Koronavirüste mutasyon tehdidi devam ederken Türkiye milyonları Çin’in geliştirdiği CoronaVac’la aşılıyor. Aşıdan 50 milyon doz sipariş veren Türkiye’ye aşı olanların sayısı 2 milyonu aşmış durumda. Türkiye’nin aşı tedariği konusunda üçüncü ülkelerle görüşmeleri de devam ediyor. Ülke, Rusya’nın geliştirdiği Sputnik V ile üretim anlaşması sağladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca aynı zamanda, Mart ayı sonuna kadar Pfizer-BionTech aşısından 4 buçuk milyon dozun Türkiye’ye geleceğini ifade etti.
Türkiye sürece yeni başlamasına rağmen Kanada, Fransa, Polonya gibi ülkelere kıyasla vatandaşını daha fazla aşıladı. Önceliğin sağlık çalışanları ve 65 yaş üstü vatandaşlar olduğu bu aşılama sürecinde Türkiye nüfusunun yüzde 2’sinden fazlasını aşılamış durumda. Ülkede ayrıca 4’ü insan deneyleri aşamasında olan 17 yerli aşı çalışması da yürütülüyor.
Araştırmalar yüzde 44’ün aşı yaptırmak istemediğine işaret ediyor
Ancak koronavirüs aşısı konusunda halkın kafasında soru işaretleri var. StratejiCo ile ERA işbirliğinde gerçekleştirilen koronavirüs araştırmasına göre, Türk halkının yüzde 44’ü aşı yaptırmayı düşünmüyor. Peki, Türk halkı aşıya güveniyor mu? Aşı konusunda ne gibi endişeleri var? Sputnik halka ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı’ya sordu.
‘Çin aşısını olmak zorundayız, Türkiye her şeyde olduğu gibi aşı geliştirmede de geç kaldı’
Sputnik’in konuştuğu vatandaşlar, aşı konusunda endişeleri olsa da aşıyı pandemiyi geride bırakmanın gereği olarak görüyor. “Aşı olmaya mecburuz” diyen 58 yaşındaki Selma Çelik’e göre Türkiye, yerli aşısını geliştirmekte geç kaldı:
“Alman aşısını tercih ederim ama şu an elimizde Çin aşısı var, mecburuz olmaya. Almanya’nın geliştirdiği aşının üretiminde Türkler olduğu için güveniyorum ve ayrıca daha fazla referansı var. Ama dediğim gibi sıramız gelince vurulacak mıyız, evet, zorundayız. Ancak biz ülke olarak her şeyde geç kaldığımız gibi bunda da geç kaldık. Zannediyorum ki, yurtdışından gelen aşılar bitene kadar bizim aşımız çıkmaz.”
‘YouTube’u açıyorum başka, televizyonu açıyorum başka bir şey söylüyorlar, aşıya güvenim kalmadı, ne kendime ne aileme vurduracağım’
Bulaşıkçılık yaparak geçimini sağlayan 44 yaşındaki Aynur Cin aşıya kesinlikle güvenmediğini ve ne kendisinin ne de ailesinin aşılanmasını istemediğini söyledi. Cin “Birini dinliyoruz başka, ötekini dinliyoruz başka söylüyor. Ben zaten hastalığı geçirdim. Ama ne aileme ne de kendime aşı vurulmasını istemiyorum. Yurtdışındaki ülkelerde sanırım bir huzurevinde aşı olduktan sonra ölenler olmuş. Bunları da gördükten sonra benim için hiçbirinin bir güvenilirliği yok. Ama tabii işin uzmanını dinlemek lazım. YouTube’da dinliyorum başka, televizyonda dinliyorum başka” ifadelerini kullandı.
Türkiye aşıya güveniyor mu | ‘Aşkım olacağız aşıyı, yapacak bir şey yok. Ama hangisinden geleceği belli değil, bir Çin diyorlar, kendilerine AstraZeneca’dan yapıştırmışlar, biz hangisini olacağımızı şaşırdık’https://t.co/AIyc0HWiGLhttps://t.co/uyhERAJlqz pic.twitter.com/EnrJSqgRPj
— Sputnik Türkiye (@sputnik_TR) February 3, 2021
‘Elimde olsa Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü açar, onun geliştirdiği aşıyı olurdum’
63 yaşındaki İsmet Çiçek ise KOAH hastası olduğunu söyleyerek “Tek çaremiz aşı, mecbur olacağız. Ama kendimizi denek olarak görüyoruz. Aşı olurken imza alıyorlar, neden alıyorlar? Bu bizi kobay olarak kullandıkları anlamına gelir” dedi.
42 yaşındaki Müzisyen Buğra Bey ise kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’ne atıfta bulunuyor ve diyor ki “Elimde olsaydı bu enstitüyü açar, onların geliştirdiği aşıyı olurdum”.
‘Türkiye’de yoğun bir aşı karşıtlığı yok’
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı ise aşı konusunda tereddütlerin olduğunu ancak Türkiye’de çok yoğun bir şekilde aşı karşıtlığı olmadığını vurguladı. Dr. Kırımlı bundan ziyade asıl sıkıntının aşılama sürecindeki aksaklıklar olduğunu ve aile hekimliklerinde yeteri kadar sağlık çalışanı ve aşılama için gerekli alanın olmadığını ifade etti.
‘Biz de başta endişeliydik, aşı yapmaya başladıkça gördük ki ciddi bir yan etki, güvenlik problemi yok’
Dr. Kırımlı aşı yapmaya başladıkça CoronaVac aşısının çok ciddi bir yan etkisi olmadığını gördüklerini söyleyerek “Aşıya karşı bir tereddüt var. Ama sokakta görülen ya da medyaya yansıyan kadar çok yoğun değil. İnsanlar düzgün veriye, güvendikleri insanlardan ulaşamadıkları için; ne Sağlık Bakanlığı ne de televizyonda aşıyla ilgili bir güvenlik bilgisi söylemiyor. Biz de endişeliydik en başta. Ama aşı yapmaya başladıkça gördük ki yan etkiler olmuyor, bir güvenlik problemi yok. Bazı arkadaşlarımız aşı olduktan sonra antikor oranlarına baktılar, oluştuğunu gördüler” dedi ve ekledi:
‘Esas sıkıntı elimizde yeteri kadar aşı ve personel bulunmaması’
“Biz tereddüt edenlere anlattıkça, problem olmuyor. Kovid geçirenlerin ‘yaptırsak mı yaptırmasak mı’ diye tereddütleri var. Bizim ülkemizde aşı karşıtlığı çok yoğun değil. Grip, zatürre aşılarında, aşı olduğu sürece hastalarımıza yapabiliyoruz. Bizim esas sıkıntımız, şu anda elimizde yeteri kadar aşı ve aşıyı yapacak personelin olmaması. Yoksa daha fazla sayıda aşı yapabiliriz. Yeterince aşı yapamıyoruz. Ne aşı yeterli ne de aşıyı yapacak insan ve yer yeterli.”
‘Kaygılar uzun dönem verilerinin olmaması üzerine, fakat şu an salgının ortasındayız, bu verileri bekleme lüksümüz yok’
Şu anda diğer aşıların da faz-3 aşamasında olduğuna vurgu yapan Kırımlı, uzun dönem aşı verilerini bekleme lüksünün olmadığını kaydetti:
“Çin aşısına karşı bir tereddüt var evet, ama diğer aşıların da faz-3 çalışmaları bitmedi zaten. Verilerin toparlanması Haziran-Temmuz aylarını bulacak. Şimdi salgının ortasındayız. Mart’ta Nisan’da yine korkunç bir dalgayla karşılaşmayalım, yaşlılarımızı koruyalım diye elimizde olan aşıyla aşılamayı yapmak istiyoruz, derdimiz bu. Biz aile hekimi arkadaşlarla da çalışmalar yaptık. Orada da yüzde 25’e yakın aşıya karşı bir tereddüt vardı. Tereddütün nedenini sorduğumuzda da uzun dönem verisinin olmaması yönünde cevap aldık. Bir, iki sene sonra da etkinliği devam edecek mi etmeyecek mi kaygısı. Ama zaten bu veriye şu anda ulaşamayız. Bu veriyi de bekleyemeyiz. Kimse bunu bu şekilde ifade etmediği için ‘o veri yok, o zaman biz aşı olmayalım’, bunu duyuyor insanlar ve bununla hareket ediyor. Oysa bizim o verileri bekleme lüksümüz yok. Bekleyemeyiz, elimizde olan veriler bu aşının etkinliğini de güvenli olduğunu da gösteriyor. TTB Aile Hekimleri olarak 30 ilden insanla bir araya gelip konuştuk. Hiç kimsenin yaşadığı şehirde güvenlik konusunda ya alerjik bir durum yaşanmamış.”