Eski Devlet Bakanı Söylemez: Sermaye giriş çıkışı ilk kez ekside
‘Sermaye giriş çıkışı aleyhte’
“Ocak ayında yıllardan beri ilk defa net sermaye giriş-çıkışı aleyhe döndü. Doğrudan kalıcı yabancı sermaye girişleri toplam 4 milyar 678 milyon. Ama bunun 3 milyar 560 milyon doları gayrimenkul alımı. Dolayısıyla üretken, katma değer yaratacak, istihdam yaratacak bir sermayeden bahsedemiyoruz. Türklerin yabancı ülkeye götürdüğü sermaye daha fazla. Türkiye’de her zaman giren sermaye çıkan sermayeden daha fazla olurdu. Bu yıllardır ilk defa oluyor. Bunun sebepleri arasında politik istikrarsızlık, yargının siyasallaşmış olması, Türkiye’nin hala gri listede olması var. Bu toplumda güvensizlik yaratıyor ve dış dünya tarafından izleniyor. Bunların hepsi birleştiği zaman dövize olan talebin azalması kolay değil."
‘Sıcak para ile Türkiye ekonomisi düzelmez’
‘31 Mart sonrası IMF’li veya IMF’siz acı reçete gelecek’
“31 Mart sonrasında IMF’li veya IMF’siz bir acı reçete, kemer sıkma programına ihtiyaç duyulduğuna dair çok sayıda ekonomik görüş var. Hükümetten ya da maliye bakanından vs. bu şekilde net bir açıklama gelmese bile yapılanlar ile böyle olacağını tahmin ediyoruz biz. IMF’li ve IMF’siz bir kemer sıkma programı yani vergiler, zamlar, reel ücretlerde gerilemeyle ilgili ağır bir programı halkın sırtına bindirmenin ağır bedeli var. Onun için halkın desteğini almayan, toplumsal mutabakat olmayan bu tür programların da uzun süreli yaşama ve başarılı olma şansı yok. Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.”
‘Kurlarda yükselme eğilimi var’
“Kurlarda yükselme eğilimi var. Peki neden? Eğer faizleri yeterince yükseltmiş olsalardı bu dövize talebin bu kadar olmaması lazımdı. Ekonomistler Merkez Bankası’nın açıkladığı reel kur endeksine bakıyor, Türk parası değersiz gözüküyor.”
‘Yönetim ekonomide güven vermiyor’
‘Pop’ iktisatçılarla ekonomi kurtulmaz’
“Merkez Bankası ekonomide en saygın kurumdur. Merkez Bankası başkanları da çok saygın iktisatçılardan seçilir. Yani bir bankada uluslararası bir treaderlık yaptı diye, iki tane bono aldı sattı diye göklere çıkarıp Türkiye’nin hiçbir şartını bilmeyen birini bir pop yıldızı gibi getirip Merkez Bankası başkanı yapamazsınız. Yaparsanız da rezil olursunuz, nitekim oldular. Biz söyledik. Portföy yöneticiliği yeterli şart değil. Merkez Bankası başkanı bana göre Türkiye’de idare hukukunu, anayasayı, borçlar hukukunu, ceza hukukunu temelden bilmesi lazım. Makro, mikro ekonomi bilgisi tam olması lazım. Muhasebeyi, envanteri, bilanço hesaplarını iyi bilmesi lazım. Ülkenin bürokrasisinin işleyişini az çok tanıması lazım.”
‘Türkiye Rusya’ya karşı yaptırımlara direnmeli’
“Amerika için demokrasi sadece kendine mahsus bir şey. Sadece kendine demokrat. Amerika sadece kendi çıkarlarını düşünen bir anlayış içinde. Bu anlayışı kabul etmemek lazım. BRICS ülkeleri de buna bir reaksiyon gösteriyor. Dünya giderek tek kutupluluktan çıkıyor. Türkiye’nin ürettiği malını istediğine istediği zaman satabilmesi lazım. Turistler gelecek, MIR sistemi dediğimiz kredi kartı uygulaması bunun için iyi bir şeydi. Şimdi onu da engellemeye çalışıyor. Amerika’nın bütün amacı Rusya’nın nefes borusunu kesmek. Rusya Türkiye kanalı ile ticaretinde, turizminde biraz nefes alabiliyor. Amerika şimdi bu kanalı kesmeye çalışıyor. Bu yüzden de siyasi iktidara baskı yapıyor.”
‘Halkbank davası ABD’nin şantaj davasıdır’
“Halkbank davası Amerika’nın siyasi şantaj davası bana göre. Çünkü 8 senedir süren bir davanın Amerika’da örneği yok. Uzattıkça uzatıyorlar kasıtlı olarak. Çünkü bunu ‘demokrasinin kılıcı’ gibi Türkiye’nin başında tutmak istiyorlar. Halk bankası 100 yıllık, köklü, kobilere, esnaf ve zanaatkâra destek veren, cumhuriyetle eşit bir bankamız bizim. Bu bankayı suçlu gibi göstererek böyle davaya muhatap etmek bankanın uluslararası itibarına çok büyük zarar veriyor.”