‘Türkiye, Ukrayna krizini dengeli yürütüyor, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği karar anı’
12:14 13.05.2022 (güncellendi: 11:35 16.05.2022)
‘Türkiye, Ukrayna krizini dengeli yürütüyor, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği karar anı’
Abone ol
Doç. Özdemir’e göre, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği büyük güç rekabetinde ABD'nin Pasifik ve Arktik'e yönelik hamlesi. ABD'nin Rusya'yı 'batıda oyaladığı' görüşündeki Özdemir, Rusya ve Çin'in de kartları olduğunu belirtti. Özdemir "NATO'nun 70 yıldır ikincil muamele yaptığı Türkiye veto kartını kullanmalı ama bu düşük ihtimal" dedi.
Ukrayna'daki Zelenskiy yönetiminin Donbass için BM onaylı Minsk Anlaşması'nı ölü ilan etmesiyle başlayan krizde Batı'da 'Rusya Federasyonu histerisi' estiriliyor. Avrupa'daki tahakkümünü kısa vadede pekiştiren ABD yönetimi öncülüğünde İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyelikleri devreye sokuldu. Rusya Federasyonu ise daha ziyade Finlandiya'ya vurgu yapan açıklamalarında NATO üyeliklerinin güvenliğine tehdit bağlamında ele alınacağı ve bu girişimin 'sonuçlarının olacağını' vurguluyor.
Hal böyleyken, Türkiye'den dikkat çekici bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsveç ve Finlandiya ile ilgili gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içinde değiliz, İskandinav ülkeleri terör örgütü misafirhanesi gibi" açıklaması yaptı. Bu çıkış Ankara'nın NATO içerisinde veto kartını kullanabileceği değerlendirmelerini getirdi. Erdoğan daha önce Doğu Avrupa ve Baltıklar'da güvenlik planları gündeme taşındığında itirazlarda bulunmuş ancak veto kartını kullanmaktan kaçınmıştı.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği, bölgesel ve küresel etkileri ve Türkiye'nin veto kartını ATA Platformu Direktörü Doç. Volkan Özdemir ile konuştuk.
‘İsveç ve Finlandiya'nın neden üye yapıldığı sorusu sorulmalı'
Doç. Volkan Özdemir'e göre İsveç ve Finlandiya'nın neden üye yapıldığı sorusu sorulmalı. Çok kutupluluk ve uluslararası sistemi ifade eden tamamlayıcı kavramın 'büyük güç rekabeti' olduğuna işaret eden Özdemir, önümüzdeki dönemde bunun en çok hissedileceği alanların da Pasifik ve buzulların erimesiyle kuzey rotasının açılacağı Arktik bölgeler olduğuna vurgu yaptı:
“İskandinavya ülkeleri neden üye olsun sorusundan öte acaba onları kim, neden üye yapıyor? Ukrayna savaşı bir kriz halinde devam ediyor. Ondan öncesinde hep vurguladığımız bir gerçeklik var. Tek değil çok kutupluluk ve uluslararası sistemi artık ifade eden tamamlayıcı kavram büyük güç rekabeti, yani büyük güçler arasında yeni dönemde oluşacak olan rekabet. Bu rekabet alanının kürede en çok nerede hissedileceği, jeopolitik çarpışma, kamplaşma alanının neresi olacağı sorusuna bölgesel olarak Pasifik coğrafyasını söylemiştik, bunun yanında Arktik, buzulların erimesinden sonra kuzey deniz rotasında 12 ay süresince seyr-i sefer yapabilmesi ve bu sayede jeopolitik denklemin biraz kuzeye doğru kalması ve ABD ile NATO üyesi olan Norveç ve Kanada gibi ülkelerin öbür tarafta da Rusya-Çin blokunun asıl Arktik rezervleri ve Arktik üzerindeki yeni deniz ticaret rotaları üzerinde ciddi bir karşı karşıya gelme durumu vardı, bu son yılların gelişmesi. Dolayısıyla Arktik bölgesinde güvenliği sağlamak için bu zamana kadar düşünülmeyen, hemen bu bölgeye komşu iki İskandinav ülkesi İsveç ve Finlandiya’nın NATO güvenlik şemsiyesi altına girmesi bence ABD’nin büyük güç rekabeti altındaki yeni önem teşkil ediyordu.”
‘Büyük güç rekabetinde ABD Rusya-Çin yakınlaşmasını görüp Ukrayna ile Rusya'yı oyalıyor'
ABD’nin Ukrayna kriziyle başta Almanya olmak üzere Avrupa'da tekrar tahakküm kurduğunu, diğer yandan da Rusya'yı 'şeytanlaştırmaya' giriştiğini belirten Özdemir, Washington'ın bir gözünün de uzun vadede Asya-Pasifik'te asıl rakip gördüğü Çin'de olduğunu dile getirdi. Özdemir'e göre ABD, Rusya-Çin yakınlaşmasını göz önünde bulundurarak aslında Ukrayna meselesiyle ve şimdi Finlandiya ile birlikte Rusya'yı bir şekilde 'oyalıyor':
“Ukrayna krizi üzerinden aslında ABD’nin başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya tekrar tahakküm kurduğunu söylemiştik. Ukrayna üzerinden Almanya’ya ateş ediyor demiştik. Meselenin ikinci boyutu Rusya gibi bir faktörün de şeytanlaştırması gerekiyor. ABD’nin yeniden Doğu ve Batı Avrupa ülkelerinde tekrar bir tahakküm kurması için Rusya faktörüne ve Ukrayna krizine ihtiyacı vardı. Ama ikinci bir faktör de var. ABD’nin küresel ölçekte iktisadi, siyasi ve askeri açıdan rakibi olabilecek ülke Rusya değil Çin. Çin ile daha uzun vadede Asya-Pasifik’te rekabete girecek bir ABD, Rusya-Çin yakınlaşmasını göz önünde bulundurarak aslında Ukrayna meselesiyle Rusya’yı bir şekilde oyalıyor. Rusya’nın kaynaklarının sonuçta Ukrayna krizi üzerinden belli bir bölgeye yoğunlaşmasını sağlıyor. Bilhassa Finlandiya, Rusya’nın kuzeybatısı oluyor, kuzeyde Murmansk’ı düşünelim, Rusya’nın ikinci olarak buraya odaklanmasıyla birlikte ileride ABD ve Çin’in Pasifik’te girişeceği rekabette Rusya’nın Çin’e destek vermesi bir şekilde engellenmeye çalışılıyor. Hem Rusya’nın batısı ve güneybatısı Ukrayna’da hem de kuzeybatısında Rusya bir şekilde buraya yoğunlaşacağı için, sınırlı kaynaklarını buralara aktaracağı için öbür taraftan Pasifik’te Çin ile birlikte ABD ve müttefiklerinin buradaki rekabette Rusya’nın Çin’e desteğinin azaltılması bence amaçlanıyor. Bunun için Ukrayna krizi güzel bir bahane oluyor."
'ABD bu iki ülkenin karar vericilerini ikna için Ukrayna krizini kullanıyor'
Özdemir, ABD'nin on yıllardır savaşmayan ve tarafsızlığı kanıksamış iki ülkenin karar vericilerini ikna için Ukrayna krizini bahane ettiğini vurguladı:
"200 yıldır savaşmayan bir İsveç var. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilişkilerini Sovyetler ile sonra Rusya ile bir şekilde devam eden ve sorun yaşamayan Finlandiya var. Bu ülkeler durup dururken NATO üyesi olmak istemezler. İsveç açısından nötral pozisyon önemli bir dış politika özgün kimliğini içeriyordu. Sözümona barışçıl diplomasilerini süsleyen bir kavramdı. İsveç dünyanın en gelişmiş savunma sanayi komplekslerinden birine sahip, önemli silah satıcılarından biridir. Bu iki ülkenin halkının, karar vericilerinin ikna edilmesi için, ‘Bakın Ukrayna NATO üyesi değil, bu savaş o yüzden çıktı. Siz de NATO üyesi olmazsanız aynısı başınıza gelecek’ korkutmasıyla bunun meşruiyetini sağlamak açısından Ukrayna krizinin bahane teşkil ettiğini düşünüyorum.”
‘Avrupa’da siyasi iktidarlar buna ne kadar dayanır hep beraber göreceğiz’
ABD'nin bu hamlelerine karşılık Rusya ve Çin'in de kartları bulunduğunu ifade eden Özdemir, artan doğalgaz fiyatlarıyla yüksek enflasyon ortamında Avrupa’nın siyasi iktidarının da sarsılacağı dile getirdi:
“ABD’nin planı ne kadar işler bu bambaşka bir şey. Çünkü minimum 1000 dolarlık bir doğal gaz fiyatlarının egemen olduğu Avrupa’da yüksek enflasyonist ortamda siyasi iktidarlar buna ne kadar dayanır hep beraber göreceğiz. Dünya iktisadi açıdan çok kutuplu olduğu için Rusya’nın elinde önemli kozlar var. Avrupalı şirketler ruble hesabı açmak durumundalar. Bu bir oyun. Bir tarafın oyun planını açık etmesi illa birebir onun gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Rusya’nın da Çin’in de elinde kartlar var.”
‘Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç üyeliğinde veto hakkını kullanması gerekli ama bu düşük ihtimal’
Özdemir'e göre, 70 yıldır elindeki kartları kullanmayan ve NATO tarafından ikincil muamele yapılan Türkiye, PKK'ya verilen destek ortadayken İsveç ve Finlandiya'nın üyeliklerinde veto hakkını kullanmalı. Erdoğan'ın söylemlerinin ne kadar eyleme döküleceğine bakılması gerektiğini belirten Özdemir, Ankara'nın veto kartını kullanmasının düşük ihtimal olduğu görüşünde:
“Türkiye burada enteresan bir pozisyona sürüklendi. Çünkü 70 yıldır NATO üyesi, hiçbir zaman NATO’nun kendisinden biri olarak görmediği, sürekli ikincil muamele yaptığı bir ülke. Siyasi tarih bizim elimizdeki en önemli veridir. 70 yıllık süreçte Türkiye’nin veto kartını kullanmadığını görüyoruz. İçerideki siyasi söylemlere bakınca da aklıma hemen NATO’nun Libya müdahalesi geliyor. O dönem Erdoğan başbakandı, ‘NATO’nun Libya’da ne işi var?’ demişti? Fakat çok geçmeden fiili olarak Türkiye bu operasyona destek vermişti. Söylem ve eylem arasında farklılık olduğu için ben söylemlerin bir şekilde eylemlerle kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eylem açısından Türkiye’nin bugün bu kartı kullanması bence gereklidir. Çünkü başta PKK olmak üzere bu ülkelerin terör örgütlerine desteği bilinmektedir, Türkiye veto hakkını kullanmalıdır. Fakat eylem açısından baktığımızda bunun son derece düşük bir ihtimal olduğunu görüyorum. Hele ki böyle ciddi bir kriz ortamında Türkiye bunu kullanabilir mi, bence şu anda düşük bir ihtimaldir ama önümüzdeki süreçte göreceğiz.”
‘Türkiye Ukrayna krizini dengeli yürütüyor, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğinde karar anı gelecektir’
Ukrayna krizinin Türkiye açısından şu zamana kadar doğru yönetildiğini belirten Özdemir, bir noktada karar verilmesi gerekeceği ve o anın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda olabileceği görüşünde:
“Ukrayna krizinin Türkiye açısından şu zamana kadar doğru yönetildiği bir gerçek. Türkiye tarafsız pozisyonuyla hem Rusya hem de ABD-Batı bloğuyla ilişkilerini yürütüyor. Ama bir noktada karar vermek zorunda kalacaktır. Uzun süreli olarak bu tarz bir dengeyi sürdürmek kolay değil. O karar anlarından birinin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda geldiğini düşünüyorum. Türkiye’nin NATO’daki veto kartını oynamasını düşük ihtimal olarak değerlendiriyorum. Bu düşük ihtimalin nedeni, birincisi Türkiye’deki iktisadi kriz, ikincisi de daha Türkiye’nin birebir doğrudan ulusal çıkar alanlarını ilgilendiren konularda bile veto kartını kullanmadı. Dolayısıyla bu pratiğin tekrar etmesi kuvvetle muhtemeldir.”