Koronavirüs pandemisinden 'çıkışta' Türk dış politika gündemi de hareketlenirken, Libya ve Suriye'nin yanı sıra Türk-Yunan ilişkilerindeki gerilim öne çıkıyor. İlişkilerde Yunanistan ve AB sınırlarına yönelik sığınmacı krizi, Ege ve Doğu Akdeniz ile Hıristiyan aleminin önemli yapılarından Ayasofya Müzesi'nin cami yapılması da eklenmiş durumda.
Yeniden ısınan Türkiye-Yunanistan geriliminin Atina'dan nasıl görüldüğünü Yunanistan'da yaşayan gazeteci-yazar Evren Dede ile konuştuk.
‘Yunanistan’da Türkiye ile yatıp kalkıyoruz’
Evren Dede, Türkiye yönetiminin koronavirüs pandemisi öncesinde sınırı sığınmacılara açmasıyla Yunanistan'la yaşanan gerilime atıf yaparken, sadece bu değil pek çok başlıktaki sorunların Yunanistan tarafında her gün önemli gündem meselesi olduğunu belirtti. Atina'da her gün 'Akdeniz nerede başlıyor' tartışmaları olduğunu, 'FIR hattına giren Türk uçaklarının sayıldığını' aktaran Dede, Meriç'teki sınır hattında yaşananların da bunlara eklendiğini vurgularken, Atina'nın İtalya ile yaptığı MEB anlaşmasının da Türkiye'nin Libya'daki hamleleriyle ilintili olduğunu dile getirdi:
‘Ayasofya Yunanların Kabe’sidir’
Evren Dede'ye göre son dönemde Doğu Akdeniz meselesine Ayasofya Müzesi'nin camiye dönüştürülmesi 'tuz biber ekti.' Ayasofya'nın dini sembol olarak Yunanların Kabesi sayılabileceğini belirten Dede, hem Yunanistan hem de Türkiye'nin meseleyi siyasi malzeme olarak kullandığı görüşünü dile getirdi:
'Gerilimin çatışmaya dönme riski var ama...'
Dede, Türkiye ile sorunların Yunanistan'da gündemi kaplamasının iktidarın muhalefetle bilek güreşinin de ana konusunu oluşturduğunu belirtirken, Savunma Bakanı'nın 'Türkiye ile çatışmaya hazır olunduğu' sözlerinin buradan kaynaklandığı görüşünü aktardı. Dede, yine de Doğu Akdeniz'de karşı karşıya gelme ihtimalini dışlamamak gerektiğini belirtirken, bunun Suriye tipinde büyük ve uzun sürecek çatışmayı yol açmasının zor olduğunu ekledi:
"Yunanistan’daki sorunları aktarıyorum size, Türkiye için sorunların yüzde 15’ine tekabül ediyor. Savunma Bakanı şunu dedi aslında, o ifade Türkiye’de yansıtılırken başka oldu, şu anlamda diyor. Türkiye’den bir ihlal var yazıyor medya. Her gün şu kadar ihlal oldu, şu kadar göçmen Türk güvenlik güçleri zorla götürdü. Ardından Savunma Bakanı da cevap veriyor. Askeri bir şey bile olsa bile ordumuz cevap verebilecek güçte. Türkiye sorulduğu için Türkiye diyor, biz planları yaparken sadece kurmayda Kuzey Makedonya, Bulgaristan gibi diğer komşuları için de yani herhangi bir ülke ile savaş olması durumunda planları vardır, Türkiye’nin de vardır. Biz hazırız diyerek içeriye mesaj veriyor. Kaza olmaz denmiyor. Mesela iki uçak çarpışabilir, tarihte bunları yaşamışız iki ülke olarak. Denizde bir çarpışma olabilir, ateş etme olabilir Meriç’te olduğu gibi. Eğer savaş ise bunun adı saatler sürebilecek bir şeyden bahsediyoruz. Suriye’de olan gibi bir şeyden bahsedilmiyor. Ama böyle bir gerginlik olabilir, bu da bir realite, görmezden gelmeyelim. Türkiye’nin göndereceği Akdeniz’deki doğalgaz arama çalışmaları sırasında Yunanistan, ‘Biz kendi sahamızın işgali durumunda cevabı her türlü şekilde vereceğiz’ dedi. Savaş gemileriyle de vereceğiz anlamına geliyor.”
NATO üyesi olan Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilime karşılık ABD'den durumu teskine dair açıklamalar 'sınırlı' kalırken, özellikle Atina'daki ABD Büyükelçisi'nin Yunanistan lehine tutumu son dönemde dikkat çekmişti. Dede'ye göre Trump yönetiminin dış politikada açık pozisyonda bıraktığı yeri büyükelçilerin inisiyatif alarak dolduruyorlar ancak elçilerin bulundukları ülkeye göre açıklama yapmasını 'normal görmek' lazım.
“Şu anki Amerika Birleşik Devletleri’nin Atina Büyükelçisi Geoffrey Pyatt Ukrayna’dan buraya geldi. Ukrayna’nın Rusya ile yaşadığı bütün sorunlarda o dönemde orada olan Amerikalı büyükelçiden bahsediyoruz. Pyatt, çok meşhurdur. Twitter’ı da aktif kullanır. İngilizce devamlı açıklamalar yapar Türk-Yunan ilişkileriyle ilgili. Dünkü açıklamasında ‘Adaların da tıpkı anakara gibi kıta sahanlığı vardır’ dedi. Böyle derseniz Ege’nin yüzde 90’ı Yunanistan’ın demektir. Dedeağaç Türkiye’nin dibidir. Biz Amerikan askeri olarak üs istedik. Dedeağaç’a talibiz diye açıklaması var. Ukrayna’dan gelen çok aktif, çok sözünü esirgemeyen, şu anki görevi Yunanistan olduğu için Yunan-Amerikan ilişkilerinin çok sıkı olması için her şeyi yapan, inisiyatif yapan güçlü karakterde bir büyükelçiden bahsediyoruz. Onun döneminde Amerikan-Yunanistan ilişkilerinin ivme kazandığı bir gerçek. İsrail ile de ilişkilerin arttığını da görebiliriz. Daha önceki hükümetlerde buradaki mevcut diplomatın da payı oluyor. Aynı şekilde Türkiye’nin Ankara’daki Amerikan büyükelçisi de Türk-Amerikan ilişkilerinin menfaatine açıklamalar yapıyordur. Ama onun sesi duyulmuyor. Mesela ona sorulsa Adalarla ilgili, o ne diyecek? Gazetecilerin işi, hepimiz büyük diplomatlara soruyoruz, Ruslar dahil, Mısır da. Kendi ülkeleriyle Yunanistan ilişkilerini önde tutan açıklamalarda bulunuyorlar. Ankara’daki diplomatlara sorulduğunda onlar da kendi ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkileri öne alan açıklamalarda bulunacaklardır. Trump yönetiminin dış politikadaki açık pozisyonunda tahminim büyükelçilerin daha fazla inisiyatif aldığı yönünde. Dün ilk defa Yunan Dışişleri Bakanı Dendias, Yunan kara sınırına yakın Akkuyu Nükleer ile ilgili açıklama yaptı. ‘Türkiye bizim sınırımıza, bizleri de etkileyecek bir nükleer santral gibi bir şeyi kimseye sormadan yapması nasıl olacak?’ dedi. İlk defa şunu söylediler. Bu konuya bile müdahil olmaya çalışacaklarının açıklamasını yaptı.”