Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a konuşan Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, muhalefet partilerinin eski Türkiye hayali kurduklarını öne sürdü.
Uçum, "Adına ne derseniz deyin. Parlamenter sistemle ilgili muhalefetin tüm beklentileri bir hayalden öteye gidemez. Bu gerçekçi ve dürüst bir siyaset değil. Niye böyle bir hayal kuruyorlar? Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçlü bir yürütme anlayışına dayandığı, halk karşıtı güç odaklarını ortadan kaldırdığı ve çoklu ve çok başlı yönetime son verdiği için muhalefet başkanlık sistemine karşı çıkıyor" dedi ve şöyle devam etti:
"Çoklu yani çok başlı yönetim hayalini siyaset diye pazarlıyorlar. Parlamenter Sisteme dönerek bakanlıkları paylaşmak ve kendilerine küçük çıkar grupları üzerinden yeni hakimiyet alanları oluşturmak istiyorlar. Yani milli egemenliği parçalamak istiyorlar. Bu bir hayaldir. Parlamenter sisteme geçiş geriye gidiş demektir. Nasıl ki Cumhuriyet'ten sonra öncesine dönüş, çok partili sisteme geçtikten sonra tek partili sisteme dönüş mümkün olmadıysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden de Parlamenter sisteme geri dönüş asla mümkün olmayacaktır."
'Atatürk, İnönü, Bayar partili cumhurbaşkanıydı'
Uçum, "Bizim siyasal tarihimizde birçok gerçekler gözardı ediliyor. Parlamenter Hükümet dönemlerinde de partili Cumhurbaşkanları çok görüldü. Mesela Cumhuriyet'imizin kurucu lideri Atatürk, devamında İsmet İnönü, sonra Celal Bayar partili Cumhurbaşkanıydı. Parlamenter Sistemlerde bile partisiz cumhurbaşkanı olmaz diye bir kural yok" ifadelerini kullandı.
'AİHM kararları esastan bağlayıcı değil, yönlendiricidir'
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının 'esastan bağlayacağı olmadığı' görüşünü dile getiren Uçum, 'Son dönemde AİHM ve AYM'nin kararlarını tartışmaya başladık. Bu mahkemelerin kararları bağlayıcı mıdır?' sorusuna şu yanıtı verdi:
"Mahkeme kararları üzerinde iki türlü denetim vardır. Hiyerarşik denetim ve yönlendirici denetim. Hiyerarşik denetim dikey bir ilişki içerisinde temyiz mercilerine aittir. Bunlar da Yargıtay ve Danıştay'dır. AİHM ve AYM'nin kararları hiyerarşik değil yönlendirici denetimdir. AİHM ve AYM'nin kararları dosyaların yeniden ele alınması konusunda bağlayıcıdır. Mahkemeler yeniden bakmak zorundadır. Yeniden baktığında yeni hüküm kurabilir ya da kurmayabilir. Ceza ve Hukuk Muhakemeleri Kanunlarına baksınlar. Orada açıkça şu söylenir: AİHM kararı ile bir ihlal tespit edilirse ve talep olursa mahkemeler yargılamayı yeniden yapar. Ya önceki kararını onaylar ya da kısmen veya tamamen yeni bir hüküm verir. AİHM kararlarının esastan bağlayıcı olmadığı bu kadar açık iken ve yetki bağımsız mahkemelere aitken bağlayıcı olduğunu nasıl ileri sürüyorlar. Bu eleştiriyi yapanlar demek ki yürürlükteki hukukumuzu, CMK ve HMK hükümlerini tanımıyor. Yürürlükteki hukuku tanımayanların görüşlerine hukuki bir değer atfetmek mümkün değil. Bu durumda demek ki siyasi bir yaklaşım var ve siyasi yaklaşımları da hukuk alanında görmek ciddi hata olur."