1967'de işgal ettiği Batı Şeria'yı kontrol altında tutan ve Yahudi yerleşimleriyle delik deşik eden İsrail, ağustosta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile normalleşme anlaşmasına vardığında ilhak etmekten son dakikada geri adım attığı Ürdün Valisi'nde büyük bir yıkım operasyonu yürüttü.
Salı günü 76, ocaktan beri 689 yapı yıkıldı
Sistematik biçimde Filistinlileri Ürdün Vadisi'nden sürmeye çalışan İsrail'deki yönetim, bu kez Ürdün Vadisi'nin kuzeyindeki Hammisa Bedevi Topluluğu bölgesinde 76 yapıyı yıkarak 41'i çocuk en az 73 kişiyi evsiz barksız bıraktı.
As global attention is focused on US elections, Israel seizes opportunity to wipe out, within hours, an entire Palestinian village in the occupied West Bank. 74 people lost their home, 41 of them children. This is done with tacit US consent https://t.co/BcpxKamTcw
— Ali Velshi (@AliVelshi) November 5, 2020
Birleşmiş Milletler'in (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi, salı günü Hammisa Bedevi Topluluğu'nun maruz kaldığı yıkımın, sayılar bakımından, İsrail'in Batı Şeria'da 19 Temmuz 2010'dan beri gerçekleştirdiği tek seferde en büyük çaplı yıkım olduğunu açıkladı.
BM Filistin Bölgesi Geçici İnsani Koordinatörü Yvonne Helle, genel bilançoyla ilgili açıklamasında, İsrail'in 2020 başından beri Batı Şeria'nın Doğu Kudüs dahil farklı bölgelerinde 689 yapıyı yıktığını duyurdu.
Bu yıkımların, 869 Filistinlinin yerinden edilmesine ve evsiz kalmalarına yol açtığını belirten Helle, "Bu yılın başından bugüne kadar yıkılan yapılar, 2016'dan bu yana 1 yıl boyunca yıkılanları aştı" dedi.
Security forces destroyed 76 structures in the Humsa al Bqai’a Bedouin community.
— B'Tselem בצלם بتسيلم (@btselem) November 5, 2020
The number of Palestinians made homeless by Israeli house demolitions has already reached a four-year high, with now 869 Palestinians displaced between January and November.https://t.co/vUNsx0kwCW
İşgalcinin yıkım gerekçesi ruhsatsız inşaat
Helle, genellikle yıkım nedeni olarak İsrail makamları tarafından verilen ruhsatların olmamasının öne sürüldüğünü, ancak Filistinlilerin kısıtlayıcı ve ayrımcı planlama sistemi sebebiyle bu ruhsatı neredeyse hiçbir zaman alamadığını vurguladı.
Nitekim İsrail hükümeti, son olarak Hammisa Bedevi Topluluğu'na yaşattığı yıkımı da ruhsatsız inşaatla gerekçelendirdi.
Topluluğu ziyaret eden insani yardım kuruluşlarının 76 yapının yıkıldığını tespit ettiğini, bunun son 10 yıldaki diğer tüm yıkımlardan fazla olduğunu aktaran BM Filistin Bölgesi Geçici İnsani Koordinatörü, topluluğun dörtte üçünün evlerini kaybettiğini, bunun 4 yıldan uzun süredir yaşanan en büyük zorla yerinden edilme olayı olduğunu belirtti.
Pandemide evsiz, tuvaletsiz, ahırsız
Ev, hayvan barınağı, tuvalet ve güneş paneli dahil olmak üzere yıkılan yapıların, hakları ihlal edilen Bedevi topluluğunun geçimi, refahı ve onuru için gerekli olduğuna vurgu yapan Helle, bazı yıkılan binaların insani yardım olarak bağışlanmış olduğunu hatırlattı. Bölgedeki durumun kışın başlaması ve devam eden yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle daha da kötüleştiğine dikkat çekti.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesinin ihlali
Hammisa, İsrail'in atış alanı olarak belirlediği bölgede kısmen ya da tamamı yer alan 38 Bedevi topluluğundan biri. Bunların eğitim, sağlık, su, elektrik, kanalizasyon için gerekli altyapı hizmetlerinden yararlanamayan Batı Şeria'daki en zayıf yerleşim toplulukları olduğunun altını çizen Helle, İsrail'in gerçekleştirdiği yıkımların Dördüncü Cenevre Sözleşmesini ciddi şekilde ihlal ettiğini belirtti.
"Tüm taraflara, mülkün geniş çapta tahrip edilmesinin ve işgal altında tutulan topraklardaki kişilerin zorla yerlerinden edilmesinin Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin ciddi şekilde ihlal ettiğini hatırlatıyorum" diyen Helle, İsrail'den yasadışı yıkımlarını derhal sonlandırmasını istedi.