İrin iltihaplı cilt hastalıkları için alternatif tedavi yöntemlerinin araştırılması, dünya bilim gündeminde son derece önemli yer tutuyor, zira bakteriler giderek daha dirençli hale geliyorken mevcut antibakteriyel ilaçlar giderek etkisini kaybediyor.
Rus üniversitelerinde bu alanın gelişimi yönündeki beklentiler nelerdir? Rus bilim adamları bu alanda şimdiye kadar neler başarabildiı?
İ.M. Seçenov İlk Moskova Devlet Tıp Üniversitesi’nden bilim insanları, Pluronik F127 ve kitosan ile birlikte fotoditaze başvurarak fotodinamik terapi yardımıyla cilt yaralarının iyileşmesini hızlandırmayı başardı. Çalışma sonuçları, ‘Journal of Photochemistry and Photobiology B: Biology’de yayınlandı.
Bir polimer kompleksinin parçası olarak foto duyarlı yaraya yerleştirildi. Polimerler, bakterilerle savaşan ve aşırı inflamatuar tepkiyi “yumuşatarak” dokular üzerinde olumlu etkiye sahip olan bir “bakterisidal krem” görevini gördü.
Seçenov Üniversitesi Deneysel Morfoloji Laboratuvarı Başkanı Anatoliy Şehter, “Gelecekte, bu tür bileşimler bez üzerine yerleştirilebilir ve yaralar ile yanıklara ilk müdahale olarak yapılması gereken fotodinamik terapide kullanılacak sargı üretilebilir” dedi.
Sağlık uzmanlarının sözlerine göre, fotodinamik terapi gibi spesifik olmayan yeni tedaviler önümüzdeki yıllarda bulaşıcı hastalıkların tedavi paradigmasını önemli ölçüde etkileyebilir. Ayrıca yeni malzemelerin, dünya sağlık sisteminin karşı karşıya olduğu küresel bir sorun olan mikroorganizmaların antibiyotik direncinin artmasına çözüm olacağı ifade edildi.
Gerçekten de enfeksiyonlara karşı muhafazakar tedavi etkinliğini kaybetmeye devam ediyor. Bu bağlamda, Rusya üniversiteleri müfredatlarını sağlık hizmetleri sisteminin taleplerine uygun olarak ayarlıyor. Seçenov Üniversitesi’nde, yeni bölüm açıldı: Doku Mühendisliği. Biyotıp Bilim ve Teknoloji Parkı’ndaki bilimsel çalışmalara katılan en yetenekli ve aktif öğrenciler Seçenov biyomedikal kulübüne üye. Kulübün amacı, modern kimyasal teknoloji ve üç boyutlu baskı yöntemlerine dayanan biyouyumlu matris taşıyıcılarını oluşturma konusunda yeni yaklaşımlar geliştirilmek ve uygulamak.
“Gerçek şu ki, insanlarda ve hayvanlarda bulaşıcı hastalıkların ezici çoğunluğu biyofilm oluşumu ile ilişkili. Biyofilmler, salgıladıkları yüksek moleküler ağırlıklı matrikse yüklenmiş mikrobiyal konsorsiyumlardır. Bu matriks de bakterileri antibiyotiklere ve vücudun bağışıklık sistemine son derece dirençli hale getiriyor. Yaralar üzerinde mikrobiyal biyofilmin oluşumu, antimikrobiyal tedavinin etkinliğini önemli ölçüde azaltıyor ve iyileşme sürecini yavaşlatıyor”.
“Tam da bu yüzden yeni antiseptik ilaçlar ve yara iyileştirici maddelere ihtiyacımız var” diyen Kayumov, Kazan Federal Üniversitesi’nin son birkaç yıldır bu sorunun çözümünü bulmaya odaklandığını belirterek kitosan üzerinde hareketsizleştirilmiş fişin ve antimikrobiyal ilaçlar içeren pansumanlar üzerinde çalıştıklarını anlattı.