00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
00:00
01:00
02:00
03:00
04:00
05:00
06:00
07:00
08:00
09:00
10:00
11:00
12:00
13:00
14:00
15:00
16:00
17:00
18:00
19:00
20:00
21:00
22:00
23:00
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
PARANIN HAREKETİ
11:30
8 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
15:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
HABERLER
17:30
12 dk
HABERLER
18:00
10 dk
HABERLER
19:00
11 dk
ARAMIZDAN AYRILANLAR
20:27
7 dk
HABERLER
07:00
5 dk
HABERLER
09:00
5 dk
HABERLER
11:00
5 dk
HABERLER
12:00
5 dk
HABERLER
16:00
5 dk
EKSEN
Ceyda Karan'la Eksen
16:05
84 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
17:30
1 dk
SESLİ HABER
Daily Mail: Ukrayna için en kötü barış, savaştan daha iyi
17:51
2 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
18:00
1 dk
SESLİ HABER
Çin basını: Batı’nın kazanmasına yardımcı olmayacak
18:23
2 dk
SESLİ HABER
Dugin: Putin geleneksel değerleri koruduğu için Batı'da sevilmiyor
18:38
3 dk
HABERLER
Saat başı başlıkları
19:00
1 dk
DünBugün
Geri dön
Adana107.4
Adana107.4
Ankara96.2
Antalya104.8
Bursa101.4
Çanakkale107.2
Diyarbakır89.6
Gaziantep104.3
Hatay106.1
İstanbul97.8
İzmir91.0
Kahramanmaraş92.3
Kayseri105.5
Kocaeli90.2
Konya88.6
Malatya106.0
Manisa101.0
Mardin92.2
Ordu99.6
Sakarya90.2
Samsun107.7
Sivas104.2
Şanlıurfa95.3
Trabzon102.4
Van88.0
 - Sputnik Türkiye, 1920
EKSEN
Ceyda Karan’ın hazırladığı Eksen’de her gün dünyanın farklı bölgelerine dair gelişmeler masaya yatırılıyor.

Prof. Dr. Gürses: İsrail, haberimiz vardı da engellemedik mi diyecekti, bana göre önünü açtılar

Gazze krizinde devletlerin konumu
Abone ol
Emin Gürses’e göre, emperyalizm sıkıştığı için saldırganlaştığı bir dönemden geçiliyor. ABD’nin Çin’in Ortadoğu’ya girişini gördüğü ve engellemeye çalıştığını söyleyen Gürses, Türkiye’nin İsrail-Filistin gerilimindeki ‘garantörlük’ önerisinin ise gerçekçi olmadığı görüşünde.
Filistin İhvan’ı Hamas’ı İsrail’e saldırısı ve Netanyahu yönetiminin Gazze’ye ağır misillemesiyle tetiklenen çatışma Ortadoğu’da gerilimi doruğa çıkarttı. ABD yönetimi, BM Güvenlik Konseyi’ne taşınan ateşkes girişimlerini veto kartıyla engellerken, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik kara harekatının Lübnan’ı ve hatta İran’ı da kapsayabilecek bir büyük savaşa dönüşme ihtimali kaygı veriyor.
Ortadoğu’da İsrail-Filistin çatışması, ABD başta olmak üzere Batı blokunun durumu ve dünyanın sürüklendiği yeri siyaset bilimci Prof. Dr. Emin Gürses ile konuştuk.

‘ABD, Çin’in de Ortadoğu’ya girmekte olduğunu gördü’

Prof. Emin Gürses’e göre ABD, Süveyş Krizi ile birlikte giriş yaptığı Ortadoğu coğrafyasında, Çin’in nüfuz kazanmasından oldukça rahatsız. Doğu Akdeniz’deki doğalgaz yataklarının ciddi bir bölümünün Gazze açıklarında yer aldığını söyleyen Gürses, krizin bu bağlamda okunması gerektiğini vurguladı:
“Şimdi ABD’nin Ortadoğu’ya girişi Süveyş Krizi ile birlikte 1956-1957’de. Buradan İngiltere’yi, Fransa’yı ve İsrail’i geri adım attırdı ve bölgeye girdi. Ama o dönem zaten SSCB bölgedeydi. Daha sonra biliyorsunuz Sovyetler’in bölgedeki 20 bin civarındaki teknisyenini, askerini ve danışmanını uzaklaştırdılar. Ama Sovyetler Birliği daha sonra Suriye’ye de konuşlandı ve bölgede önemli bir denge unsuruydu. Şimdi ABD, Çin’in de bölgeye girmekte olduğunu gördü. Çin, İran ile Suudi Arabistan’ı barıştırmaya çalışıyor. İşte İran ile 400 milyon dolarlık anlaşma imzalıyor. Kendi arka bahçesine Çin’in girmesi sorun oldu. Şimdi Rusya ile bir denge oluşturmuştu. Suriye’yi böldü, Fırat’ın doğusunu aldı artık bir daha geri vermesi mümkün değil. Ama Çin’in de bölgeye girmesi büyük bir sıkıntı yaratacaktı. Bu arada Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarında tespit ettikleri üzere, İsrail’in karasularında doğalgaz var fakat önemli bir kısmı Gazze bölgesinde.”

‘İsrail haberimiz vardı da engellemedik mi diyecekti? Bana göre bunun önünü açtılar’

Gürses, İsrail askeri ve istihbarat yapısının Hamas’ın düzenlediği saldırıdan haberleri bulunmadığı görüşünü inandırıcı bulmuyor. İsrail’in Hamas gibi bir grup içinde Araplar aracılığıyla kurduğu bilinen istihbarat ağına atıfta bulunan Gürses, “Burada enerji kaynaklarını garantiye almadan bu işi durdurmayacak İsrail. Bütün Avrupa da bunun arkasında” değerlendirmesinde bulundu
“Avrupa’nın artık Rusya’dan tamamen bağımsız bir enerji politikası geliştirme çabası var. Bunu da Doğu Akdeniz’den karşılamayı düşünüyorlar. En azından 20-30 seneyi garanti altına almayı düşünüyorlardı. Bu fırsatı yarattılar. Kim yarattı bunu? HAMAS’ın içindeki bir grup kimse, bunlar 3 bin roket fırlattılar. İsrail istihbarat şefi ‘Haberimiz yoktu’ demiş. İsrail ‘Haberimiz vardı da engellemedik’ mi diyecekti? Bana göre bunun önünü açtılar. Radikal grupları yönlendirmek, içine girmek, silahlı grupların bir gerçeği. Silah bir yere girince oraya yabancı istihbarat da girer, her türlü istihbarat girer. Çünkü işler gizli yapılmaya başlar. Gizli yapılan işe bir yerde yabancı istihbarat mutlaka girer ve onu yönlendirir. Şimdi, İsrail nasıl soktu buraya istihbaratını? İsrail, kendi elemanını kullanmaz ki bu örgütlerin içinde. Bizim Filistinli öğrencilerimiz var, onlar kendileri diyor. İsrail’in bütün İslami örgütlerin içindeki faaliyetlerini Filistinliler veya o bölgedeki Araplar üzerinden yaptığını söylüyorlar. Onları maaşa bağlayıp onlar üzerinden yapıyorlar. Bunu kim doğruladı? Mısır. Mısır İstihbaratı dedi ki, ‘Biz saldırı olacağına dair bilgileri verdik’. Bu şimdi demek ki burada enerji kaynaklarını garantiye almadan bu işi durdurmayacak İsrail. Bütün Avrupa da bunun arkasında. Bundan dolayı arkasında.”

‘ABD sıkışıyor. Sıkıştıkça toplumsal tepkiler daha da güçlenecek’

Gürses, Batı emperyalizminin sıkıştığını ve sıkıştıkça daha da saldırganlaştığını söyledi. ABD ve müttefiklerinin hegemonyalarını paylaşmaya niyetleri olmadığını belirten Gürses, bu müttefikler arasında ABD’ye yamanan Avrupa’nın da bulunmadığını kaydetti:
“Emperyalizm sıkışınca ne yapacak? Saldırganlaşacak. Saldırganlaşınca tepkiler artacak. Tepkiler artınca ne yapacak? Daha da saldırganlaşacak. Sonunda çıkmaza girecek. Ya oturacak, dünya sistemini paylaşacak, ki ABD müttefikleriyle birlikte bunu paylaşmayacağını söylüyor. Müttefikleri de İngiltere, Avustralya ve İsrail. Diğerleri müttefik değil, yamanmış ülkeler. Avrupa, yamamış ülkeler topluluğu. Fransa, ABD izin vermeden Kuzey Afrika’dan enerji kaynağı alamaz. Almanya yolu tıkanmış, Rusya ile her şeyini kesti. Almanya’yı her yıl 100 milyar Euro savunmaya harcayacak diye dayattılar. 100 milyar Euro. Almanya’ya hem uçak yapmak yasak, birçok askeri malzemeyi üretmek yasak. Demek ki ABD ve İngiltere’den alacak. ABD sıkışıyor. Sıkıştıkça toplumsal tepkiler daha da güçlenecek.”

‘Ama şansımıza her zaman söylüyorum; Putin gibi biri var’

Sırf Rus olduğu için dünya edebiyatının önde gelen isimlerinden Dostoyevski’nin romanlarını yasaklayan, İsrail’i eleştirdiği için karikatüristleri kovan Batı’nın durumunu, iktidara yeni gelen Hitler rejimine benzeten Prof. Gürses, saldırganlaşan emperyalist sistem karşısında duran yegane liderin Vladimir Putin olduğu görüşünde:
“Bakın şimdi, Dostoyevski’nin romanları yasaklandı Rusya’dan dolayı. Hitler zamanından beri böyledir. Emperyalizm sıkışınca Batı’da konuşuyorlar. Buna ‘demokratik kapitalizm’ diyorlar. Demokratik kapitalizm diye bir şey olamaz. Ha kapitalist demokrasi vardır, bu da diğer ülkeleri ve halkları aldatmak içindir. Aldatırsın ama bir yere kadar; ondan sonra herkes görmeye başladı. Harvard’da yürüyüş yapanları fişliyorlar. İngiltere’de karikatür yapanı işten kovuyorlar. Fransa’da yürüyüş yapmayı, Filistinlileri övmeyi yasaklıyorlar. Bunlar, yani Hitler’in o iktidara geldiğindeki başlangıcı gösteriyor. Bu büyük bir felakete gidiyor. Ama şansımıza her zaman söylüyorum; Putin gibi biri var. Çin’de de liderlik biraz çekingen davranıyor ama onlar da işin farkında. Putin şu yüzden ‘füzelerim var’ diye söylüyor: Biliyor ki, bu işin arkasından bunlar İran’ın saldırıları engellemek için Lübnan-Suriye’de kurduğu savunma hatlarını hedef alacaklar. Bu savunma hatları kırılırsa, Rusya’nın Suriye’deki varlığının tehlikeye düşeceğini Putin biliyor. O yüzden büyük bir kapışma var. İngiltere Başbakanı da gitti İsrail’e. Bunların başka çareleri yok. Amerika’nın hattında kayıtsız şartsız yer aldılar. Çünkü onlar da görüyor ki, uluslararası sistemde dengeler değişirse onlar zararlı çıkacak. ABD’nin yanında dururlarsa, kendilerine hırsızlıktan biraz daha fazla pay düşeceğini düşünmüş olmalılar.”

‘Hizbullah önemli bir direniş gücü oluşturdu’

Emin Gürses’e göre İran’ın askeri çatışmalara doğrudan dahil olmak gibi bir niyeti yok. Ancak Gürses, İran’ın Lübnan Hizbullahı başta olmak üzere direniş gruplarına desteğini esirgemeyeceğinin altını çizdi:
“İran’dan gelen açıklamalar, kendilerinin bir çatışmaya girişeceğini söylemiyor. Direniş’e destek verecekler fakat kendileri bizzat katılmayacaklar. Amerika da İran’ı direkt hedef almıyor çünkü daha çok işleri var. ABD-İngiltere-İsrail şunu yapıyor; Hamas’tan sonra İran’ın Suriye’de ve Lübnan’daki destek verdiği grupları yavaş yavaş tasfiye etmek istiyorlar. İran eğer tamamıyla bağımsız hale gelirse yani Asya hattında dayanışma içine girerse, ondan sonra daha dokunamazlar. O yüzden ön almaya çalışıyorlar. İran savaşa direkt gireceğini söylemiyor. Zaten öyle bir çatışma olursa iş büyür. İran Hizbullah’a destek verecek. Biz şu anda zaten Hizbullah neler yapıyor bilmiyoruz. Batı basınında diyorlar ki, Hizbullah önemli bir direniş gücü oluşturdu. Lübnan’ın güneyi tamamen onların kontrolünde. 2006’da İsrail, BM’yi yardıma çağırdı. Çünkü Hizbullah ile uğraşamadı. Çünkü Hizbullah böyle bir askeri birlik değil ki. Grup grup karakolları var. Oraya gidenler bilir, herkesin elinde omuzdan atılan bir roket var. Bunlar da elektronik roketler değil, tespit de edemiyorlar. Ama büyük bir kapışma var. Sistemi oturtamıyorlar çünkü sistemde otururken paylaşım konusunda anlaşmazlık var.”

‘Türkiye’ye kimse garantörlük vermez. O işleri unutsunlar’

Gürses, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Gazze için garantörlük önerisinin gerçekçi olmadığı görüşünde:
“Garantörlük ciddi bir şey değil. Türkiye’ye kimse garantörlük vermez. O işleri unutsunlar. Onu niye söylüyorlar bilmiyorum. 1967 sınırları da hayaldir; o da gitti. Niye bunları hala konuşuyorlar? 1967’deki 242 sayılı kararı İngiliz yetkililer önerdi, Güvenlik Konseyi’nden geçirdiler. İngilizler Filistinliler ve İsrailliler arasında bir denge olsun istiyordu. Kuramadılar o dengeyi; çünkü kurulacak bir denge kalmadı. Çünkü Amerika’nın yardımıyla bütün Arap saldırıları başarısız oldu. ABD bunun için Kıbrıs’taki gibi İngiliz üslerini kullandı.”

‘Amerikalılar Fırat’ın doğusu benim bölgem, buraya kimse gelmeyecek diyor’

Gürses’e göre, ABD’nin Türk SİHA’sını düşürmesinin arka planında, Ortadoğu’da değişen jeopolitik dengeler var:
“Biz şu anda süreci kontrol edecek durumda değiliz. Amerikalılar Fırat’ın doğusunda devlet kuracaklar. Barzani karşı çıkıp diyor ki ‘Benimle birleştirirseniz, Kuzey Irak kontrolümden çıkar’. Kuzey Irak böyle bir devlete katılırsa, Irak bölünmüş olur. Irak bölünürse, 1926 antlaşması gündemden kalkar, süreç değişir. Büyük bir felaket geliyor ama büyük güçler, ABD ve İngiltere, dünya savaşına gitmeyecek şekilde yerel güçlerle bunu çözmeye çalışıyor. Ama Türkiye’ye tavrını belirledi Amerika. Diyor ki ‘Sen benim önümde engel durma’. Çünkü Türkiye Kuzey Suriye’de YPG’lileri takip etti, tam vuracaktı, Amerikan karakoluna sığındılar. Bizim SİHA karakolun üzerinde uçunca vurdular. Kamuoyuna böyle verilmiyor ama olan bu. Amerikalılar, ‘Biz anlaştık. Benim bölgem Fırat’ın doğusu. Buraya kimse gelmeyecek’ diyorlar. Orada sadece Şam’ın hakkı var, savaşabilir. Kazanır kazanamaz bilemiyoruz. Zaten oradaki Arapları harekete geçirmiş ama ne kadar başarılı olacak? Zaten bölgedeki harita değişiyor. Suriye bölünecek. Irak ne yapacak? Yeni yapılanmaya mı gidecek? ABD, Irak’ta Arap Şiileri organize edip İran’a karşı kullanmak istedi, tutmadı. Sünnileri orta yerde bıraktı, onları da IŞİD’le örgütledi. O yüzden Trump, ‘IŞİD’i Obama kurdu’ diyor. Sonra IŞİD’i bitirdiler. IŞİD nerede şimdi? Bu kadar güçlü bir örgütlenme kayboldu gitti. Ufak tefek sesler geliyor.”

‘Çin’in de zayıf tarafları var o da pazarının ABD ve Avrupa olması’

Prof. Gürses’e göre, Ortadoğu’daki Arap ülkelerinin Çin aracılığıyla İran ile yakınlaşması Washington için ‘arka bahçeye doğrudan müdahale’ olarak görülüyor. Gürses, bu yüzden ABD, ekonomik savaşı da ağırlaştırıyor:
“Bölgede Arap ülkelerinin İran ile yakınlaşması Çin aracılığıyla, ABD’nin arka bahçesine doğrudan müdahaler. Bakın Sovyetler Birliği bile bu kadar müdahil olmadı. Çin çünkü uzak olduğu için daha rahat hareket ediyor. Çin’in de zayıf tarafları var o da pazarının ABD ve Avrupa olması. İhracatı oraya yapıyor. Kaliteli malları Afrika’ya satacak değil. Ama onu da engelliyorlar. Bizim Karadeniz’den gelecek olan yolu engellediler. Denize aktarmaya çalışıyorlar. Demiryolu’yla Hamburg limanına 16 günde giden yük, denizden gelince 45-46 günde gidecek. Bu da Çin mallarının fiyatlarını yükseltecek ki, Batı pazarına girmesini engellesin Amerika. ABD onu başka türlü de engelliyor. Propaganda yapıyor, ‘Bunlar virüslüdür’ diyor. Almanya’daydım ben. ‘Çin mallarında virüs vardır’ diyorlar. Demir-çelik ürünlerinde virüs olduğunu konuşuyorlar. Adı çıktı. Çin mallarına talebi düşürdüler. Propaganda böyle bir şey.”

‘Sağ radikalleşme Batı’yı çökertir’

Emin Gürses, ABD’nin tutumunun agresifleşmesine paralel olarak dünyada bireysel şiddetin artacağını ve bunun sonucu olarak Batı’da sağ radikalleşmenin ve ırkçılığın yükselebileceğini ifade etti:
“ABD’de ciddi bir takım güç var. Değişik isimler de veriyorlar buna. Ama orada hala işleri sopayla halledebileceğini düşünenler var. Ama sopayla böyle giderse, dünyada, Avrupa’da, Kanada’da, Avustralya’da, ABD müttefiki ülkelerde, bireysel şiddet artabilir. O zaman da büyük bir yabancı düşmanlığı ve ırkçılık artışı başlar. Bu da sağ radikalleşmenin önünü açar. Sağ radikalleşme de Batı’yı çökertir.”
Haber akışı
0
Tartışmaya katılmak için
giriş yapın ya da kayıt olun
loader
Sohbetler
Заголовок открываемого материала