Kırıkkale'de hırsızlık suçundan yakalanan sanığa, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verildi. Kararın temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Dairenin kararında, 'suça konu cüzdanın ve içindeki paraların değerinin tespit edilerek, sonucuna göre suç tarihindeki brüt asgari ücretin onda birinden az olduğunun anlaşılması halinde sanık hakkında değer azlığı nedeniyle daha az ceza verilmesini gerektiren TCK'nın 145. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğinin gözetilmesi' istendi.
Dairenin kararında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Daire arasındaki uyuşmazlığın, değer azlığının belirlenmesine ilişkin kriter oluşturulup, oluşturulmaması konusunda olduğu belirtildi.
TCK'ya göre, hırsızlık suçlarında cezanın belirlenmesinde esas alınan kriterlerden birinin 'suç konusunun önem ve değeri' olduğu belirtilen kararda, değer azlığının, verilecek cezada indirim, hatta suçun işleniş şekil ve özelliklerine göre ceza verilmemesini gerektiren bir durum olduğuna işaret edildi.
Cezada indirim yapılması veya ceza verilmemesi konusunda hakime takdir yetkisi tanındığı kaydedilen kararda, uygulamada bazı sorunlar yaşandığına dikkat çekildi.
Kapı önünden ayakkabı çalınması örneği
Dairenin kararında, uygulamadaki sorun, "Hiçbir sebep yokken insan öldürme gibi en ağır suç işleyen bir fail hakkında TCK'nın 62. maddesi uygulandığı takdirde verilen ceza 25 yıl hapistir. Buna karşılık bir apartmanın içindeki beş ayrı dairenin önünden gece vakti 20'şer lira değerinde birer çift ayakkabı çalınması halinde, yalnızca hırsızlık suçlarından verilen ceza, TCK'nın 62. maddesini uygulasak bile, beş (5) kez 6 yıl 3 ay, yani toplam 30 yıl 15 ay hapis cezası olmaktadır. Hiçbir hukukçu, hırsızlık suçuna tatbik edilen bu cezaların orantılılık ve hakkaniyet ilkelerine uygun olduğunu iddia edemez" şeklinde örnekle anlatıldı.
Bu nedenle 'değer azlığı ölçütü'nün belirlendiği ifade edilerek, Daireye göre, 6545 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 28 Haziran 2014'e kadar işlenen hırsızlık suçlarında yüz (100) liraya, 28 Haziran 2014'ten sonra işlenen suçlarda ise suç tarihinde geçerli olan brüt asgari ücretin onda birine (1/10) kadar miktarın 'az' olarak kabul edildiği açıklandı.
Kararda, böyle bir miktarın belirlenmesinin, kanun koyucunun yerine geçip kural koymak değil, tam tersine kanun koyucunun Yargıtaya yüklediği, uygulama birliğini ve adalette istikrarı sağlamak amacıyla içtihat oluşturma görevinin yerine getirilmesi olduğu anlatıldı.
Yargıtay'da 2011'den bu yana hırsızlık suçlarının temyiz incelemesini yapan Dairenin, değer azlığı konusunda bir ölçüt belirlemesi ve bunu kararlarında açıklamasının doğal ve gerekli olduğu vurgulandı.
Daire tarafından benimsenen kriterler
Kararda, cezada orantılılık ve hakkaniyet ilkeleri ile uygulama birliğini ve adalette istikrarı sağlamak amacıyla hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı ilgili olarak Daire tarafından benimsenen kriterler şöyle sıralandı:
- Kural olarak değer azlığı söz konusu ise TCK'nın 145. maddesi uyarınca makul oranda indirim yapılmalıdır. Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dairemiz ve diğer görevli Daire kararları uyarınca, nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport, sınav belgesi, araç plakası, kredi ya da bankamatik kartı ve benzeri şeyler hırsızlık suçunun konusu olduğu takdirde, fiziki (maddi) değer dışında, bunların yeniden temini için mağdur tarafından harcanacak olan emek ve mesai göz önüne alınarak değer azlığı indirimi uygulanmayacağı görüşü benimsenmiştir. Bu örnekler dışında da mahkemece, kabul edilebilir gerekçelere dayanmak suretiyle değer azlığı söz konusu olmasına rağmen cezada indirim yapılmayabilir.
- Suç tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücretin onda birine (1/10) kadar olan değer az kabul edilebilir. Zira bu miktar, sabit ve durağan değil, günün ekonomik koşulları ve bilimsel verilere gör her yeniden belirlenen toplumsal bir uzlaşı ile tespit edilen değişken orandır.
- Mükerrer değerlendirme yasağı ve benzeri ilkelerin ihlal edilmemesi ve değerin az olması koşuluyla suçun işleniş şekli ve özellikleri dikkate alınarak büsbütün ceza vermekten de vazgeçilebilir. Örneğin Dairemiz, TCK'nin 147. maddesinde düzenlenen özel zorunluluk hali dışında, konut veya iş yerine giren failin bir miktar yiyecek çalması ya da olay mahallinde yemesi halinde veya fakirlik ilmühaberi ibraz eden ve verem olmasından dolayı iyi beslenmesi gereken çocuğu için marketten 25-30 liralık muz ve benzeri gıda maddesi çalan faile ceza verilemeyeceğine hükmetmiştir.
- Açıklanan nedenlerle Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme istemi yerinde görülmemiştir.