https://anlatilaninotesi.com.tr/20220903/turkiye-ile-avrupa-arasindaki-kopruler-yikiliyor-aihm-meselesi-bunun-hukuk-alanindaki-yansimasi-1060757427.html
‘Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor, AİHM meselesi bunun hukuk alanındaki yansıması’
‘Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor, AİHM meselesi bunun hukuk alanındaki yansıması’
Sputnik Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AİHM kararlarında adil değildir, siyasidir” sözlerini değerlendiren Prof. Dr. Doster insan haklarının araçsallaştırıldığına dikkat... 03.09.2022, Sputnik Türkiye
2022-09-03T11:19+0300
2022-09-03T11:19+0300
2022-09-03T11:19+0300
görüş
barış doster
onur sinan güzaltan
avrupa insan hakları mahkemesi (aihm)
avrupa konseyi
gezi olayları
avrupa
türkiye
osman kavala
recep tayyip erdoğan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102351/65/1023516528_0:121:3072:1849_1920x0_80_0_0_a2b4918a6d2c517ffc77759833dd5b93.jpg
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adli yılı açılışı dolayısıyla yaptığı konuşmada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının ‘adil olmadığını’ ve ‘siyasi’ olduğunu dile getirdi. “Konu Türkiye olunca siyasi karar verir ama öbür tarafta Fransa, Almanya olunca maalesef ters kararlar verir" diyen Erdoğan, ilk defa AİHM’e yönelik açıklamalarda bulunmuyor. Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan ve tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın dava sürecinde, mahkemenin Ankara’ya karşı resmen ihlal prosedürü başlatması hakkında “Şu anda mahkemelerimizin verdiği bir karar var, bu konuda AİHM ne demiş Avrupa Konseyi ne demiş bizi çok ilgilendirmiyor, kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz, bu saygıyı duymayanlara bizim de saygımız olmayacaktır” ifadelerini kullanmıştı.Öte yandan, 2021 yılında Türkiye AİHM’e başvurulan ülkeler sıralamasında ikinci sırada. Mahkemenin 2021 yılı istatistiklerine göre 31 Aralık 2021 itibariyle AİHM'in önünde değerlendirilmeyi bekleyen toplam 70 bin 150 başvurunun yaklaşık yüzde 22'sini Türkiye ile ilgili başvurular oluşturdu. 2021'de Türkiye ile ilgili yapılan 567 farklı başvuru ile ilgili açıklanan 78 kararın 76’sında en az bir kez İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine hükmedildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin AİHM kararlarına uyma oranı yüzde 87.9 ve bu oran AİHM kararlarına uymayı taahhüt eden ülkelerde yüzde 80.14.Türkiye, Yunanistan’ı da AİHM kararına rağmen İskeçe Türk Birliği’nin statüsünü tescil etmemesi konusunda eleştiriyor. Bununla beraber, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Kavala'nın serbest bırakılması yönünde AİHM kararı bulunduğunu vurgulaması üzerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın AİHM kararlarını ihlal ettiğini ancak Almanya’nın bunları gündeme getirmediğini belirtmişti.Erdoğan’ın bu çıkışını ve AİHM’in Türkiye’ye yönelik tavrını Marmara Üniversitesi öğretim üyesi ve Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Barış Doster ve çalışmalarını Moskova RUDN Üniversitesi'nde sürdüren siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan Sputnik’e değerlendirdi.‘İnsan hakları konusu emperyalist devletler tarafından hedef ülkelere yönelik araçsallaştırıldı’AİHM’in ‘politik bir organ’ olduğunu söyleyen Prof. Dr. Doster “Türkiye’ye karşı çifte standartlı davranır mı? Elbette davranır. Benzer bir dava Yunanistan, Fransa, İtalya menşeili olduğunda aldığı kararlarla Türkiye menşeili olduğunda aldığı kararlar arasında, Türkiye aleyhine daha sert bir durum var mıdır? Elbette vardır. İnsan hakları konusu teknik, metafizik bir konu değil, politik ve ideolojik bir konudur. İnsan hakları konusu emperyalist devletler tarafından hedef ülkelere yönelik araçsallaştırıldı. Bu bazen Çin olur, bazen Rusya olur, bazen de Venezuela olur. Hedef ülkelere karşı maalesef insan hakları konusunu fazlasıyla araçsallatırdıklarını biliyoruz. Zaten Çin’de de bu yüzden ‘insan hakları emperyalizmi’ diyorlar” ifadelerini kullandı.‘Türkiye’nin tavrı konjonktürel, hem üye olup hem kararlara uymamak ilkeli ve tutarlı değil’Türkiye’nin AİHM kararlarına uymadığı davaların ‘büyük ve kamuoyuna mal olmuş’ davalar olduğuna dikkat çeken Doster “Bu çıkışları, seçim sathına girdiğimiz bu dönemde iç siyasete yönelik olarak da değerlendirebiliriz. Unutmayalım ki bir zaman Abdullah Gül AİHM’ye eşinden dolayı gitmişti. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yapan bir şahıs eşinden dolayı Türkiye’yi AİHM’ye şikayet etmişti. Bu yüzden Türkiye’nin AİHM karşıtı tavırları konjonktüreldir, dönemseldir. Keşke tutarlı olsa. Birinci seçenek; ‘içime sinmese de uyacağım’. İkinci seçenek; ‘ben bunu anayasanın üzerinde görmüyorum’. Ben kendi adıma, anti emperyalist ve anti batıcı biri olarak ikincisini tercih ederim. Ama hem oranın üyesi olup yargıç yollayıp hem AİHM kararlarına uymamak ilkeli ve tutarlı değildir. Söylemler konjonktüreldir. Dikkat edersek, Türkiye zaten eften püften davalarda uymamazlık etmiyor. Büyük, kamuoyuna mal olmuş, Kavala, Demirtaş gibi davalarda Türkiye uymamazlık ediyor. Bu da zaten siyaset ile alakalıdır” dedi ve ekledi:‘Türkiye insan hakları konusunda AİHM karar verdiği için değil, kendi insanı bunu hak ettiği için eksikliklerini gidermelidir’‘AİHM’e dair açıklamaların altında Türkiye ve Avrupa arasındaki gerilim yatıyor’Siyaset bilimci Güzaltan ise Türkiye’deki adalet sisteminin aksaklıklarına vurgu yaparak “Türkiye’nin adalet sistemin hatalar var mı, var. Sistem yavaş işliyor mu, işliyor. Türkiye’deki adalet ve hukuk sisteminde pek çok yapısal hatalar da var. Bu işin bir tarafı ve gerçeklik. Diğer taraftan Türkiye Avrupa’nın içinde yer alma fikriyle AİHM kararlarını da kabul eden bir yol izledi. Bu süreç içerisinde AİHM kararlarını bağlayıcı olarak kabul etti. AİHM, Avrupa fikriyle ve birliği ile ilişkili, oranın hukuki aidiyetini temsil eden bir kurum. Aynı zamanda, bunu reddedenler de olabilir tabii, Avrupa fikrine ve birliğiyle siyasi bağları olan bir kurum. Dolayısıyla Türkiye ile Avrupa, Batı arasında ilişkiler gerilirken AİHM’in tamamiyle bu sürece tarafsız kalmasından bahsetmek naiflik olacak. Süren tartışmalar da aslında bunu dışa vurumu. Özü itibariyle Türkiye ile Avrupa arasında gerilen ilişkiler yatıyor. Türkiye’deki yöneticilerden gelen AİHM’e dair açıklamaların altında aslında Türkiye ve Avrupa arasındaki gerilim yatıyor” diye konuştu.‘AİHM’in Türkiye’ye bakışının tamamen siyaset dışı olduğunu söyleyemeyiz’AİHM’in siyasi bir sürecin ürünü olduğunu ifade eden Güzaltan “Nasıl ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nürnberg Mahkemeleri kuruldu ve galip ülkeler mağlup ülkelerin yetkililerini yargıladı, AİHM de siyasi bir sürecin sonucu. Türkiye’nin adalet sistemin aksayan çok nokta var ama AİHM’in de Türkiye’ye bakışının tamamen siyaset dışı olduğunu söyleyemeyiz” dedi.‘Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor, AİHM meselesi de bunun hukuk alanındaki yansıması’Güzaltan “Bu mahkemenin kararlarının bağlayıcı olarak kabul edilmesi bir anlaşmanın sonucu. Rusya, Sovyetler çöktükten sonra, 1996’da kabul etmişti. Sonuç olarak, ortada bir anlaşma varsa yarın öbür gün o anlaşma geçersiz hale de getirilebilir taraflardan birinin iradesiyle beraber. Fakat sadece AİHM meselesi de değil, artık Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor. Askeri, ticari, siyasi ve hukuk alanında. Bu da hukuk alanına bir yansıması. Çok beklenmedik sonuç değil. Sonuç olarak hukuk bir üst yapı kurumu, siyasetteki dalgalanmalar da ister istemez tüm alanlara yansıdığı gibi hukuka da yansıyor” diye ekledi.
https://anlatilaninotesi.com.tr/20220824/avrupanin-schengen-vizesi-acmazi-arkasinda-siyaset-var-insan-haklarina-aykiri-gorunum-ciziyor-1060330393.html
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2022
Burcu Okutan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/103952/57/1039525723_456:0:2504:2048_100x100_80_0_0_2fc02bfedc569d0ddb37382eb205f7dd.jpg
Burcu Okutan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/103952/57/1039525723_456:0:2504:2048_100x100_80_0_0_2fc02bfedc569d0ddb37382eb205f7dd.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102351/65/1023516528_224:0:2849:1969_1920x0_80_0_0_22cbb027051a3b7586b4d74f2c158548.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Burcu Okutan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/103952/57/1039525723_456:0:2504:2048_100x100_80_0_0_2fc02bfedc569d0ddb37382eb205f7dd.jpg
barış doster, onur sinan güzaltan, avrupa insan hakları mahkemesi (aihm), avrupa konseyi, gezi olayları, avrupa, türkiye, osman kavala, recep tayyip erdoğan, mevlüt çavuşoğlu, annalena baerbock, bekir bozdağ, adalet, insan hakları, hukuk
barış doster, onur sinan güzaltan, avrupa insan hakları mahkemesi (aihm), avrupa konseyi, gezi olayları, avrupa, türkiye, osman kavala, recep tayyip erdoğan, mevlüt çavuşoğlu, annalena baerbock, bekir bozdağ, adalet, insan hakları, hukuk
‘Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor, AİHM meselesi bunun hukuk alanındaki yansıması’
Özel
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AİHM kararlarında adil değildir, siyasidir” sözlerini değerlendiren Prof. Dr. Doster insan haklarının araçsallaştırıldığına dikkat çekerek, Türkiye’nin ‘konjonktürel’ davrandığını söyledi. Siyaset bilimci Güzaltan da “Türkiye ile Avrupa arasında ilişkiler gerilirken AİHM’in tarafsız kalmasından bahsetmek naiflik” dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, adli yılı açılışı dolayısıyla yaptığı konuşmada
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının ‘adil olmadığını’ ve ‘siyasi’ olduğunu dile getirdi.
“Konu Türkiye olunca siyasi karar verir ama öbür tarafta Fransa, Almanya olunca maalesef ters kararlar verir" diyen Erdoğan, ilk defa
AİHM’e yönelik açıklamalarda bulunmuyor.
Gezi davasında ağırlaştırmış müebbet hapis cezası alan ve tutuklu bulunan iş insanı
Osman Kavala’nın dava sürecinde, mahkemenin Ankara’ya karşı resmen ihlal prosedürü başlatması hakkında
“Şu anda mahkemelerimizin verdiği bir karar var, bu konuda AİHM ne demiş Avrupa Konseyi ne demiş bizi çok ilgilendirmiyor, kendi mahkemelerimize saygı duyulmasını bekliyoruz, bu saygıyı duymayanlara bizim de saygımız olmayacaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Öte yandan, 2021 yılında Türkiye AİHM’e başvurulan ülkeler sıralamasında ikinci sırada. Mahkemenin 2021 yılı istatistiklerine göre 31 Aralık 2021 itibariyle AİHM'in önünde değerlendirilmeyi bekleyen toplam 70 bin 150 başvurunun yaklaşık yüzde 22'sini Türkiye ile ilgili başvurular oluşturdu. 2021'de Türkiye ile ilgili yapılan 567 farklı başvuru ile ilgili açıklanan 78 kararın 76’sında en az bir kez İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine hükmedildi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin AİHM kararlarına uyma oranı yüzde 87.9 ve bu oran AİHM kararlarına uymayı taahhüt eden ülkelerde yüzde 80.14.
Türkiye,
Yunanistan’ı da AİHM
kararına rağmen
İskeçe Türk Birliği’nin statüsünü tescil etmemesi konusunda eleştiriyor. Bununla beraber,
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Kavala'nın serbest bırakılması yönünde AİHM kararı bulunduğunu vurgulaması üzerine
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'ın AİHM
kararlarını ihlal ettiğini ancak Almanya’nın bunları gündeme getirmediğini belirtmişti.
Erdoğan’ın bu çıkışını ve AİHM’in Türkiye’ye yönelik tavrını Marmara Üniversitesi öğretim üyesi ve Cumhuriyet yazarı Prof. Dr. Barış Doster ve çalışmalarını Moskova RUDN Üniversitesi'nde sürdüren siyaset bilimci Onur Sinan Güzaltan Sputnik’e değerlendirdi.
‘İnsan hakları konusu emperyalist devletler tarafından hedef ülkelere yönelik araçsallaştırıldı’
AİHM’in ‘politik bir organ’ olduğunu söyleyen Prof. Dr. Doster “Türkiye’ye karşı çifte standartlı davranır mı? Elbette davranır. Benzer bir dava Yunanistan, Fransa, İtalya menşeili olduğunda aldığı kararlarla Türkiye menşeili olduğunda aldığı kararlar arasında, Türkiye aleyhine daha sert bir durum var mıdır? Elbette vardır. İnsan hakları konusu teknik, metafizik bir konu değil, politik ve ideolojik bir konudur. İnsan hakları konusu emperyalist devletler tarafından hedef ülkelere yönelik araçsallaştırıldı. Bu bazen Çin olur, bazen Rusya olur, bazen de Venezuela olur. Hedef ülkelere karşı maalesef insan hakları konusunu fazlasıyla araçsallatırdıklarını biliyoruz. Zaten Çin’de de bu yüzden ‘insan hakları emperyalizmi’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Türkiye’nin tavrı konjonktürel, hem üye olup hem kararlara uymamak ilkeli ve tutarlı değil’
Türkiye’nin AİHM kararlarına uymadığı davaların ‘büyük ve kamuoyuna mal olmuş’ davalar olduğuna dikkat çeken Doster “Bu çıkışları, seçim sathına girdiğimiz bu dönemde iç siyasete yönelik olarak da değerlendirebiliriz. Unutmayalım ki bir zaman Abdullah Gül AİHM’ye eşinden dolayı gitmişti. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yapan bir şahıs eşinden dolayı Türkiye’yi AİHM’ye şikayet etmişti. Bu yüzden Türkiye’nin AİHM karşıtı tavırları konjonktüreldir, dönemseldir. Keşke tutarlı olsa. Birinci seçenek; ‘içime sinmese de uyacağım’. İkinci seçenek; ‘ben bunu anayasanın üzerinde görmüyorum’. Ben kendi adıma, anti emperyalist ve anti batıcı biri olarak ikincisini tercih ederim. Ama hem oranın üyesi olup yargıç yollayıp hem AİHM kararlarına uymamak ilkeli ve tutarlı değildir. Söylemler konjonktüreldir. Dikkat edersek, Türkiye zaten eften püften davalarda uymamazlık etmiyor. Büyük, kamuoyuna mal olmuş, Kavala, Demirtaş gibi davalarda Türkiye uymamazlık ediyor. Bu da zaten siyaset ile alakalıdır” dedi ve ekledi:
‘Türkiye insan hakları konusunda AİHM karar verdiği için değil, kendi insanı bunu hak ettiği için eksikliklerini gidermelidir’
“Türkiye insan hakları konusunda Avrupa Konseyi üyesi, AB adayı olduğu için değil, kendi insanı bunu hak ettiği, layık olduğu için kendi eksikliklerini gidermelidir. Avrupa Konseyi böyle istedi, AİHM şöyle karar verdi diye değil. Onurlu olan da kalıcı olan da sağlıklı olan da bize yakışan da; kendimiz hak ettiğimiz için kendi eksikliklerimizi gidermeliyiz.”
‘AİHM’e dair açıklamaların altında Türkiye ve Avrupa arasındaki gerilim yatıyor’
Siyaset bilimci Güzaltan ise Türkiye’deki adalet sisteminin aksaklıklarına vurgu yaparak “Türkiye’nin adalet sistemin hatalar var mı, var. Sistem yavaş işliyor mu, işliyor. Türkiye’deki adalet ve hukuk sisteminde pek çok yapısal hatalar da var. Bu işin bir tarafı ve gerçeklik. Diğer taraftan Türkiye Avrupa’nın içinde yer alma fikriyle AİHM kararlarını da kabul eden bir yol izledi. Bu süreç içerisinde AİHM kararlarını bağlayıcı olarak kabul etti. AİHM, Avrupa fikriyle ve birliği ile ilişkili, oranın hukuki aidiyetini temsil eden bir kurum. Aynı zamanda, bunu reddedenler de olabilir tabii, Avrupa fikrine ve birliğiyle siyasi bağları olan bir kurum. Dolayısıyla Türkiye ile Avrupa, Batı arasında ilişkiler gerilirken AİHM’in tamamiyle bu sürece tarafsız kalmasından bahsetmek naiflik olacak. Süren tartışmalar da aslında bunu dışa vurumu. Özü itibariyle Türkiye ile Avrupa arasında gerilen ilişkiler yatıyor. Türkiye’deki yöneticilerden gelen AİHM’e dair açıklamaların altında aslında Türkiye ve Avrupa arasındaki gerilim yatıyor” diye konuştu.
‘AİHM’in Türkiye’ye bakışının tamamen siyaset dışı olduğunu söyleyemeyiz’
AİHM’in siyasi bir sürecin ürünü olduğunu ifade eden Güzaltan “Nasıl ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında Nürnberg Mahkemeleri kuruldu ve galip ülkeler mağlup ülkelerin yetkililerini yargıladı, AİHM de siyasi bir sürecin sonucu. Türkiye’nin adalet sistemin aksayan çok nokta var ama AİHM’in de Türkiye’ye bakışının tamamen siyaset dışı olduğunu söyleyemeyiz” dedi.
‘Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor, AİHM meselesi de bunun hukuk alanındaki yansıması’
Güzaltan “Bu mahkemenin kararlarının bağlayıcı olarak kabul edilmesi bir anlaşmanın sonucu. Rusya, Sovyetler çöktükten sonra, 1996’da kabul etmişti. Sonuç olarak, ortada bir anlaşma varsa yarın öbür gün o anlaşma geçersiz hale de getirilebilir taraflardan birinin iradesiyle beraber. Fakat sadece AİHM meselesi de değil, artık Türkiye ile Avrupa arasındaki köprüler yıkılıyor. Askeri, ticari, siyasi ve hukuk alanında. Bu da hukuk alanına bir yansıması. Çok beklenmedik sonuç değil. Sonuç olarak hukuk bir üst yapı kurumu, siyasetteki dalgalanmalar da ister istemez tüm alanlara yansıdığı gibi hukuka da yansıyor” diye ekledi.