Trump yönetiminin İran'ın Devrim Muhafızları Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani ile Irak'ta IŞİD'le savaşın önde gelen komutanı Ebu Mehdi el Mühendis'i suikastla öldürmesi, İran ise ilk askeri yanıtını yine Irak'ta vererek ABD üssünü vurmasıyla başlayan gerilim sürüyor. ABD Başkanı Donald Trump, İran'ın kültürel miras mekanları dahil 52 yerin vurulacağı tehdidine karşılık 'zaiyat verilmemesi' gerekçesiyle Tahran'a yanıt vermezken, İran yönetimi ABD üslerinin vurulmasının 'intikamın' başlangıcı olduğunu söylüyor. Amerika'da başkanlık seçimlerinin düzenleneceği 2020'de ABD ile İran hesaplaşmasının nasıl gelişeceği herkesin merak konusu.
Gelişmeleri Prof. İlhan Uzgel ile konuştuk.
'İran halkının gazını alacak, ABD'yi tırmandırmaya götürmeyecek bir misilleme yaptı'
Prof. İlhan Uzgel'e göre Irak'ta son dönemde zaten gerilimin tırmanması söz konusuydu. ABD'nin İran'ın bölgesel nüfuzundan çok rahatsızlık duyduğunu anımsatan Uzgel, Süleymani suikastıyla Washington'ın Tahran'a 'geniş etkinlik alanını ben tanımıyorum' mesajı verdiğini dile getirdi. Uzgel, sadece ABD değil Rusya ve Türkiye'nin de İran'ın etkinliğinden rahatsızlıklar duyduğu görüşünü dile getirirken, İran yönetiminin de buna sessiz kalamayacağı için yanıt verdiğini belirtti. Uzgel'e göre İran, 'kendi halkının gazını alacak, ABD'yi de meseleyi tırmandırmaya götürmeyecek' bir misilleme yaptı:
‘Ortadoğu ABD'nin 'kontrollü istikrarsızlık' yarattığı yan derdi, asıl dert Çin'
Uzgel'e göre, ABD’nin dış ve güvenlik politikaları ile küresel stratejisinin odağında Ortadoğu asli değil yan konu. ABD’nin esas derdinin1990'lardan beri Çin’in yükselişi olduğunu belirten Uzgel'e göre, Washington Ortadoğu'da kontrollü istikrarsızlık yaratarak girilemeyecek ülkelere girmeyi başardı. Artık Türkiye'nin bile istikrarsızlık sayesinde başka ülkelerin topraklarına girebilir olduğu bir dünyada yaşandığını da belirten Uzgel, 2020'de ABD'nin temel gündeminin Pasifik bölgesine kaymasını beklediğini söyledi:
'Yapılması gereken Şii-Sünni hikayesini yoluna koymak, Türkiye'ye çok fazla rol düşüyor, muhalefet organize edebilir'
Uzgel, ABD'nin İran'da aslında rejimi değiştirmekten de yana olmadığı görüşünde. İki tarafın da 'gerilimden beslendiğini' söyleyen Uzgel, İran'ın bu haliyle Ortadoğu'nun başkaldıran, entegre olmayan, direnin ülke görünümünün Körfez ülkelerini de ABD yanında daha sıkı tutmaya ve daha fazla silah almaya ittiğinin altını çizdi. Bu gerilimden hem İran'ın hem de bölgenin kaybettiğini, ABD ve İsrail'in ise kazançlı çıktığını vurgulayan Uzgel, yapılması gereken ilk işin Şii-Sünni rekabetini yoluna koymak olduğu, Türkiye'ye de bu yönde çok rol düştüğü görüşünü dile getirdi. Uzgel özellikle Türkiye'deki muhalefetin din alimlerini de içeren bir girişimde bulunabileceğini vurguladı:
'Ortadoğu'da seküler siyaset zamanı, İslamcılık çok feci tasfiye ediliyor'
Uzgel'e göre Ortadoğu'da İslamcılık 'feci şekilde' tasfiye edilirken, seküler siyasetin öne çıkma zamanı geldi. Uzgel, bölgede özellikle genç kuşaklarda hem sekülerleşme hem demokratikleşme eğilimlerinin güçlendiğini anımsattı. İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD'nin petrol üzerinden güvenliklerini sağlama karşılığında Körfez rejimlerini olduğu gibi kabullenme anlaşması yaptığına atıf yapan Uzgel, artık bu düzenin çatırdamaya başladığını dile getirdi. Uzgel'e göre bir süredir işaretlerinin de gelmeye başladığı Suudi Arabistan gibi kapalı bir Vahhabi rejimi bile tamamen açılmak zorunda kalacak: