Türklere sopalarla saldırıp etten duvar ördüler: 'Zorla odaya sokacaklardı'
07:23 09.02.2024 (güncellendi: 11:52 09.02.2024)
© AFP 2023 / Sonny Tumbelaka
Abone ol
Sopalı saldırıya uğrayan, zorla odaya sokulmaya çalışılan Türk gezgin Fatoş-Niyazi Solak'ın Bali'de yaşadıkları saatleri anlattı.
Türk gezgin Fatoş-Niyazi Solak bir süre Güneydoğu Asya ülkelerinden Endonezya’nın Bali Adası’nı gezerek keşfetmek istedi ve bu bölgedeki hala aktif olan Batur Dağı'na trekking yapmak için bir gece önceden Kintamani bölgesine kiraladıkları motorla vardı.
Daha motor hareket halindeyken bize doğru gelmeye ve bizi durdurmaya çalıştılar" diyen Fatoş Solak, “Motorumuzu park edip başlangıç noktasına doğru yürümeye başladık. İnsanlar hâlâ peşimizden geliyor ve zorla rehber olmayı teklif ediyorlardı. Yaptığımız araştırmalarda rehbere gerek olmadığını öğrendiğimiz için istemediğimizi söyledik. Bunun zorunlu olduğunu yoksa çıkamayacağımızı söyleyerek kandırmaya çalışıyorlardı ancak tepki vermeden yürümeye devam ettik” diyerek ekledi:
'Sopayla saldıracaklardı'
"Niyazi benden 5 adım kadar önde gidiyordu. Tam kapıya yaklaştığımız sırada 7-8 tane adam Niyazi’nin önüne etten duvar ördüler, eşim ısrarla geçmeye çalışınca ittirerek uzaklaştırdılar. Hâlâ bize ısrarla rehber almamızın zorunlu olduğunu yoksa bizi dağa çıkarmayacaklarını söylüyorlardı. Biz İngilizce bilmiyor, anlamıyor gibi davranıp karşılık vermeyerek geçmeye zorladık. İçlerinden bir tanesi yerden aldığı sopayla bizi tehdit etti, diğerleri eşimi çekiştirerek girmesini engellemeye çalıştı. Sopayı görünce ben 'Polis çağırın' diye bağırmaya başladım. Bizi polisin içeride, ofiste olduğunu söyleyerek içeri götürmeye çalıştılar. Ofise yaklaşınca orada polisin olmayacağını düşünerek geri döndük, polisin bize gelmesini istedim."
Pasaportu alıp tehdit etme takdiği
"Tahminimce bizi zorla odaya sokup pasaportumuzu alarak bizi tehdit edeceklerdi" bilgisini paylaşan Solak çifti, “Çünkü kendi aralarında konuşurken pasaport kelimesini duydum. Daha sonra elçilikten arayan personel bu halkın pasaport üzerinden tehdit ettiğini söyleyince bu tahminimizde haklı çıktık. Neyse ki aklımıza geldi de vermedik. Dışarıda 'Polis istiyorum' diye bağırmaya devam ettim. '2 dakikaya geliyor' diyerek bizi oyalamaya çalıştılar, tabii gelen olmadı. Eşim tekrar kapıya doğru yürüdü, yine koşarak ona engel oldular. Ben elime telefonu alıp birkaç video çekerek kanıt oluşturmak istedim. Özellikle mafya tipli biri sürekli üstüme yürüyerek bizi ittirip hem kendi dilinde hem de İngilizce küfürler etti. Harita üzerinden baktığımda yakında polis noktası görünmüyordu. Hava karanlık ve onların da sayısı kalabalık olduğu için geri dönüp polise gitmeye karar verdik” şeklinde konuştu.
'Polisin hiçbir şey yapmayacağını anladık'
Solak ailesi, olay yerinden ayrılıp en yakın polis merkezine gitti ve videoları izleterek şikayette bulundu. İlk dinleyen polis, burada her yerin bir bekçisi olduğunu söyledi. Onlar da çifte rehber ile giriş ücreti ödeyerek çıkmaları gerektiğini dile getirdi. Ancak resmiyette böyle bir zorunluluk olmadığını, araştırmalarına göre de aktif olduğu için hiç kimsenin çıkmaması gerektiğini söyleyen Fatoş-Niyazi Solak, “İkinci polise de aynı şeyleri söyleyip videoyu gösterdik. Tahminimizce bölgeden birini aradılar ancak telefonu açan olmadı. Bize çıkmak isteyip istemediğimizi sordu, eğer çıkmak istersek bize eşlik ederek çıkarabileceğini söyledi. Biz çıkmak istemediğimizi sadece şikayet etmek istediğimizi söyledik" dedi ve şöyle devam etti:
“Oradaki insanlarla konuşacağını söyledi. İlk polisin söylediği cümleden sonra polisin hiçbir şey yapmayacağını anladık ve biz de sesimizi sosyal medyada duyurmaya karar verdik. Turizmle alakalı tüm birimlere mail gönderdik ancak dönüş alamadık. Endoneyza Büyükelçiliği'mize durumu bildirdik. Bizi arayıp güvende ve iyi olduğumuzu öğrendikten sonra dikkat etmemiz gereken konular hakkında bilgilendirme yaptılar. Konuyla alakalı ilgili birimlere ileteceklerini belirttiler. Şu anda henüz bir sonuç elde edemedik.”
'Bir daha gitmek istemiyoıruz'
Buranın kontrolünün yerli eşkıyalardan ziyade direkt devletin elinde olması gerektiğinin altını çizen çift, “Hem turistik bir bölge olduğundan turistlere karşı bu tarz muamele ve ülkenin küçük düşürülmesinin önlenmesi açısından hem de felaketle sonuçlanacak aktif bir yanardağ olduğu için kontrol edilmesi gerekir. Biz yaklaşık 2 aydır bu bölgedeyiz ve geldiğimizden beri ülkenin başka adalarında patlayan volkanlar, tahliye edilen bölgeler oldu. Olası patlama için acil tahliye ekiplerinin hem dağda hem girişte bulunması gerekiyor. Aynı şekilde her türlü kazaya karşın hazırda bir sağlık ekibinin bulunması şart. Rehber gerekliyse bu, devlet tarafından yetkilendirilmiş kişiler olmalı" şeklinde konuştu.
