi ya da dünyayı ele geçirmesi şu an için bilim kurgu dünyasının bir ürünü. Sonuç olarak, yapay zekanın başarılı bir şekilde entegrasyonu sadece teknolojik gelişmeyle değil, aynı zamanda toplumun bu teknolojiyi nasıl algıladığı ve kabul ettiğiyle de doğrudan bağlantılı. İnsanların korkularını ve kaygılarını anlamadan, onları ciddiye almadan bu güveni inşa etmek zor olur. Yani yapay zekanın sadece başarılı değil, aynı zamanda empatik bir şekilde tanıtılması ve uygulanması gerekiyor.”