Fotoğrafın Tamamı programında Ahu Özyurt’un sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Emre Alkin, Moodys’in açıklamasındaki kritik cümleleri şöyle paylaştı:
‘Moody’s ‘Hükümet bildiği halde gerekeni yapmıyor’ diyor’
“Açıklama aslında şablon ama şöyle kritik bir cümle var. Diyor ki, ‘Türkiye’nin kırılganlıkları ve çözüm yolları ortadayken idare bilerek, ya da bilmeyerek bunların üzerine gitmiyor’. Aslında kastettiği 'bilerek' yapmıyor. Yapılması gerekenler belliyken ve kambiyo rejimi açısından yapılacaklar ortadayken, idare, yani hükümet, atılacak adımları atmıyor diyor, atamıyor demiyor. Bu iş inada bindi ve bu da Türkiye’yi yüksek riskli konuma getirdi’ diyor Moody’s.”
‘50 milyon lira tarikatlar için küçük paradır’
Gazeteci Veysi Dündar ise Uşşaki Tarikatı liderinin taciz skandalı ile başlayan tarikat-devlet ilişkilerini ve paranın etkisini yorumladı:
“Türkiye’de takribi 40 kadar cemaat var. Bunlar yola Allah rızası için yola çıkıyor ama gün be gün, para ve iktidar ile yakınlaştıkça ‘devletleşen cemaatlere ya da cemaatleşen bir devlete dönüşüyor. Onun için bu taciz meselesini örtmek için teklif edilen 50 milyon liralar filan çok küçük paralar. Devlette kadrolaşan, devletten ihale alan tarikatlar için bunlar çerez parası. Sonunda devleti ele geçirmeye kadar gidiyor bunlar.”
Dündar, Akşener-Demirtaş mesajlaşmasında Akşener’in daha feodal ve sert bir dil kullanmayı tercih ettiğini vurgularken, Davutoğlu’nun, Babacan’dan daha iyi siyaset yaptığına da dikkat çekti: “Babacan’ın partisinin içinde daha şimdiden Tayyip Erdoğan gibi oldu, her şeyi kendi ekseninde götürüyor eleştirilerini duymaya başladık. Seçmende de belirgin bir heyecan yaratmadı.”
‘Zaman dost biriktirme zamanı, öncelik İsrail olmalı’
Prof. Dr. Poyraz Gürson ise, Pompeo’nun Kıbrıs Rum Kesimi’ni ziyaretini ve Doğu Akdeniz’de son durumu değerlendirdi. Gürson, Körfez ülkeleri ile art arda anlaşmalar imzalayan İsrail ile Türkiye’nin hızla barışması gerektiğini hatırlattı:
‘Netflix ortaya ürün yapıyor, içeride çok özensiz’
Televizyonlarda yeni sezonu yorumlayan Medyaradar.com yazarı Murat Tolga Şen ise genel anlamda insanların artık TV izlemediğini, dizilerin çok uzun ve klişe bir şablona oturduğunu belirtti. Şen, yeni sezonun konuşulan dizilerini şu sözlerle yorumladı:
“Kırmızı Oda, Masumlar Apartmanı bunlar Gülseren Budayıcıoğlu’nun ‘psikolog-terapist’ seanslarının ekrana yansıtılmış hali. Burada etik olarak tartışılır bir durum var ama en azından mesela şiddet söz konusu olduğunda güçlü ve yeni bir şey yapılıyor. Erkek seyirci bu dizide kendini görür ve yüzleşirse mesela, bu çok eğitici olur ve iyi olur. Ne kadar doğru şeyler izlersek TV’de, o kadar iyiye gideriz belki.”
“Geçenlerde baktım 3 tane dizi izliyorum, ama hiçbiri Netflix değil. O bir dünya devi ama güçlü alternatif HBO veya Amazon Prime gelirse oyun değişir. Netflix esnaf lokantası gibi görünüp aslında olmayan ama ucuz yemek satan, bol çeşit az lezzetli bir lokanta gibi. Atiye de Hakan Muhafız gibi ikinci sezonda çok kötüleşti. Netflix Türkiye’de yerli yapımlarda çok özensiz, televizyonların bir benzeri oldu. Piyasa filmleri, TV dokusunda diziler filan. BluTV çok daha iyi işler yapıyor.”