Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye'ye silah doğrultanlar gömülecek
18:37 11.01.2025 (güncellendi: 22:17 11.01.2025)
© AA / Doğukan KeskinkılıçCumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
© AA / Doğukan Keskinkılıç
Abone ol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Şanlıurfa 8. Olağan İl Kongresi'nde yaptığı konuşmasında terör konusuna değinerek, "Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye'ye silah doğrultanlar gömülecek" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu topraklardaki bin yıllık kardeşliğimize kasteden her türlü dışlayıcı tavrı elimizin tersiyle ittik. Ayrıştırıcı, ötekileştirici yaklaşımların hiçbiri siyasetimizde kendisine yer bulamadı" dedi.
Erdoğan, kızlarını başörtüsü nedeniyle yurt dışında okutmak zorunda kaldığını, siyasi hayatının "muhtar bile olamaz" manşetleriyle bitirilmeye çalışıldığını ve pek çok "hukuk cinayetine" maruz kaldığını söyledi.
Göreve gelirken adaleti ve kalkınmayı tüm unsurlarıyla hayata geçireceklerini söylediklerini hatırlatan Erdoğan, "Biz 'Yasakların, baskıların hüküm sürdüğü değil, özgürlüklerin hakim olduğu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz' dedik. Ayrımcılığı iliklerimize kadar teneffüs etmemize rağmen bulunduğumuz makamlarda hiç kimsenin diline, inancına, etnik kimliğine bakmadık. CHP'nin milletin fertleri arasına nifak tohumları saçan siyaseti karşısında biz her zaman birleştirici, her zaman bütünleştirici, kucaklayıcı olduk" diye konuştu.
Erdoğan, şöyle devam etti:
Bu topraklardaki bin yıllık kardeşliğimize kasteden her türlü dışlayıcı tavrı elimizin tersiyle ittik. Ayrıştırıcı, ötekileştirici yaklaşımların hiçbiri siyasetimizde kendisine yer bulamadı. Ne diyor, alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Nebi, Veda Hutbesi'nde; 'Ey insanlar, Rabb'iniz birdir, babanız da birdir, hepiniz Adem'in çocuklarısınız. Adem ise topraktandır, Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap'a üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Allah katında en makbul olanınız ondan en çok korkanınızdır' diyor. İşte bizim ilkemiz bu. İşte bizim inancımız, rehberimiz bu. İşte bizim insana bakış açımız bu. Bu kutlu tavsiyelere siyasi hayatımız boyunca uymaya gayret ettik.
'Suriyeli muhacirleri zorla göndermekle tehdit ettiler'
14-28 Mayıs seçimleri sürecinde kuşatıcı tavırlarını muhafaza ettiklerini ve "Siyaseten kaybetseler de mazlumun yanında duracaklarını" söylediklerini hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Suriyeli muhacirleri zorla göndermekle tehdit ettiler. Kim? CHP. Ne dedi? 'Biz sizi tekrar Suriye'ye göndereceğiz' dedi. Biz ne dedik? 'Siyasi geleceğimize dahi mal olsa onları koruyacağız' dedik. Sırf 3-5 oy daha fazla alabilmek uğruna kimlerin kimlerle gizli anlaşmalar yaptığını, inanıyorum ki sizler de unutmadınız. Suriyeli mazlumları hedef gösterenleri, ırkçı faşist söylemlerle milletin fertleri arasına nifak sokanları, kimlik siyasetinin en pervasız biçimine sarılanları hiçbirimiz unutmadık ve unutmayacağız. Hitler özentisi siyaset yapanlara önce millet sandıkta dersini verdi, sonra da kendi partileri siyasetten bir daha geri gelmemek üzere defetti. Karşımızda kaybettikleri 13 seçime rağmen yenildiklerini kabul edip onurluca köşelerine çekilmeyi bilmiyorlar. Sosyal medyadan arsızca ve ahlaksızca milleti kutuplaştırmaya, siyasi iklimi zehirlemeye ne yazık ki devam ediyorlar. Türk siyasetinde artık hiçbir karşılıklarının olmadığını, itibarlarının kalmadığını, ne düşündüklerini artık hiç kimsenin umursamadığını bir türlü anlayamıyorlar.
"Nadan ile sohbet zordur bilene" sözünün anlamını açıklayan Erdoğan, "Bunların durumu tam olarak işte böyle. Akıllarıyla dilleri arasındaki bağ neredeyse artık kopma noktasına gelmiş" diye konuştu.
'İnsanımızın bölünmesini reddediyoruz'
Erdoğan, "Biz bugüne kadar hep kardeşliği savunduk, yine kardeşliği savunacağız. Bizi birbirimize hasım eylemeye çalışanlara asla fırsat vermeyeceğiz. Bir kere şunu herkesin bilmesini istiyorum; köken üzerinden milletin ayrıştırılmasını reddediyoruz. İnançlar üzerinden insanımızın bölünmesini reddediyoruz. Hayat tarzı üzerinden vatandaşlarımızın ötekileştirilmesini reddediyoruz" ifadelerini kullandı.
Hiç kimseyi dışlamadan, kimseyi ihmal etmeden, kırmadan ve dökmeden 85 milyonun tamamını aynı ortak paydada buluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Erdoğan, muhalefetin kendilerini yapay gündemlere çekmek istediğini, bu yapay gündemlerle vakit kaybetmeden Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşmak için çalıştıklarını ifade etti.
Kardeşlik, muhabbet ve ileri demokrasi yolunu takip ettiklerine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
Bulunduğumuz makamların, koltukların, mevkilerin hepsi işte bu hedefleri gerçekleştirmek için birer vasıtadır, araçtır, bize verilmiş birer emanettir. 1400 yıllık medeniyet müktesebatımıza bigane olanlar, bunu anlayamaz. Milletimizin yüzlerce yıllık değerlerine sırt çevirenler bunu idrak edemez. Zihinlerini Batı'ya köle edenler, kiralayanlar, iradelerini Batı'ya peşkeş çekenler bizim insan ve siyaset tasavvurumuzu kavrayamaz. Hayata sadece menfaatlerinin, sadece siyasi ihtiraslarının penceresinden bakanlar bizim mücadelemizi fehmedemez. Bizim için en önemli husus, bir gün bu makamlardan ayrıldığımızda ardımızda hayır dua ile anılacak, 'Allah ondan razı olsun' denilecek temiz miras, hoş bir sada bırakmaktır. AK Parti çatısı altında bize yoldaşlık eden her bir kardeşimin en büyük hayali, milletin teveccühüne mazhar olmak, hayır duasını almaktır.
'Urfa'nın etrafındaki dağlardan ziyade Şanlıurfa'nın gönlündeki dağlara baktıklarını' söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
Hangi dağ, İbrahim Peygamberden yüce olabilir? Hangi dağ, Eyüp Peygamberle boy ölçüşebilir? Mukim Tahir'in, Bekçi Bakır'ın, Tenekeci Mahmut'un havalandırdığı türkülerden, hangi kartal daha yükseğe uçabilir? Hangi tarih, Şanlıurfa'nın tarihine meydan okuyabilir? Sırf Türkiye'ye zarar veriyor diye, terör örgütlerini besleyenler, bunun için bölgeye dair planlar yapanlar, Şanlıurfa'nın şanının nereden geldiğini hesaba katmıyorlar. Bu 'şan' sıradan bir ünvan değil. Urfa'nın kimliğinin taltifi ve takdiri olan İstiklal Beratı'dır. Şanlıurfa şanının nereden geldiğini gayet iyi bilir. Şanlıurfa bölgemizdeki hiçbir zulme, hiçbir acıya, hiçbir adaletsizliğe bugüne kadar bigane kalmadığı gibi bundan sonra da kalmayacaktır.
'Hangi alçak birliğimize kastedebilir?'
Şanlıurfa'da yüzyıl önce müstevlilere destek verenler gibi bugün Suriye'nin özgürlük hareketine karşı çıkanların aynı çanaktan beslendiklerini, aynı mihrakların tetikçiliğini yaptıklarını çok iyi bildiklerini belirten Erdoğan, "Onun için bugün Halep'in sevinci Şanlıurfa'nın da sevincidir. Hama'nın, Humus'un, Şam'ın zaferi Şanlıurfa'nın da zaferidir. Baas mezaliminin bitmesine sevinemeyenler, bir türlü kabullenemeseler de Suriyeli kardeşlerimizin zaferi komşuları olarak bizim de zaferimizdir. Şunu artık herkes anlasın ve kabullensin. Türkler, Araplar, Kürtler, Türkmenler olarak hepimiz biriz, beraberiz. Hepimiz aynı toprağın, aynı tarihin, aynı geleceğin evlatlarıyız. Hepimiz aynı çınarın dalları, aynı sevdanın yolcularıyız" dedi.
Selahaddin Eyyubi'nin adalet sancağının birlikte taşındığını vurgulayan Erdoğan, "Çanakkale'nin soğuk siperlerinde beraberce çarpıştık. İstiklal Harbi'mizde şehadete beraberce yürüdük. 'Hangi çılgın bize zincir vurabilirmiş şaşarım' dedik. Hangi alçak birliğimize kastedebilir? Hangi terör örgütü aramıza duvar örebilir. Sıksan şüheda fışkıracak bu toprakları bölmeye kimin gücü yetebilir? On yıllardır bizi bölmek, bizi birbirimize düşürmek istediler. Kardeşi kardeşe kırdırmak için her yolu denediler. Bunun için bir ara darbecileri kullandılar. Daha sonra terör örgütlerini devreye aldılar" ifadesini kullandı.
'Terör örgütleri eliyle bölgemizi sömürenlerin devri sona ermiştir'
40 yıldır bölücü örgüt üzerinden senaryoların hayata geçirildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
Bu kirli oyunun artık raf ömrü tükenmiştir. Terör örgütleri eliyle bölgemizi sömürenlerin devri sona ermiştir. Terörü bir silah, araç ve maşa olarak kullanma dönemi tamamen bitmiştir. Bölücü terör örgütü bu topraklara kandan, gözyaşından, acıdan başka bir şey getirmedi. Ayrımcılıktan, ırkçılıktan, baskıdan başka bir şey getirmedi. Şunu çok açık ve net söylemek isterim, terörle varılabilecek hiçbir yer yoktur. Şiddetle elde edilebilecek hiçbir netice yoktur. Kan dökerek, katlederek ulaşılacak hiçbir bir hedef yoktur. Terörle sonuç alınamayacağı ayan beyan görülmüştür. Bölücü örgütün kendini tasfiye etme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Terörle demokrasi yan yana olmaz.
Terörle siyasetin aynı kapta bir arada bulunmayacağının altını çizen Erdoğan, "Gelinen tarihi yol ayrımında tercihler daralmıştır. Bir tarafta meşruiyet, hukuk, demokrasi, kalkınma, refah ve huzur var, diğer tarafta daha fazla istikrarsızlık, gerilim ve huzursuzluk var. Bir yanda kardeşliğin egemen olduğu Türkiye Yüzyılı var, diğer tarafta emperyalistlerin kanlı senaryoları var. Şanlıurfalı kardeşlerim müsterih olsunlar. Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye'ye silah doğrultanlar gömülecek. Bunun haricinde üçüncü bir yol, alternatif mevzubahis değildir" diye konuştu.
Artık terörün bitmesi, ülke ve bölgenin üzerinden terörün karanlık gölgesinin tamamen çekilmesini istediklerini dile getiren Erdoğan, "Ortak coğrafyamıza gerilim ve istikrarsızlık değil ekonomik, ticari, beşeri işbirlikleri damgasını vursun istiyoruz. Bin yıldır yan yana barış içinde yaşadığımız bu topraklarda terörün soğuk yüzü yerine kardeşliğin güneşi gönülleri ısıtsın istiyoruz. Şam-ı şerifin, Halep'in, Haseke'nin, Erbil'in, Süleymaniye'nin, Kerkük'ün, Bağdat'ın kadim sahipleri olarak terör musibetinden kurtulalım istiyoruz. İnşallah bunu başaracağız" ifadesini kullandı.
'Sizin bir hesabınız varsa bizim de bir hesabımız var'
Erdoğan, siyasi partiler arasında çok büyük bir mutabakatın oluştuğunu vurgulayarak şunları söyledi:
Terörün bitmesine, kardeşliğin pekişmesine yönelik bir umut doğdu, çok elverişli bir atmosfer oluştu. Siyaset sahnesinde oluşan bir müspet havayı çok kıymetli buluyoruz. Terörden nemalananlar bundan elbette rahatsız oluyorlar ve olacaklar. Ama Allah'ın yardımı, aziz milletimizin desteği ve samimi duasıyla terörsüz Türkiye hedefine mutlaka ulaşacağız. Bu konuda kararlıyız, azimliyiz, Cumhur İttifakı olarak fikir birliği içindeyiz. Temennimiz elbette bunun sükunet içinde ve suhuletle gerçekleşmesidir. Ama yanlış yola girilirse, eski hatalar tekrarlanırsa maksimalist amaçlar peşinde koşulursa bu durumda yapmamız gerekeni yaparız. Burada bölücü örgütle sınırlarımız içinde ve dışındaki Kürt kardeşlerimizi aynı paranteze alarak ahkam kesen yabancı mihraklara şunu hatırlatmak isterim, sizin bildiğiniz kadar bizim unuttuğumuz var. Sizin bir hesabınız varsa bizim de bir hesabımız var. Ne yaparsanız yapın bizim kardeşliğimizi bozamazsınız. Bizim aramıza giremeyecek, bir asır önce olduğu gibi böl, parçala, yönet planlarınızı tekrar uygulayamayacaksınız.