Terör ve güvenlik uzmanı Muğlu: Suriye'nin toprak bütünlüğü için Erdoğan ile Esad şartsız görüşmeli
14:06 24.06.2024 (güncellendi: 14:13 24.06.2024)
© AFP 2023 / IBRAHIM USTA
Abone ol
Özel
Suriye'nin kuzeyinde ABD destekli YPG’nin yerel seçim yapma girişimi Suriye'nin toprak bütünlüğünü bir kez daha gündeme getirdi. Türkiye ile ABD arasında ilişkilerin gerilmesine yol açan girişimi değerlendiren Terör ve güvenlik uzmanı Dr. İmbat Muğlu Suriye'nin toprak bütünlüğü için iki ülke liderinin bir araya gelmesi gerektiğini vurguladı.
Suriye'nin kuzeyi ve doğusunu işgal eden ABD destekli YPG/PYD bölgede yerel seçim yapacağını duyurdu. Suriye’nin Rakka, Deyrizor, Halep ve Haseke dahil toplam 4 ili, ayrıca El-Cezire (Haseke ve Kamışlı), Deyrizor, Rakka, El-Furat (Aynularap), Münbiç ve Afrin-El-Şehba ile Tabka bölgelerini kapsayacak sözde seçimlerin önce 11 Haziran, ardından da 18 Ağustos’ta yapılacağını açıkladı.
Türkiye, başta terör örgütü PKK'nın Suriye uzantılarının destekçisi rolündeki ABD olmak üzere meselenin taraflarından bu girişimi engellemelerini istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İspanya ve İtalya’dan dönüşü sırasında yaptığı açıklamada “Suriye'de PKK terör örgütünün ve diğerlerinin rahat hareket etme imkanı inşallah olmayacaktır. Böyle bir durum olduğu anda zaten biz de ilgili birimlerimizi gerekli şekilde seferber ederiz. Burnumuzun dibinde bir teröristan kurdurmayız. Bunun için gereken ne ise yapmaktan da asla ve asla imtina etmeyiz” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye ile ABD’nin Suriye’deki amaçları farklı’
Türkiye’nin Suriye’deki varlığının, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak için olduğunu belirten Terör ve güvenlik uzmanı Dr. İmbat Muğlu Türkiye ile ABD'nin bölgedeki çıkarlarının farklı olduğunu şu sözlerle anlattı:
“Suriye halkları baharı beklerken kanlı bir sonbahar ve kışla ömürlerine devam ediyor. Şimdiye kadar milyonlarca insanın öldüğü yaklaşık 10 milyonun üzerinden insanında kendi ülkesinden göç ettiği bir devletten bahsediyoruz. Türkiye ile ABD’nin Suriye’de amaç ve gayeleri farklı. Türkiye baştan beri Suriye’nin toprak bütünlüğü için orada bulunmakta. Beka meselesi dediğimiz sınır hattında bir terör devletinin oluşmasını engellemek için orada. Başka türlü Türkiye'nin Suriye topraklarında herhangi bir işi de yok, gözü de yok… Bizim tek işimiz hem Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak hem de sınır hattında terör örgütü ve onları maşa gibi kullanan devletlerin eli ile Suriye'nin kuzeyinden oluşturulmak istenen terör devletini oluşumuna engel olmak için oradayız. Türkiye ile ABD konu terör meselesi olunca özellikle PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri söz konusu olunca aslında yıllardır karşı karşıya. PKK’nın oluşumundan bugüne kadar her alanda, PKK’yı destekleyen ve gerçekten çeşitli şekilde maddi, manevi her alanda destek veren bir devletten bahsediyoruz. PKK elebaşı Öcalan yakalanmasına ramak kala ABD PKK’yı terör örgütü olarak ilan etti. PKK eşittir PYD, YPG olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Aynı oluşum, aynı yöneticiler, aynı sözde liderler PKK/YPG ‘ye emir komuta ediyor ama ABD bunu kabul etmiyor. ABD PKK’ya terör örgütü diyor ama ilginçtir ABD senatosundan ayrılan bütçede PKK/YPG terör örgütüne, sözde DEAŞ ile mücadele adı altında çok ciddi bütçeler ayrılıyor. Bu bütçenin nereye gittiğini hepimizin malumu."
‘Seçime Kürtler de karşı’
Suriye’de yapılacak olan seçimlere bölgedeki Kürtlerin de karşı olduğunu belirten İmbat Muğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Ben kısa süre bir süre önce o bölgedeydim. O bölgedeki tepkiler hem Irak’ta hem de Suriye’den bakarsanız, bölgedeki Kürt, Arap ve Türkmenler böyle bir sözde seçiminin yapılmasının gayri meşru olduğu söylüyorlar. Bu ay içerisinde iki kez Erbil ve Bağdat’ra bulundum. Özellikle Irak Kürt Bölgesel Yönetimi de bu seçime karşı. Böyle bir seçimin Kürtlere de zarar vereceğini net bir şekilde söylüyorlar. Türkiye ile ABD karşı karşıya gelir mi ben bunu farazi olduğunu düşünüyorum. Türkiye ile ABD eğer bu güne kadar karşı karşıya gelmiş olsaydı, Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bütün devlet büyüklerimizin dile getirdiği TIR’lar dolusu, uçaklar dolusu silahların PKK’ya verildiği süreçte karşı karşıya gelirdik. ABD Suriye topraklarında PKK terör örgütüne TIR’lar dolusu silah, mühimmat ve yardım gönderdi. PKK terör örgütü üyelerinin bölgede Türkiye tarafından sıkıştırıldığında, bez parçalarını indirerek ABD Bayrağına sığındıklarını biliyoruz. Ben eski bir asker olarak bunu Irak’ta da yaşadım. Türkiye ile ABD’nin karşı karşıya gelmesi demek son çeyrek asırdır konuşulan üçüncü dünya savaşını gündeme getirir. ABD ile Türkiye karşı karşıya gelirse üçüncü dünya savaşı gerçekten başlamış olur. Bu önceki savaşlara benzemez. Bırakın ülkelerin sınırlarını kıtalarda bile değişiklik yapacak bir dünya savaşı anlamına gelebilir. Bu da birçok ülkenin yok oluşu, yeni ülkelerin varoluşu demektir”
‘İki lider bir araya gelmeli’
Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının iki komşu ülke liderlerinin bir araya gelmesi ile sağlanacağını vurgulayan Muğlu şu ifadeleri kullandı:
“Bence burada yapılabilecek tek şey Türkiye'nin hem ülkemizin bekası ve geleceği için hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması için Beşar Esad yönetimi ile amasız lakinsiz bir araya gelmesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Suriye Arap Cumhuriyeti’nin devlet başkanı Beşar Esad’ın bir araya gelip bu meseleyi çözmesi gerekiyor. Suriye'nin bölünmesi çok kolay bir olay. Türkiye ne kadar direniş gösterirse göstersin, bu uğurda bir savaşa da dahi girmiş olsa başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere birçok dost ülke tarafından yalnızlaştırılacak ve böylesi bir durumda tüm taraflarca bilinen bu bölünme, Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçmesi sürecinin hızlandırılmasına zemin hazırlanacaktır. Yıllardır bütün argümanlar sahada ve masada devreye sokulmakta, DEAŞ bahanesi ile bu bölgede savaş sürdürülmekte. ABD beş yıl önce ‘DEAŞ Suriye’de bitmiştir demesine rağmen’ bu devam etmekte. Bunların hepsi Suriye'nin bölünme projesidir. Suriye'nin bölünmemesi için Türkiye’nin Suriye’nin meşru hükmeti olan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin lideri ile bir araya gelmesi lazım. Suriye’nin bölünmez bütünlüğü için de Suriye yöneticilerinin de bu konuda Türkiye'ye şart koşmadan bunu yapması gerekiyor.”
