Türkiye’nin Avrupa Birliği serüveni: ‘Tam üyelik hala çok uzak bir ufukta’
© Fotoğraf : PixabayAB - Türkiye
© Fotoğraf : Pixabay
Abone ol
Özel
NATO zirvesinin ardından Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyeliğine dair yeniden adımlar ve açıklamalar geldi. Ancak bugün Türkiye ve AB arasında çözülmesi gereken birçok başlık bulunuyor. Prof. Dr. Enis Tulça, bu sorunları ve önümüzdeki süreçteki öngörülerini Sputnik’e anlattı.
Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine yaktığı yeşil ışık karşılığında aldığı Stockholm’ün Türkiye'nin AB sürecini, vize serbestisini ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi çabalarını desteklemesine yönelik açıklamalar gündeme yeniden Türkiye’nin AB üyelik sürecini getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da NATO zirvesinin yapılacağı Litvanya gitmeden önce yaptığı açıklamada, "Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Önce Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım" ifadelerini kullanmıştı.
Ancak bu açıklamalara karşılık Avrupa’dan ve ABD’den NATO ve AB’nin ayrı konular olduğu ve ayrı değerlendirilmesi gerektiğine dair açıklamalar art arda geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO zirvesinde düzenlediği basın toplantısında gelen “İsveç’e verdiğiniz destek, Türkiye’nin AB üyeliğinin başlangıcı mı?” sorusuna ise “Ağzın bal yesin. Temennim odur ki aynen senin umutlandığın gibi biz de umutlanalım” cevabını verdi.
Litvanya dönüşünde uçakta yaptığı röportajda da bu konuya değinen Erdoğan, “Danışmanın Çağatay Bey’i Brüksel’e gönderdik. Yarın orada bu konularla ilgili görüşmeleri yapacaklar. Gerek Gümrük Birliği konusu gerekse vize serbestisi konularını görüşecek. Bunların Türkiye lehine olacağına inanıyorum. Bugün Ursula von der Leyen de bununla ilgili bize olumlu bazı şeyler de söyledi. Danışmanım Çağatay Bey de oradan olumlu gelişmelerle dönecektir diye düşünüyorum. Çünkü son Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde, yüksek temsilci ve komisyondan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri hakkında rapor hazırlamasının istenmesi isabetli bir adım olmuştur. Raporun olumlu ve ileriye dönük biçimde hazırlanmasını bekliyorum” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’nin 2020-2022 dönemindeki AB ve ABD ile olan uzaklaşması sona erdi’
Peki, Türkiye ve AB arasında çözülmesi gereken konular neler, nasıl bir yol izlenmeli, Türkiye'nin AB üyeliği ya da aradaki sorunlu konuların çözülmesi hangi katkıları sağlar?
Bu soruları Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enis Tulça, Sputnik’e değerlendirdi.
Tulça, “NATO zirvesi hem bölgemiz hem de Türkiye açısından birçok bileşenin iç içe geçtiği bir tabloyu yansıttı” diyerek şunları söyledi:
“Haziran sonundaki AB Hükümet ve Devlet Başkanları zirvesi sırasında Yüksek Komiser Josep Borrell’in ‘Türkiye ile yeni bir işbirliği mekanizmasına başlanılmalı’ şeklinde ifadesi ve tespit için bir rapor hazırlanması talimatı yeni başlangıç olmuştu. Genel olarak NATO zirvesinin neticesi de Türkiye için 2020-2022 dönemindeki AB ve ABD ile Batı ile olan uzaklaşmasının en azından sona ermesi olarak özetlenebilir. Bu uzaklıktaki birçok sebep tabii Batı’dan kaynaklanıyordu. Yunanistan faktörü ön plandaydı. Ancak bundan sonrası için Türkiye’nin de ev ödevlerini tamamlaması müspet beklentileri hızlandıracaktır.”
‘Tam üyelik hala çok uzak bir ufukta’
“Türkiye ile AB arasında yeniden canlanacak ilişkilerde ve bir tam üyelik sürecine süratle girileceği beklentisi iyimserlik olur” diye devam eden Tulça, şöyle devam etti:
“Buna rağmen geri kabul antlaşması ve göçmen sorununda Yunanistan ile de başlayacak işbirliği bu konunun daha verimle ele alınmasını sağlayacaktır. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vizesiz seyahat konusunda kalan kriterlerin tamamlanması hız kazanabilir. Bugün bırakın vizesiz seyahati vizeli seyahat bile artık Avrupa’ya zorlaşmıştır. Bu üç konudaki ilerlemeler karşılıklı ticaret ve yatırımlara da şüphesiz katkı yapacaktır. Bunların yanına AB ülkeleri ile ikili ilişkilerde de süratlenme ve çeşitlilik yaşamaya başlamak bizi tekrar 3 Ekim 2005 sonrası ilk yakınlık dönemine getirebilir. Eski dönemlerde Türkiye’nin aday adaylığına karşı gelen kuzey ülkelerinden Finlandiya ve İsveç’in bakış açıları da farklı olacaktır. Ancak tam üyelik tabii hala çok uzak bir ufuktadır. Burada bu uzak ihtimali yaklaştıracak önemli unsur Kıbrıs ve Ege sorunlarının çözüm süreci olabilir. Ancak bu da kolay gözükmemektedir.”
Tulça, son olarak, “Şimdilik AB ülkeleri ile bu genel pozitif gündem içinde ikili konularda, çevre, turizm, yatırımlar, suç ve teröre karşı mücadele, bilim ve teknoloji, ekonomik işbirliği, deniz taşımacılığı, gümrük idareleri işbirliği alanlarında birçok konuda canlanma yaşanabilir. Bütün bunlar AB tam üyelik şansımız henüz uzak da olsa ülkemiz ve biz Türk vatandaşları için faydalı olacak unsurlardır” diye de ekledi.
Türkiye’nin AB serüveni
Uzun yıllar süren müzakerelerin sonucunda 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nde Türkiye'nin AB adaylığı resmen onaylanmıştı. 3 Ekim 2005'te ise Türkiye ve AB müzakerelere başlasa da bugüne kadar herhangi bir yol kat edilmedi. Bugün AB, Türkiye’yi adalet, demokrasi, basın özgürlüğü gibi birçok konuda sert eleştirilere tabii tutuyor.
Türkiye ile AB arasındaki vize serbestisi konusu ise neredeyse her müzakerede gündeme gelse de adımlar kaydedilemiyor.
Bugün Türkiye’nin ekonomik kaybına neden olan ve güncellenmesi için çaba sarf edilen Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği anlaşması ise 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girdi. Gümrük Birliği, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biri olarak görülüyor.
Türkiye üzerinden Yunan adaları, Bulgaristan ve Yunanistan’a, buradan da Avrupa’nın diğer ülkelerine gitmek isteyen göçmenlerin kitlesel göçünü önlemek ve bu göçmenlerin Türkiye’de kalmalarını sağlamak için AB’nin mali yardımını öngören "Göçmen Geri Kabul Anlaşması" ise 18 Mart 2016'da imzalanmıştı.
Türkiye, kendisine verilen sözlerin tutulmamasını gerekçe göstererek anlaşmayı, şartlarını iyileştirerek yenilemek istiyor.