Formülünü tarih kitabında bulunca şirket kurdu: '6 yaşında reçete yazmaya başladım'
© AAKilosu 100 bin liradan satılıyor, 80 bin çiçekten yarım kilo üretiliyor
© AA
Abone ol
Mısra Berna Özdemir, sıra dışı bir hikayenin kahramanı olarak, kozmetik dünyasına benzersiz bir yaklaşım getiriyor. Henüz 6 yaşındayken evde sabun ve kremler üretmeye başlayan, ilerleyen yıllarda bu merakını profesyonel bir boyuta taşıyan Özdemir, şimdi 23 yaşında bir şirket sahibi.
Mısra Berna Özdemir, 2001 yılında İstanbul'da doğdu. Oldukça meraklı ve üretken bir çocuktu. Kozmetik ürünlere olan ilgisi küçük yaşlarına dayanıyordu. Çocukken sürekli kendi kendine sabunlar, kremler yapmıştı ancak bunu profesyonel bir boyuta taşıma isteği lisedeyken gerçekleşti. Son yıllarda popüler olan 'Kore kozmetik ürünleri'ni düşünüyordu. Arkadaşlarıyla kendi aralarında ürünlerle ilgili konuştukları bir günde aklına tüm hayatını değiştirecek o fikir geldi. "Korelilerin böylesine güzel ürünleri var, peki ya bizim neden olmasın?' dedi. Ancak aradığı şey çok daha derinlerdeydi. Niyeti, Anadolu'nun antik güzellik sırlarına uzanan bir yolculuğa çıkmaktı.
Mısra Berna Özdemir kendi markasını yaratma fikrinin nereden geldiğini şu cümlelerle anlattı:
"Anadolu'nun antik güzellik uygulamalarını yeni teknoloji bir kozmetik ürününe çevirme fikri bende lise döneminde Kore kozmetiğine ilgi duymamla gelişti. Kore kozmetiğinin böylesine köklü olması ve her zaman moda olması ilgimi çekti. 'Kendi ülkemizde bizim topraklarımızın böyle bir hikayesi var mı acaba?' diye merak edip Anadolu'daki uygulamaları araştırdım ve çok farklı bilgilere ulaştım. Edindiğim her bilgiden sonra daha fazlası var mı diye araştırdım ve Antik Çağ dönemine kadar gittim. Araştırmalarım sonucunda bu bilgilerin hâlâ kullanılabilir ve uygulanabilir olabileceğini düşündüm. Hikâyem de aslında bundan sonra başladı. Cilt bakımını daha özgün ve sağlıklı hale getirmeyi istedim. Hepimizin bildiği gibi günümüz kozmetiği her ne kadar gelişmiş de olsa bir moda trendi gibi devamlı değişmekte. Tüm bunlara ihtiyacımız var mı? Aslında ihtiyacımız olan şey cildimizi tanıyıp ihtiyaçlarını gidermek değil miydi veya cilt bakım ürünlerinden beklediğimiz verim bu değil miydi? Ben de bu trendleri en sağlıklı haliyle kendi topraklarımızdaki bir nevi antik trendlerle birleştirmeyi düşündüm. Girişimciliğim bu şekilde doğdu."
Gümüş madalya kazandı
Milliyet'in haberine göre, küçüklüğünden beri kozmetiğe bir ilgisi olan Özdemir, henüz 5-6 yaşlarındayken evde sabun ve kremleri karıştırarak kendi kozmetik ürününü yapıyordu. O yıllarda yaptığı karışım bir oyundan farksızdı ancak bu oyunun ilerleyen yıllarda işi olacaktı. İlkokuldan itibaren biri ona gelecekte ne yapmak istediğini sorduğunda ise hep aynı cevabı verdi:
"Kendi işimi ve şirketimi kurmak istiyorum."
Öyle de oldu. Profesyonel anlamda ilk denemesi bir dudak kremi yapmak oldu. İnternet üzerinden yaptığı araştırmalar yeterli gelmediğinde makale okumaya başladı. Ancak o zamanlar için edindiği bilgiler çok kısıtlıydı. Sonra üniversiteye başladı. Bu kez bölüm hocalarından destek almaya, onların tavsiye ettiği kitapları okumaya başladı. Bizans'tan Osmanlı dönemine kadarki reçetelerin peşine düştü. Farklı dillerde ve farklı yüzyıllarda uygulanmış sayısız kozmetik sırları keşfetti. Birden çok medeniyeti inceleyen Mısra en çok Anadolu kültüründen etkilendi. Kendi hikâyesini bunun üzerinden kurdu. Lisedeki farkındalığı içindeki ilgiyle birleşti ve ortaya 'The Futural' adını verdiği markası çıktı.
Mısra Berna Özdemir, markasını kurduğu ilk yıllarda iki yıl boyunca Teknopark İstanbul Laboratuvarları'nda AR-GE çalışmaları yaparak günümüz teknolojisi ile Anadolu uygulamalarını birleştirerek altı farklı ürün geliştirdi. Bazı ürünlerinin ulusal ve uluslararası patent başvuruları dahi mevcut, hatta 2022 yılında ISIF’22 Uluslararası Buluş Yarışması'nda Gümüş Madalya da kazandı.
Hibiskus çiçeğinin tarihi mucizesi
Mısra, bu süreçte kendisini etkileyen bir uygulamayı ise şu cümlelerle aktardı:
"Osmanlı döneminde hibiskus çiçeği havanda dövülerek toz haline getirilirmiş. Bu toz yanakları pembeleştirmek amacıyla, su ve gül yağı ile karıştırıldığında dudakları renklendirmek için kullanılırmış. Biz hem yanakları olması gereken pembeliğe kavuşturması hem de antioksidan özelliğiyle cildi canlandırması amacıyla cilt bakım serumumuzda hibiskus kullandık. Bunun dışında Kanuni Sultan Süleyman döneminde at kestanesi ağaçları faydalarından ötürü oldukça yaygınmış. At kestanesi yağını hamamlarda cildin yenilenmesi ve kan dolaşımını artırması için kullanılırmış. Biz göz çevresi bakım serumumuzda kan dolaşımına, morluk ve şişliğe iyi geldiği, kırışıklık karşıtı olduğu için at kestanesi yağı kullanıyoruz."
Antik dönem reçetesi
"Antik dönemlerdeki formülleri yazmak yerine kullanılan ürünleri anlamaya çalışıyorum. Hangi amaçla kullanılmış ve biz bundan nasıl fayda sağlayabiliriz? Hangi ham maddelerle birleştirebiliriz? Günümüz trenlerine nasıl entegre edebiliriz? Tüm bunlar başlıca birer AR-GE süreci istiyor. Bizim onlarca cilt bakım ve kozmetik formüllerimiz mevcut. Her birini zamanı geldikçe piyasaya sunacağız. Daha öncesinde de dediğim gibi olması gereken cildin gerçek ihtiyaçlarını karşılamak. Bu alanda kişiye özel kozmetik formüller de çalışıyoruz. Danışanlarımdan aldığım her olumlu dönüş yaptığım işin doğruluğundan emin olmamı sağlıyor."