Gürdeniz: Kışkırtmalar sürerse Ukrayna’da olduğu gibi Yunan ve Rum halkı da ABD için kan dökebilir
11:54 21.09.2022 (güncellendi: 13:41 21.09.2022)
© DHAABD'den Dedeağaç'a yüzlerce tank ve zırhlı araç sevkiyatı
© DHA
Abone ol
Özel
Yunan basınına yansıyan ABD’nin Yunanistan’da bulunan Dedeağaç limanını genişletmeye yönelik planını değerlendiren emekli Tümamiral Cem Gürdeniz “Eğer bu kışkırtmalar devam ederse aynı Ukrayna’da olduğu gibi Yunan ve Güney Kıbrıs Rum halkı da ABD için kan dökebilir, ABD’nin aradığı ucuz kandır” ifadelerini kullandı.
Yunan basını, Türkiye’ye 45 kilometre uzaklıkta bulunan Dedeağaç Limanı'nın genişletilerek Girit'teki Suda Üssü'ne benzer şekilde kullanılması amaçlandığını ileri sürdü. Söz konusu haberde, ABD'nin Boğazlara alternatif olması ve ‘Arleigh Burke’ sınıfı ve benzeri özellikteki muhriplerin limana yanaşabilmesi ve limandan hizmet almasının sağlanması amacıyla da böyle bir hamle yapmaya hazırlandığı vurgulanıyor. ABD ve NATO'ya ait asker ve askeri teçhizatın Bulgaristan, Romanya ve hatta Polonya'ya kadar uzanan bölgeye ulaştırılmasında etkili olduğu öne sürülen bu bölgeye ABD, bundan 2 sene önce de 30 saldırı helikopteri konuşlandırmıştı.
Ukrayna krizi sonrası ABD ile bağları güçlenen Yunanistan’da bulunan bu liman, boğazlara alternatif olması nedeniyle Türkiye’ye bir ‘alternatif’ olarak görülüyor. ABD Ulusal Güvenliği Yahudi Enstitüsü Dış Politika Direktörü Jonathan Ruhe Yunan basınına yaptığı değerlendirmede "Erdoğan yönetiminde Türkiye bilinçli olarak NATO'nun Rusya ve diğer tehditlere karşı güneydoğudaki güvenilir çapası geleneksel rolünden uzaklaştı. Dedeağaç, bu yüzden bölgedeki NATO güçleri için Türkiye'ye alternatif olabilir; çünkü Türk Boğazlarını baypas ediyor" ifadelerini kullandı. Öte yandan, 2021’den bu yana Dedeağaç’taki askeri yığınağını artıran ABD’ye, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Bu üsler kime karşı kuruluyor? Verdikleri cevap şu, 'Rusya'ya karşı.' Bunu yemezler, kusura bakmasınlar” sözleriyle tepki göstermişti.
‘Dedeağaç Ukrayna’ya bağlantı sağlayan bir liman, bu sebeple jeostratejik önemi çok yüksek’
Konuyu Sputnik’e değerlendiren emekli Tümamiral Cem Gürdeniz “Yunanistan’ın son zamanlarda gündeme getirdiği; Girit’teki Suda üssünden sonra Trakya’dan Ege’ye açılan Dedeağaç Limanı’nın büyütülmesi, esasında ABD’nin 21. yüzyıl deniz jeopolitiğinin önemli hamlelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerini kullanarak “Bu açıklamayı henüz sadece Yunan Kathimerini gazetesi yapmış olsa da, geçmişte ABD büyükelçisi ve başta Menendez olmak üzere pek çok ABD’li senatörün de söylemlerinde de Dedeağaç’ın önemi öne çıkarılmaktadır. Dedeağaç Çanakkale Boğazı’nın kontrol edebildiği için önemlidir. Güneyden de Balkanları kontrol etmektedir. Dedeağaç Bulgaristan, Romanya üzerinden doğrudan Ukrayna’ya bağlantı sağlayan bir limandır. Bu sebeple Dedeağaç jeostratejik önemi çok yüksek bir limandır” diye konuştu.
‘ABD’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rumları üzerinden Rusya’yı, Çin’i ve tabii Türkiye’yi topyekün çevrelemeyi hedeflediği ortada’
Belirtilen ‘Arleigh Burke’ sınıfı gemilerin 3 farklı tipi olduğuna dikkat çeken Gürdeniz “Son yapılan ‘Flight-3’ tipi aynı zamanda balistik füze savunması için de kullanılan gemilerden biri. Bugün nasıl Avrupa, balistik füze savunmasına destek olmak için İspanya Cadiz Rota limanında bulunan 4 adet ‘Arleigh Burke’ sınıfı gemiye açmışsa, bunun benzerinin Akdeniz’in doğusunda, Ege Denizi’nin kuzeyinde böyle bir hizmeti sunmak için yeni bir fırsat arandığını görüyoruz. Anladığımız kadarıyla zaten Yunanistan da buna dünden razı. Her zaman belirttiğim gibi, Yunanistan artık ABD’nin 51. eyaletidir” dedi ve ekledi:
“Menendez’in Ege’de Sevilla haritasını empoze eden açıklamasını, Kıbrıs’ta silah ambargosunun kalkarak Amerikan silahlanmasının tamamen önünün açılmasını ve aynı zaman diliminde Dedeağaç’ın kabaca 90 füze taşıyan, hem Tomahawk ve balistik füze savunmasında kullanılan füzeleri hem de gemiye karşı Harpoon füzeleri kullanan bir gemi olan Arleigh Burke için açılmasını üst üste koyduğumuzda, ABD’nin hem kendi donanma gücüyle hem silahlandırdığı Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rumları üzerinden Rusya’yı, Çin’i ve tabii Türkiye’yi topyekün güneyden ve batıdan çevrelemeyi hedeflediği çok net bir şekilde ortaya çıkmaktadır.”
‘ABD ile Yunanistan arasındaki ortak savunma işbirliği anlaşması süresiz olarak uzatıldı ve neredeyse 10 üssün kullanımı ABD’ye açıldı’
ABD tarafından Yunanistan ve Türkiye arasındaki ‘düşmanlığın’ körüklenmesinin önemli işlevleri olduğuna vurgu yapan Gürdeniz, şu ifadeleri kullandı:
“Yunanistan-Türkiye düşmanlığının körüklenmesi küresel jeopolitik denklemde, Yunanistan’ın Rusya’yı ve Çin’i kuşatmak amacıyla Dedeağaç başta olmak üzere ülkedeki üsleri ve Suda üssünü kayıtsız şartsız kullanabilmesi için çok önemli gerekçe sağlıyor. Yunan halkı büyük jeopolitik oyunlardan anlamaz. Ama Yunan halkı Türk düşmanlığı körüklenerek, Türk tehdidi büyütülerek Yunanistan içerisinde ABD’nin veya Avrupa Birliği’nin ‘sizi Türkiye’ye karşı deniz yetki alanlarınızı, adalarınızı biz koruyacağız’ demesiyle ülkede ABD’nin saldırı silahları, hava ve donanma gücüyle konuşlanması hedefleniyor. Zaten ortak savunma işbirliği anlaşması süresiz olarak uzatıldı ve neredeyse 10 üssün kullanımı ABD’ye açıldı.”
‘ABD Türk-Yunan düşmanlığını kullanarak Ukrayna’ya deniz ve kara köprüsü kurabilecek yeteneğe sahip oluyor’
“Dedeağaç’a çıkan bir tır 70 kilometre hızla giderse 15 saat sonra Odessa’ya varabiliyor. Şu an Türk boğazlarını kullanamasalar bile bu bölgeye varacak bir konteyner gemisiyle gelecek araçlar Türk topraklarına girmeden, ABD’nin şu an çok sadık müttefiki olan Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya üzerinden Ukrayna’ya erişebileceğini söyleyebiliriz” diye konuşan Gürdeniz “Bu da çok stratejik bir kara köprüsü oluşturuyor. Yani bir yerde ABD, Türk-Yunan düşmanlığını kullanarak Yunanistan’a hem bir deniz köprüsü kuruyor hem de bu deniz köprüsü üzerinden de Ukrayna’ya deniz ve kara köprüsü kurabilecek yeteneğe sahip oluyor. Bundan 30 yıl evvel hayal bile edilemezdi. Çünkü Yunan kamuoyu böyle bir şeye asla izin vermezdi. Ama şu an Türkiye’nin yüzde 100 haklı olduğu konuları bile haksız gösterecek şekilde, Batı kamuoyundaki Yunan hayranlığı ve Batı medeniyeti denilen sözde medeniyetin 3 bacağı olan Hristiyan dini, Roma hukuku ve Yunan felsefesinin bu bacağı kullanılarak Türkiye’nin aleyhinde çok büyük bir kampanya yapılıyor” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye soğukkanlı bir şekilde, bulunduğu coğrafyanın üstünlüğünü kullanarak bir denge politikası uygulamalı’
Türkiye’nin kışkırtmalara karşı ‘soğukkanlı’ davranması gerektiğine işaret eden Gürdeniz “Türkiye’nin denize çıkmasının, Balkanlar’da, Kafkasya’da, Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da güçlenmesi gibi emperyalizmin çizdiği sınırların dışına çıktığı anda bu kriz mutlaka kaşınacaktır. Rusya nasıl Ukrayna’da, başka seçeneği kalmadığı için, bile bile tuzağa çekildiyse; Türkiye’nin soğukkanlı bir şekilde, bulunduğu coğrafyanın üstünlüğünü kullanarak bir denge politikası uygulamalıdır ki bu coğrafya buna fırsatlar sağlıyor. Ege’de ABD ve AB tarafından körüklenecek bir krize de silahlı gücüyle müdahale etmemelidir. Türkiye enerjisini gelecek için korumak durumundadır. Onların istediği Türkiye’nin enerjisini Ege’de çıkarılacak küçük bir krizde harcatmak ve Türkiye’yi, esas turpun büyüğü, en büyük çıkarlarının olduğu Doğu Akdeniz’den uzak tutmaktır” dedi.
'Türkiye’yi aktif tarafsızlıktan çıkarmak için bu kışkırtmalar elbet yapılacaktır'
Gürdeniz “ABD’nin Dedeağaç, Ege, Suda ve Kıbrıs üzerinden Türkiye’yi ve Rusya’yı çevreleme stratejisinde sadece silahlanmanın ve dış güçlenmenin olmadığını, aynı zamanda gerektiğinde Türkiye ile bir çatışma teşvik edilerek Yunan ve Rum’un Türkiye ile savaştırılmasının düşünüldüğü de gözden kaçmıyor. Ben ABD’nin kendi askeri ile Ege veya Doğu Akdeniz’de Türkiye’yle asla karşı karşıya geleceğini düşünmüyorum. Ama eğer bu kışkırtmalar devam ederse aynı Ukrayna’da olduğu gibi Yunan ve Güney Kıbrıs Rum halkı da ABD için kan dökebilir, ABD’nin aradığı ucuz kandır” dedi ve sözlerine şu şekilde son verdi:
“Türkiye burada çok dikkatli olmak durumundadır. Türkiye büyük güçler ile olan ilişkilerinde kendisine yapılan bu hayasız saldırı karşısında denge içerisinde devam etmelidir. Ukrayna krizinde Türkiye’nin dış politikası çok doğrudur, aktif tarafsızlığı uygulamaktadır. Türkiye’yi aktif tarafsızlıktan çıkarmak için de bu kışkırtmalar elbet yapılacaktır. Türkiye bu tuzaklara asla düşmemelidir.”