‘Rusya ve Çin’in dolara sırtını çevirmesinin devamı gelir, yeni düzen önce ekonomik anlamda kurulur’
© Sputnik / Aleksand Demiyanchuk
/ Abone ol
Özel
Rusya’ya karşı Batı yaptırımları devam ederken, Rusya ve Çin doğalgaz alım satım işlemlerini ruble ve yuan üstünden yapılması kararını aldı. Bu kararı yorumlayan Dr. Barış Adıbelli “Her iki ekonomik gücün dolara sırtını çevirmesi ve buna Hindistan gibi büyük bir gücün eklenmesi demek, orta büyüklükteki ülkelerle bu devam edecek demektir” dedi.
Batı’nın yaptırımları sürerken, Rusya ve Çin’den yerli para birimlerini kullanma yönünde bir karar geldi. Buna göre, Rus Gazprom ile Çin’in CNPC şirketi, doğalgaz alım satım işlemlerini yerel para birimleri ruble ve yuan üstünden yapılması için tamamlayıcı bir anlaşma imzaladı. Bununla beraber, Rus bankası Sberbank’ın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aleksandr Bedyahin yaptığı açıklamada, yuan cinsinden kredi vermeye başladıklarını ve bunun büyük talep gördüğünü de açıkladı. Bedyahin, Sberbank’ın Hint rupisi ile de çalıştığını ve yuan ve rupinin, bankanın üzerinde odaklandığı iki temel para birimi olduğunu da kaydetti.
Daha önce, Soçi’de bir araya gelen Türk ve Rus liderler doğalgaz ödemelerinde kısmen Rus rublesi kullanılması konusunda anlaştılar. Öte yandan, basına Hindistan Ekonomik Ticaret Örgütü’nün Rusya ile ticaret yapmak isteyen yerel şirketlerle işbirliği yaptığı ve iki ülkenin bankalarının yerel para birimlerinde ikili iş yapmak için görüştüğü de yansıdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de Doğu Ekonomik Forumu’nda vurguladığı ‘Asya-Pasifik bölgesi ülkelerinin dünyadaki rolünün artmasının’ ve dolarsızlaşma hamlelerinin dünya siyasetine yansımalarını Dumlupınar Üniversitesi’nden Asya politikaları uzmanı Dr. Barış Adıbelli, Sputnik’e yorumladı.
‘Avrupa’da avro ile de mücadele eden Amerikan doları küresel değerini yitirmeye başladı’
Rusya ve Çin arasında gerçekleşen yerli para birimleriyle doğalgaz alışverişi yapılması kararının önemli olduğuna işaret eden Adıbelli “Bu özellikle doların küresel etkisine yönelik büyük bir darbe. Aslında bu son dönemde ABD’nin hem Rusya hem Çin ile yaşadığı sorunların arka planı. Amerikan dolarının artık bir rezerv para olarak hem Rusya hem Çin tarafından görülmemesi bir ‘meydan okuma’. Bunlar sıradan ülkeler değil. Rusya bugün hala dünyada ağırlığı olan enerji devi bir ülke. Çin de dünyada şu an bir numaralı üretici; hem hammadde alıyor hem üretiyor. Dolayısıyla her iki ekonomik gücün dolara sırtını çevirmesi ve buna Hindistan gibi büyük bir gücün eklenmesi demek, orta büyüklükteki ülkelerle bu devam edecek demektir. Türkiye bile bununla ilgileniyor. Giderek Amerikan para birimi küresel değerini yitirmeye başladı ki zaten Avrupa kıtasında avro ile rekabet ediyordu. Giderek üçüncü dünyaya hapsolacak gibi gözüküyor” dedi.
‘Yeni bir dünya düzeni ilk önce ekonomik olarak kurulur’
Çin, Rusya ve Hindistan’ın ortak bir zeminde buluşmasının jeopolitik önemine de değinen Adıbelli şu ifadeleri kullandı:
“21. yüzyıl ‘Yükselen Asya’ olarak nitelendiriliyor. Bunu 2012 yılında Hillary Clinton da tespit etmişti. Yani yükselen bir Asya var, yeni bir dünya kuruluş aşamasında. Bu yeni dünyaya yeni bir dünya düzeni de ekleneceği söyleniyor. Unutmayalım ki, yeni bir dünya düzeni ilk önce ekonomik olarak kurulur. Bu nedenledir ki Biden, apar topar yaptığı Japonya ziyaretinde Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi adını verdiği bir ekonomik proje getirdi. Şu anda Hindistan dahil, 13 ülke buna ortak. Amerika kendi ‘Kuşak ve Yol’ girişimini oluşturmaya çalışıyor. Ama ne kadar başarılı olacağı şüpheli. Ama şu bilinen bir gerçek, Asya’nın 3 büyük ülkesi, dünyanın da 3 büyük ülkesi aslında. Rusya, Hindistan ve Çin’in ticarette bir araya gelmeleri, kendi para birimlerini kullanmaları ve dış güçlerden daha bağımsız bir süreç başlatmaları önemli.”
‘Asya ülkeleri yeni dünyanın parçası olabilmek adına hareket ediyor, bunun başında Hindistan geliyor’
“ABD Ukrayna savaşının buna neden olacağını tahmin edemedi” ifadelerini kullanan Adıbelli “Zaten son dönemde hem Çin’i hem Rusya’yı NATO’nun gündemine sokmak ki bu süreç Trump’tan itibaren başladı, hem de Ukrayna savaşını kışkırtıp Rusya’yı bu savaşa zorlamak ve sonuçta ortaya çıkan tabloda Rusya ve Çin’i yalnızlaştırma hedefi belirlemişken dünyanın birçok ülkesi bu sürece katılmadığı gibi bu ülkelerle beraber hareket ediyorlar. Örneğin Hindistan, Hint Pasifik stratejisinde Amerika’nın bir numaralı müttefiki ve sırtını ABD’ye dönmüş bir vaziyette. Ama Çin ve Rusya ile birlikte hareket ediyor, ortak bir zemindeler. BRICS’te, Şangay İşbirliği Örgütü’nde beraberler. Zaten Hindistan yapı içerisinde bu ülkelerle beraber. Önümüzde, 15-16 Eylül’de bir ŞİÖ toplantısı var, geçtiğimiz aylarda BRICS toplandı. Dolayısıyla Asya’da yeni bir dünya kuruluyor, bu artık açık ve net bir şekilde ortaya çıktı. Bu noktada yavaş yavaş, birer birer Asya ülkeleri yeni dünyanın parçası olabilme adına hareket ediyorlar, bunun da başında Hindistan geliyor” diye konuştu ve ekledi:
‘Japonya daha ılımlı söylemler izlemeye başladı, Güney Kore’den de çatırdamalar geliyor’
“Ben Japonya’dan da önümüzdeki dönemde hamleler bekliyorum. Abe öldükten sonra mevcut Kişida hükümeti daha ılımlı söylemler benimsediler. Şahin kanadı temsil eden Abe’nin hayatını kaybetmesiyle daha ılımlı bir siyaset izleyen Kişida’nın eline fırsat geçti ve kabineyi de değiştirdi. Mesela Çin ile olan ilişkileri daha düşük tonda gidiyor. Bunun sınamasını da Pelosi’nin Tayvan ziyaretinde gördük. Japonya’nın önceki saldırgan ifadeleri yok, Abe ‘biz de müdahale ederiz’ diyordu. Japonya sessiz kaldı. Dolayısıyla ABD’nin yavaş yavaş Asya Pasifik’teki ittifak zinciri bozulmaya başladı. Hatta Güney Kore’de de çatırdama sesleri geliyor. ABD için AUKUS’un temelini oluşturan ABD, İngiltere ve Avustralya ile sınırlı bir belki yeni ittifak dönemi başlayacak. Bu da önemli.”
‘Türkiye ya yeni kurulmakta olan dünya düzeninde yerini alacak ya da eski dünyada yer arayışına devam edecek’
Türkiye’nin bir ‘yol ayrımında’ olduğuna işaret eden Adıbelli “Ya yeni kurulmakta olan yeni dünya düzeninde yerini alacak ya da eski mevcut dünyada kendisine yer edinmek için arayışına devam edecek, AB’ye üyelik süreci gibi. Avrupa Birliği bile yükselen Asya’nın bir yerinden tutabilmek, parçası olabilmek için çaba sarfediyor. Türkiye’nin önündeki fırsatları değerlendirmesi lazım ki bunu yapıyor gibi görünüyor. ŞİÖ zirvesine katılacak olması da önemli. Zaten biz diyalog ortağıyız. Ama burada davetin Rusya’dan gelmesi önemli. Bu durum da ‘acaba Rusya üzerinden bir tam üyelik mi gerçekleşecek’ sorusunu akıllara getiriyor” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’nin yükselen Asya’da kurulan düzende yerini alması hem Avrupa hem Asya için faydalı olacak’
Adıbelli, yapılacak ŞİÖ zirvesinde Türkiye’nin statüsünün değişme ihtimali olduğunu “Esad’la görüşme de olabilir. Zaten Putin’le bir mini zirve yapılacak, ki Sayın Cumhurbaşkanı son dönemde yaptığı açıklamalarda ŞİÖ zirvesine atıfta bulunuyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile de ben mini bir zirve yapılacağını düşünüyorum. Türkiye’nin 2019’dan beri ‘Yeniden Asya’ isminde Asya’ya yeniden dönüş, entegre olma girişimi ya da yükselen Asya’nın bir parçası olma sürecine bir hazırlığı var. Dolayısıyla ben umutluyum, Türkiye’nin yükselen Asya’da kurulmakta olan yeni dünyada yerini alacağını düşünüyorum. Bu hem Asya hem Avrupa için oldukça faydalı olacak. Çünkü Türkiye Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir noktada, köprü vazifemiz, jeopolitik konumumuz var. Enerjinin çok önemli olduğu bir dönemde Batı Asya’daki enerjinin de Avrupa’ya aktarılması, malların, hizmetlerin Asya’ya aktarılması konumunda da Türkiye koridorlar ülkesi durumuyla önemli hale gelmiş durumda” dedi ve sözlerini şu şekilde bitirdi:
‘21. yüzyılda jeopolitiğin geleceği Asya Pasifik’te belirlenecek’
“Şu bir gerçek; 21. yüzyılın fenomeni yükselen Asya. Hatta ABD’nin Hint Pasifik politikası da bu gerçeğin bir uzantısıdır. Putin ‘biz aynı zamanda bir Asya Pasifik ülkesiyiz’ dedi. Rusya batı merkezli olmasıyla da övünür ama Asya Pasifik ülkesi olan bir Rusya’dan bahsedildi. 21. yüzyılda jeopolitiğin geleceği Asya Pasifik’te belirlenecektir.”