https://anlatilaninotesi.com.tr/20220627/altun-kalici-adim-atildigina-ikna-olmadan-isvec-ve-finlandiyanin-nato-uyeligine-razi-gelemeyiz-1057983895.html
Altun: Kalıcı adım atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz
Altun: Kalıcı adım atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz
Sputnik Türkiye
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye- İtalya arasında yapılacak 3. Hükümetlerarası Zirvesi öncesi İtalya’nın önde gelen gazetelerinden Il Messaggero’nun... 27.06.2022, Sputnik Türkiye
2022-06-27T12:25+0300
2022-06-27T12:25+0300
2022-06-27T12:35+0300
ukrayna krizi
fahrettin altun
isveç
finlandiya
nato
ukrayna
rusya
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/06/14/1057642525_0:96:3140:1862_1920x0_80_0_0_e9275fbaa4e793b6b7d7b15169fe12e0.jpg
Türkiye’nin Ukrayna’da barışı sağlamak için çok çaba gösterdiğinin hatırlatılarak, barış anlaşması yapılmasının mümkün görülüp görülmediğinin sorulması üzerine Altun, Türkiye’nin gerçekten özel bir konumu bulunduğunu ve krizin başından itibaren bu gücü barış için kullanmaya gayret ettiklerini söyledi. Türkiye’nin 70 yıllık NATO müttefiki olduğunu ve Türk askerlerinin Kosova’dan Afganistan’a kadar birçok bölgede NATO adına görev yaptığını anımsatan Altun, Türkiye’nin AB üyeliğine aday olduğunu ve AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak gördüğünü kaydetti. Türkiye’nin çok geniş bir coğrafyada ciddi bir özgül ağırlığı bulunduğuna, Ortadoğu’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de yüzlerce yıllık bir aktör olduğuna işaret eden Altun, ayrıca son yıllarda savunma alanında çok ciddi ilerleme kaydedildiğini söyledi. Ukrayna’da operasyonun başlamasıyla birlikte Montrö Sözleşmesi’ni uygulamaya koyarak savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişini durdurduklarını anlatan Altun, aynı zamanda Ukrayna halkına ciddi miktarda insani yardım ulaştırdıklarını kaydetti. Altun, şöyle devam etti: “Bugün Türkiye’yi eleştirerek kendi pozisyonunu meşrulaştırmak isteyen aktörler Ukrayna için hiçbir şey yapmıyorken biz vardık. Zaten binlerce Ukraynalının savaştan kaçarak ailelerini ve şirketlerini Türkiye’ye getirmesi, Türkiye’ye duyulan güvenin en somut göstergesi olmuştur. Tüm bu faktörler, hem Ukrayna hem de Rusya’yla konuşabilmemizi sağlıyor. İstikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye’nin bu süreçte üzerine düşen sorumluluk, taraflar arasında diyalog kanallarını açık tutmak olmuştur. Bildiğiniz gibi Antalya Diplomasi Forumu marjında iki ülkenin dışişleri bakanlarını ilk kez bir araya getirdik. Sonrasında müzakerelere İstanbul’da devam edildi. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız da heyetlere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi ve ‘Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz’ dedi. Bu cümle çok önemlidir. Türkiye’nin her koşulda hedefi adil barışa katkı sunmaktır. Öte yandan bu savaşın mümkün olduğunca uzamasından fayda sağlayacağına inanan aktörler var. ‘Savaş uzarsa Rusya zayıflar’ diye düşünüyor ve Ukraynalılara ancak savaşı uzatacak kadar destek veriyorlar. Türkiye hiçbir zaman bunlardan olmadı, bundan sonra da olmayacak. Barışa inanmak, barış için gayret göstermek durumundayız.’’ Altun, “Sizce Avrupa Birliği ve ABD’nin Ukrayna’ya silah vermeyi durdurmalı mı?” şeklindeki soru üzerine, “Bu soruyu Avrupa Birliği temsilcilerine ve ABD’li yetkililere sormalısınız. Burada önemli olan ciddi, samimi ve gerçekçi çabaların, sloganların ve manşetlerin önüne geçmesidir. Devletler politikalarını sosyal medyada ne yazıldığına göre belirleyemez” dedi. Türkiye’nin her fırsatta Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesi gerektiğini açıkça ifade ettiğini belirten Altun, “Sınırların tartışmaya açılmasının ancak kan, gözyaşı ve yıkım getireceğini söyledik. Aynı zamanda adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu. Yaptırımların Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i durdurmak için iyi bir yöntem olup olmadığının sorulması üzerine, Altun, yaptırımlar konusunun son yıllarda ciddi bir şekilde siyasallaştırıldığını söyledi. Altun, “Türkiye’nin de sudan bahaneler ve siyasi saiklerle bazı yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyorsunuz. Hatta bugün Batı’nın övgüler yağdırdığı savunma sanayimize yönelik bazı siyasi motivasyonlu yaptırımlar uygulanmıştır. Bu nedenle biz yaptırımların ancak Birleşmiş Milletler çatısı altında kararlaştırıldığı takdirde anlamlı ve meşru olacağına inanıyoruz” dedi. Öte yandan yaptırımlar konusunda en çok konuşan ülkelerin bu sözleri icraata dökme noktasında isteksiz kaldığına şahit olduklarını dile getiren Altun, “Bugün Avrupa Birliği, Rusya’ya yaptırımlar konusunda en büyük lafları ediyor. Ancak savaşın başladığı günden bu yana yüzlerce milyar euro'luk enerji faturası ödediler. Hatta Rus petrolünün çoğunluğunu dünyaya taşıyan Yunanistan’a tek kelime edemiyorlar. Üstelik Yunanistan bu kritik dönemde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Ege adalarını silahlandırarak NATO’nun güney kanadını zafiyete uğratıyor. Batı’nın bazı hamlelerden sonuç beklemeden önce bu ikircikli tavrına son vermesi gerekir” dedi. Tahıl sorununu aşmak için ne yapılması gerektiğinin sorulması üzerine, bu konuda yine Türkiye’nin özel konumunun gündeme geldiğini söyledi. Türkiye’nin tahıl sorununu aşmak için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını anlatan Altun, ‘’Kolaylaştırıcı bir rol üstlendik ve temaslar neticesinde İstanbul’da bir harekat merkezi kurulması hususunda da bir anlayış birliği oluştu. Bir an önce tahıl yüklü gemilerin buradan ayrılmasını temenni ediyoruz. Bu sürecin güvenli bir biçimde yürütülmesi ve herhangi bir kazanın engellenmesini çok önemsiyoruz. Yakında bu konuda somut ilerleme kaydedilebileceğine dair ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyoruz’’ ifadelerini kullandı. Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıktığının hatırlatılması üzerine Altun, şu görüşleri paylaştı: “Bizim için İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği yalnızca İsveç ve Finlandiya’yla ilgili bir konudur. Uzun yıllar boyunca tarafsız kalan bu devletler NATO’ya alınırsa 5. Madde kapsamında bunları savunmayı taahhüt edeceğiz. Dolayısıyla bu ülkelerin NATO’nun değer ve hedeflerini içselleştirdiğini, aynı zamanda Türk halkının güvenliğine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görmemiz gerekiyor. İttifakımızın önceliklerinden biri de terörle mücadeledir. Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen PKK’nın ilgili ülkelerde para toplaması, militan devşirmesi ve propaganda yapmasına engel olunmuyor. Aynı şekilde PKK’nın Suriye kolu olan YPG’ye ve Türkiye’de darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye güvenli liman sağlıyorlar. Bu konularda kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz.”
https://anlatilaninotesi.com.tr/20220626/g7de-johnsondan-gogsumuz-ciplak-ata-binip-putinden-daha-kabadayi-oldugumuzu-gosterelim-onerisi-1057967928.html
https://anlatilaninotesi.com.tr/20220626/biden-ve-johnson-g7-zirvesinde-rus-altini-ithalatina-yasak-karari-aciklanacak-1057954639.html
https://anlatilaninotesi.com.tr/20220627/cavusoglundan-tahil-ticareti-aciklamasi-sorunu-cozmek-icin-bm-iler-birlikte-caba-sarfediyoruz-1057984181.html
isveç
finlandiya
ukrayna
rusya
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2022
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e6/06/14/1057642525_259:0:2988:2047_1920x0_80_0_0_47fc3d4c440ca213cb5f050097011996.jpgSputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
fahrettin altun, isveç, finlandiya, nato, ukrayna, rusya
fahrettin altun, isveç, finlandiya, nato, ukrayna, rusya
Altun: Kalıcı adım atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz
12:25 27.06.2022 (güncellendi: 12:35 27.06.2022) İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye- İtalya arasında yapılacak 3. Hükümetlerarası Zirvesi öncesi İtalya’nın önde gelen gazetelerinden Il Messaggero’nun sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin Ukrayna’da barışı sağlamak için çok çaba gösterdiğinin hatırlatılarak, barış anlaşması yapılmasının mümkün görülüp görülmediğinin sorulması üzerine Altun, Türkiye’nin gerçekten özel bir konumu bulunduğunu ve krizin başından itibaren bu gücü barış için kullanmaya gayret ettiklerini söyledi.
Türkiye’nin 70 yıllık NATO müttefiki olduğunu ve Türk askerlerinin Kosova’dan Afganistan’a kadar birçok bölgede NATO adına görev yaptığını anımsatan Altun, Türkiye’nin AB üyeliğine aday olduğunu ve AB üyeliğini stratejik bir hedef olarak gördüğünü kaydetti.
Türkiye’nin çok geniş bir coğrafyada ciddi bir özgül ağırlığı bulunduğuna, Ortadoğu’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Karadeniz’de ve Doğu Akdeniz’de yüzlerce yıllık bir aktör olduğuna işaret eden Altun, ayrıca son yıllarda savunma alanında çok ciddi ilerleme kaydedildiğini söyledi.
Ukrayna’da operasyonun başlamasıyla birlikte Montrö Sözleşmesi’ni uygulamaya koyarak savaş gemilerinin Karadeniz’e geçişini durdurduklarını anlatan Altun, aynı zamanda Ukrayna halkına ciddi miktarda insani yardım ulaştırdıklarını kaydetti.
Altun, şöyle devam etti: “Bugün Türkiye’yi eleştirerek kendi pozisyonunu meşrulaştırmak isteyen aktörler Ukrayna için hiçbir şey yapmıyorken biz vardık. Zaten binlerce Ukraynalının savaştan kaçarak ailelerini ve şirketlerini Türkiye’ye getirmesi, Türkiye’ye duyulan güvenin en somut göstergesi olmuştur. Tüm bu faktörler, hem Ukrayna hem de Rusya’yla konuşabilmemizi sağlıyor. İstikrarlaştırıcı bir aktör olarak Türkiye’nin bu süreçte üzerine düşen sorumluluk, taraflar arasında diyalog kanallarını açık tutmak olmuştur. Bildiğiniz gibi Antalya Diplomasi Forumu marjında iki ülkenin dışişleri bakanlarını ilk kez bir araya getirdik. Sonrasında müzakerelere İstanbul’da devam edildi. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız da heyetlere hitaben bir konuşma gerçekleştirdi ve ‘Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz’ dedi. Bu cümle çok önemlidir. Türkiye’nin her koşulda hedefi adil barışa katkı sunmaktır. Öte yandan bu savaşın mümkün olduğunca uzamasından fayda sağlayacağına inanan aktörler var. ‘Savaş uzarsa Rusya zayıflar’ diye düşünüyor ve Ukraynalılara ancak savaşı uzatacak kadar destek veriyorlar. Türkiye hiçbir zaman bunlardan olmadı, bundan sonra da olmayacak. Barışa inanmak, barış için gayret göstermek durumundayız.’’
Altun, “Sizce Avrupa Birliği ve ABD’nin Ukrayna’ya silah vermeyi durdurmalı mı?” şeklindeki soru üzerine, “Bu soruyu Avrupa Birliği temsilcilerine ve ABD’li yetkililere sormalısınız. Burada önemli olan ciddi, samimi ve gerçekçi çabaların, sloganların ve manşetlerin önüne geçmesidir. Devletler politikalarını sosyal medyada ne yazıldığına göre belirleyemez” dedi.
Türkiye’nin her fırsatta Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin muhafaza edilmesi gerektiğini açıkça ifade ettiğini belirten Altun, “Sınırların tartışmaya açılmasının ancak kan, gözyaşı ve yıkım getireceğini söyledik. Aynı zamanda adil bir barış için çalışmayı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
Yaptırımların Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i durdurmak için iyi bir yöntem olup olmadığının sorulması üzerine, Altun, yaptırımlar konusunun son yıllarda ciddi bir şekilde siyasallaştırıldığını söyledi. Altun, “Türkiye’nin de sudan bahaneler ve siyasi saiklerle bazı yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyorsunuz. Hatta bugün Batı’nın övgüler yağdırdığı savunma sanayimize yönelik bazı siyasi motivasyonlu yaptırımlar uygulanmıştır. Bu nedenle biz yaptırımların ancak Birleşmiş Milletler çatısı altında kararlaştırıldığı takdirde anlamlı ve meşru olacağına inanıyoruz” dedi.
Öte yandan yaptırımlar konusunda en çok konuşan ülkelerin bu sözleri icraata dökme noktasında isteksiz kaldığına şahit olduklarını dile getiren Altun, “Bugün Avrupa Birliği, Rusya’ya yaptırımlar konusunda en büyük lafları ediyor. Ancak savaşın başladığı günden bu yana yüzlerce milyar euro'luk enerji faturası ödediler. Hatta Rus petrolünün çoğunluğunu dünyaya taşıyan Yunanistan’a tek kelime edemiyorlar. Üstelik Yunanistan bu kritik dönemde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde Ege adalarını silahlandırarak NATO’nun güney kanadını zafiyete uğratıyor. Batı’nın bazı hamlelerden sonuç beklemeden önce bu ikircikli tavrına son vermesi gerekir” dedi.
Tahıl sorununu aşmak için ne yapılması gerektiğinin sorulması üzerine, bu konuda yine Türkiye’nin özel konumunun gündeme geldiğini söyledi.
Türkiye’nin tahıl sorununu aşmak için üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını anlatan Altun, ‘’Kolaylaştırıcı bir rol üstlendik ve temaslar neticesinde İstanbul’da bir harekat merkezi kurulması hususunda da bir anlayış birliği oluştu. Bir an önce tahıl yüklü gemilerin buradan ayrılmasını temenni ediyoruz. Bu sürecin güvenli bir biçimde yürütülmesi ve herhangi bir kazanın engellenmesini çok önemsiyoruz. Yakında bu konuda somut ilerleme kaydedilebileceğine dair ihtiyatlı bir iyimserlik taşıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıktığının hatırlatılması üzerine Altun, şu görüşleri paylaştı: “Bizim için İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği yalnızca İsveç ve Finlandiya’yla ilgili bir konudur. Uzun yıllar boyunca tarafsız kalan bu devletler NATO’ya alınırsa 5. Madde kapsamında bunları savunmayı taahhüt edeceğiz. Dolayısıyla bu ülkelerin NATO’nun değer ve hedeflerini içselleştirdiğini, aynı zamanda Türk halkının güvenliğine sıkı sıkıya bağlı olduklarını görmemiz gerekiyor. İttifakımızın önceliklerinden biri de terörle mücadeledir. Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen PKK’nın ilgili ülkelerde para toplaması, militan devşirmesi ve propaganda yapmasına engel olunmuyor. Aynı şekilde PKK’nın Suriye kolu olan YPG’ye ve Türkiye’de darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye güvenli liman sağlıyorlar. Bu konularda kalıcı ve somut adımlar atıldığına ikna olmadan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine razı gelemeyiz.”