Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: Mısır’la ilişkiler, Türkiye için olmazsa olmazdır

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi, Yunanistan’la Doğu Akdeniz'de yaptıkları deniz yetki alanlarını sınırlandırma mutabakatını imzaladı. Bu hamle ile birlikte Türkiye’nin Mısır’la istihbarat düzeyinde yaptığı görüşmelerin sonuçsuz mu kaldığı sorusu gündeme geldi. Kahire Büyükelçiliği de yapmış olan Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, konu ile ilgili değerlendirmelerini Sputnik’le paylaştı.

Yakış, Mısır’la yapılan görüşmelerin sadece deniz yetki alanlarının sınırlandırılması üzerine olmadığını belirtiyor. Yakış’a göre kurulan temaslar, Türkiye ve Mısır’ın ilişkilerini normalleştirme sürecinin bir parçası şeklinde yürütülüyor. Yakış’ın, karşılıklı mutabakatlarla ortaya çıkan ‘Doğu Akdeniz düğümü’ ile ilgili değerlendirmeleri ise şöyle:

“Türkiye-Libya deniz sınırı mutabakatı ile Yunanistan-Mısır mutabakatını haritada üst üste koyduğumuz zaman zaman birbirlerini çapraz bir şekilde kesen iki şerit karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla biri geçerli ise ötekini imkansız hale getiriyor. Bu kesişme nasıl halledilecek? Türkiye’nin henüz Mısır’la bu konuyu ele aldığını düşünmüyorum. Eğer Türkiye vakitlice Mısır’la deniz yetki alanlarını sınırlandırmış olsaydı, Mısır’ın oldukça geniş bir alanı var olacaktı. Bundan Mısır kazançlı çıkıyordu, Yunanistan’la anlaşınca bu alanı kaybetmiş oldu. Ancak Mısır, Türkiye ile bu konuda bir çözüm elde etmek için çok bekledi. Bu soruna 3 ülke bir araya gelip de konuşurlarsa ve hakkaniyete göre hareket ederlerse çözüm bulunur. Uluslararası ilişkilerde, ‘İrade mevcut olunca çözüm vardır’ diye bir kural vardır. Ben, hiçbir tarafta o iradenin henüz mevcut olduğunu görmüyorum.”

“Türkiye ve Mısır’ın her halükarda bütün sorunları çözmesi lazımdı” diyen Yakış şunları ekliyor: “Mısır’la ilişkiler, Türkiye için olmazsa olmazdır. Çünkü Mısır ve Türkiye, son derece birbirlerine yakın ve birlikte hareket etmesi gereken iki ülkedir. Ancak Türkiye PKK’yı nasıl görüyorsa Mısır da Müslüman Kardeşler örgütünü öyle görüyor. PKK konusunda Türkiye’nin hangi hassasiyetleri varsa Mısır için de Müslüman Kardeşler özelinde bu hassasiyetler geçerlidir. Bunu yanı sıra devlet yöneticilerinin ‘ben o adamı sevmiyorum, onunla görüşmem’ demek gibi bir lüksü yoktur. Ulusal çıkarlar gerektirirse bunu yapması lazımdır. Bunu yapmamanın da devlete ve millete bir maliyeti vardır. Dolayısıyla gereksiz bir şekilde bu maliyeti ödemiş oluyoruz.”