AB itiraz etti, Türkiye ve Libya anlaştı: ‘Zamanlama önemli, Batı’dan güvenlik tehdidi hissediliyor’
09:55 05.10.2022 (güncellendi: 10:06 05.10.2022)
© AATürkiye'den Libya ziyareti
© AA
Abone ol
Özel
Türkiye ile Libya arasında petrol, gaz ve hidrokarbon da dahil olmak üzere birçok konuda işbirliği mutabakatı imzalandı. Konuyu Sputnik’e değerlendiren uluslararası ilişkiler uzmanı Hasan, “‘Anlaşmanın zamanlaması oldukça önemli, Türkiye, Batı’dan bir güvenlik tehdidi hissediyor ve bunu uygulamalarına yansıtıyor” dedi.
Türkiye ve Libya'nın Trablus hükümeti arasında imzalanan anlaşma sonrasında Doğu Akdeniz meselesi tekrar gündeme geldi. 3 Ekim’de iki ülke arasında, başta petrol ve hidrokarbon olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliğinin geliştirilmesini öngören Mutabakat Zaptı’nı Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in de aralarında bulunduğu heyetle birlikte imzalandı. Anlaşmaların detayları henüz açıklanmasa da taraflar arasında enerji konusunda atılan imzaların, hem karada hem denizdeki yetki alanlarında birlikte araştırma, sondaj gibi iş birliğine gidilmesinin hedeflendiğine dikkat çekildi. Daha önce de, Rusya’nın Donbass operasyonu sonrasında Avrupa’nın Moskova’ya uyguladığı yaptırımlar nedeni ile Batı’da enerji krizinin yaşanması, Fransa ve İtalya gibi ülkeleri Afrika ile masaya oturmaya yönlendirmişti.
Türkiye: Üçüncü ülkelerin, iki egemen ülkenin imzaladığı anlaşmaya müdahale etme hakkı yoktur
Libya’nın Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ,Türk heyetini ağırlamaktan ve ziyaret esnasında imzalanan anlaşmalardan duyduğu memnuniyetini ifade ederek “Halkımızın dostluğunu isteyen ve ülkemizin birliğine saygı duyanlar hoş geldi, savaşı ve bölünmeyi destekleyenler değil” uyarısında bulundu. Dibeybe’nin açıklamalarını destekleyen Çavuşoğlu, daha önce iki ülke arasında 2019’da imzalanan deniz yetki alanlarına yönelik anlaşmaya itiraz edenlerle ilgili olarak “Üçüncü ülkelerin, iki egemen ülkenin imzaladığı anlaşmaya müdahale etme hakkı yoktur” dedi.
Yunanistan: Bu adımlara ikili düzeyde, Avrupa Birliği'nde ve NATO'da tepki verilecektir
Mutabakatın taraflarının uyarılarına karşın, başta Yunanistan ve Mısır olmak üzere Avrupa Birliği’den (AB) de söz konusu anlaşmaya yönelik tepki gecikmedi. Bu çerçevede uygulanan herhangi bir ‘söz veya eylemin’ fiilen ‘gayrimeşru’ olacağını ifade eden ve özellikle hidrokarbon alanında atılan imzanın çok yakından takip edildiğini belirten Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, "Bu adımlara ikili düzeyde, Avrupa Birliği'nde ve NATO'da tepki verilecektir" açıklamasında bulundu. Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan göre Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Mısırlı mevkidaşı Semih Şükri ile telefonda görüşerek Trablus merkezli hükümetin herhangi bir uluslararası anlaşma ya da mutabakat zaptını imzalama yetkisine sahip olmadığını vurguladı. Ayrıca İkilinin konu ile ilgili olarak 9 Ekim’de bir araya gelmesi bekleniyor.
Yunanistan ve Mısır tarafından gelen açıklamalarından kısa bir süre sonra AB de harekete geçti. Avrupa Komisyonu Dış İlişkiler Sözcüsü Peter Spano’dan gelen açıklamada Avrupa Komisyonu’nun mutabakatın yasallığının kabul edilmediği ve deniz hukukunu ihlal ettiği söylenirken, Türk Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç ise, “AB, egemen üçüncü ülkeler arasındaki anlaşmalar hakkında yorum yapacak veya hüküm verecek uluslararası bir yargı organı değildir” diyerek, ‘hem AB’yi hem de AB’ye üye ülkeleri sınırlarını ve yetkilerini aşmamaya davet ettiğinin’ altını çizdi.
İmzalanan mutabakat ile Libya ve Türkiye arasında gelişen ilişkiler ve bunun Doğu Akdeniz’deki stratejik önemini ATA (Asya-Türkiye-Avrupa) Platform Koordinatörü Dr. Barış Hasan Sputnik’e anlattı.
‘Yunanistan'ın konuyu hukuk zemininden çekmesi karşı argüman ve strateji geliştirecek bir pozisyonda olmadığını gösteriyor’
Türkiye'nin daha önce Libya ile yapmış olduğu deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşmasının hatırlanması gerektiğine dikkat çeken Hasan şunları aktardı:
“Türkiye, bu anlaşmayı Libya'da bir önceki hükümet ile yapmıştı. Sonrasında Libya'da hükümet değişikliği olmuştu. Dolayısıyla bu yeni anlaşma, Türkiye’nin yeni Libya hükümetiyle de Doğu Akdeniz'deki yetki alanları konusunda mutabakat halinde olduğunu, bir devamlılık olduğunu gösteriyor. Bu açıdan önemli. Trablus'taki hükümet zaten Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve tanınan bir hükümet. Dolayısıyla Yunanistan ve Mısır'ın bence hukuki zemini de olmayan bir takım agresif açıklamalarının temelinde bunlar yatıyor. Yunanistan konuyu özellikle hukuk zemininden çekip Avrupa Birliği ve NATO’ya taşıyacağını açıkladı. Bu aslında Türkiye ve Libya anlaşmalarında Yunanistan'ın karşı argüman ve strateji geliştirecek bir pozisyonda olmadığını gösteriyor bize. Bu yüzden Doğu Akdeniz'de meseleyi Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ve Türkiye ile Yunanistan'ın arkasındaki Fransa ve benzeri güçler arasında bir anlaşmazlık zemine taşımaya çalışıyor. Bu son anlaşma Türkiye'nin kararlılık göstermesi ve Yunanistan'ın meseleyi farklı zeminlere taşıma kabiliyetini biraz kısıtlama açısından önemli.”
‘Türkiye’nin deniz yetki alanları içerisinde daha aktif olarak görülmesi ve kararlılığını sergilemesi gerekiyor’
Türkiye'nin kararlılığını sahadaki uygulamalarıyla da göstermesi gerektiğine dikkat çeken Hasan, “Örneğin Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmaları çok uzun zamandır durmuş durumda. Sadece Antalya Körfezi içinde birtakım çalışmalar yapılıyor. Ancak Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'e bildirdiği deniz yetki alanları içerisinde yani Batı’da 26. boylama boylama kadar olan alan içerisinde daha aktif olarak görülmesi ve kararlılığını sergilemesi gerekiyor” dedi.
‘Libya'daki enerji kaynaklarının bir miktarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması söz konusu olabilir’
Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmanın bir de enerji boyutu olduğunun altını çizen Hasan, “Enerji bağlamında da bir jeopolitik önemi var ama bu ikincil bir önem. Avrupa enerji krizine girdiğinden bu yana başta Azerbaycan olmak üzere alternatif ülkelerden enerji, tedarik arayışına girdi. Libya'daki enerji kaynaklarının bir miktarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşınması söz konusu olabilir ama şunu unutmamak lazım; Türkiye enerjinin Avrupa'ya taşınması konusunda koridor bir ülke. O yüzden bunun çok belirleyici bir sonucu olacağını düşünmüyorum. Bu son anlaşma enerji tedariki açısından Avrupa'ya ancak ikinci dönemde bir sonuç doğurabilir” şeklinde konuştu.
‘Türkiye Batı’dan bir güvenlik tehdidi hissediyor ve bunu uygulamaları ile politikasına yansıtıyor’
Mutabakat sonrasında dikkat çekilmesi gereken asıl sonucun jeopolitik olduğuna değinen Hasan, “Zamanlaması oldukça önemli. Çünkü artık çok açık bir şekilde Türkiye, Batı’dan bir güvenlik tehdidi hissediyor ve biz, Türkiye'deki karar alıcıların Batı’dan hissettikleri bu güvenlik tehdidini uygulamalarına ve politika üretme süreçlerine yansıttıklarını görüyoruz. Libya ile yapılan son anlaşmada bu olumlu bir yansıma” dedi ve ekledi:
‘Yunanistan'daki tahkimatın Rusya yönelik olduğu söyleniyordu ama Libya ile yapılan anlaşma, Ankara’nın bunu inandırıcı bulunmadığını gösteriyor’
“Yani bu anlaşma, Yunanistan'daki devasa boyutlara varmış olan Amerikan askeri tahkimatı, Türkiye'nin burnunun dibindeki adaları ABD askeri araçlarının konuşlandırılması ve ABD’nin Güney Kıbrıs'a uyguladığı silah ambargosunu kaldırması ardından geldi. Bu Türkiye'nin Yunanistan’ın bir vekil devlet olarak kendisine karşı güvenlik tehdidi yaratan bir unsur haline geldiğini düşünmeye başladığını gösteriyor. Klasik söylem ve klasik anlatımı neydi? Yunanistan'daki tahkimatın Rusya yönelik olduğu şeklinde söylemleri vardı ancak Libya ile yapılan anlaşma, bu söylemlerin artık Ankara tarafından inandırıcı ve ikna edici bulunmadığını gösteriyor. Çünkü bu anlaşma Batı’dan Yunanistan'ın vekil unsuru olarak kullanılmasına karşın Türkiye'ye yönelik çevrelemeyi yarabilecek, bu çevrelemeye aşabilecek araçlara sahip olduğunu gösteriyor. Burada hidrokarbon kaynaklarının bulunması, taşınması ve tedariki de önemli ama asıl mesele Türkiye, Libya’daki hükümet değişikliğinin ardından Trablus'taki yeni hükümetle yaptığı anlaşmayı kararlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğini ve Doğu Akdeniz'de kendisine karşı yürütülen çevrelemeye yarabilecek güce, kararlılığa ve araçlara sahip olduğunu dünya kamuoyuna gösteriyor.”
‘Bu anlaşma ile Mısır, Türkiye politikasını tekrar bir gözden geçirebilir’
Türkiye ve Afrika ilişkilerine bakıldığında bu anlaşmanın Mısır ile olan sürece etki edebileceğini belirten Hasan, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye Doğu Akdeniz’de bölge ülkesi olan Mısır ile normalleştirme süreci yürütüyor. Kamuoyuna çok yansımıyor ama Mısır ile görüşmelerin yürütüldüğünü biliyoruz. Mısır ve Türkiye’nin arasındaki anlaşmazlıkların en azından iki ülkenin de stratejik çıkarlarını etkilemeyecek seviyeye getirilmesi konusunda irade olduğunu görüyoruz. Bu anlaşma, Mısır’ı Türkiye'nin kararlılığı konusunda tekrar bir düşünmeye itebilir. Mısır, Yunanistan ile yaptığı anlaşmadan karlı çıkmayan taraf. Libya'daki meşru hükümetin de Türkiye ile stratejik iş birliği konusunda kararlı durması, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de bu kararlılığını göstermesi, Mısır'ın Türkiye'nin duruşunu ve gelecekteki olası pozisyonunun güçlülüğü konusunda ikna etmeye yardımcı olabilir. Mısır, Türkiye politikasını tekrar bir gözden geçirebilir. Onun dışında zaten bu anlaşma Afrika'daki diğer aktörleri çok fazla ilgilendiren bir hamle değil ama Mısır ve Türkiye ilişkilerine etkisi olası.”