Diyarbakır Barosu’nun 'çoklu baro' düzenlemesini içeren ‘Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni protesto etmek için düzenlemek istediği yürüyüşe izin verilmedi. Diyarbakır Adliyesi önüne cübbeleriyle toplanan avukatlar Suriçi’nde bulunan Dörtayaklı Minare’ye doğru yürümek istedi, ancak polis izin vermedi. Yapılan görüşmeler sonuç vermeyince Diyarbakır Barosu avukatları adliye binası önünde basın açıklaması yaparak oturma eylemi düzenledi.
‘Avukatları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı ve örgütsüz bırakmayı amaçlıyorlar’
Adliye önünde açıklama yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, 80 Baronun itirazına rağmen, avukatlık kanununda değişiklik öngören yasa tasarısının bugün meclise sunulduğunu hatırlatarak “Ankara yürüyüşü sonrasında da söylediğimiz üzere yasa tasarısı geri çekilinceye kadar demokratik protesto hakkımızı kullanacağımız defalarca kamuoyuyla paylaştık. Mart ayında gündeme getirilen bu değişiklik girişiminin meslektaşlarımız, barolarımız ve yurttaşlarımız açısından yaratacağı hak kayıplarını, tahribatları açıklamaya çalıştık. Burada bir kez daha açıklayacağız. Barolar; kolluk birimlerinde, cezaevlerinde, keşif ve haciz mahallinde, adliyelerde ve hatta duruşma salonlarında şiddete uğrayan, hakarete maruz kalan, görevini yapması engellenen avukatların ilk başvuracağı kurumlardır. İşte bu değişiklik ile Baroları 1,2,3 diye numaralandırarak avukatları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı ve örgütsüz bırakmayı amaçlıyorlar” dedi.
‘Yurttaşın adil yargılanma hakkından mahrum bırakmayı amaçlıyorlar’
“Barolar yaşamın her alanında şiddete uğrayan, cinayete kurban giden kadınların ve onların yakınlarının bir telefon uzağındadır” diyen Aydın şöyle devam etti: “Bu bağlantıyı koparmayı hedefliyor bu yasa değişikliği. Barolar, istismar mağduru çocukların son sığınağıdır. Bu sığınağı yıkmayı hedefliyorlar. Sistematik bir hal alan işkence ve kötü muameleye karşı susmamızı; mağdurlarla, dayanışmamızı bu insanlık suçu ile mücadele etmemizi engellemek istiyorlar. Hasankeyf’e yaptıkları gibi doğal ve kültürel mirasın yok edilmesine karşı susmamızı ve görmezlikten gelmememizi istiyorlar. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının üretilmiş delillerle hapsedilip yerlerine kayyum atanmasına sessiz kalmamızı istiyorlar. Halk iradesi tanımayanlar, baroları etkisizleştirme projesini ‘temsilde adalet’ şeklinde yutturmaya çalışıyorlar. Bağımsızlığını ve tarafsızlığını tümden yitirmiş yargının son ayakta kalan ve kurucu unsuru olan Baroları da etkisiz hale getirmeyi, itiraz etmeyen, boyun eğen bir toplum hedefleniyor. Böylece yurttaşın adil yargılanma hakkından mahrum bırakmayı amaçlıyorlar.”
‘Bu bütün avukatların onur mücadelesidir’
Aydın açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu bütün avukatların onur mücadelesidir. Bu yasa geçse de bedeli ne olursa olsun bu mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Yine meslektaşlarımızla dayanışma içinde olacağız. Yine tüm yurttaşların bireysel ve kolektif hakları için mücadele edeceğiz. Biz avukatlar toplumun vicdanıyız. Bizler 12 Eylül darbesine, 15 Temmuz darbe girişimine de karşı çıktık ve halk iradesine her koşulda saygı duyduk. Biz her koşulda inanç ve ifade özgürlüğüne sahip çıktık. Bunu bilmeyenleri bilip de çarpıtanları Diyarbakır Barosunun tarihine baksınlar. Çünkü biz temel hak ve özgürlüklere konjonktürel olarak değil; her zaman ve her koşulda savunulması gereken insani, hukuki ve ahlaki bir sorumluluk olarak yaklaşıyoruz. Bu ilkelerden hareketle hak, hukuk ve adalet mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Yandaş ve temel amaçlarından uzaklaşmış baroları asla kabul etmeyeceğiz.”
Aydın, açıklamasının ardından hafta sonu Ankara’da düzenlenecek olan ‘Savunma Mitingi’ne katılacaklarını duyurdu.