MÜSİAD'ın bu yıl onuncusunu düzenlediği 'Genişletilmiş Başkanlar Toplantısı'nda konuşan Abdurrahman Kaan, küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sadece Türkiye için değil, tüm dünyada zorlu ve sert, sosyo-politik, ekonomik ve siyasi manevralarla geçen bir 2019 yılının, iş dünyasını 2020'de daha tedbirli ve daha ihtiyatlı olmaya zorladığını anlatan Kaan, "Aynı zamanda 2020 yılı, değişimler karşısında doğru refleksleri hızlı bir şekilde verebilmenin de sınanacağı bir yıl olarak karşımızda durmaktadır" ifadesini kullandı.
'Türkiye'yi ayrıştırarak yapılacak her analiz manipülatiftir'
Ekonomide beklenti yönetimine dikkati çeken Kaan, olumsuz beklentilerin ve ihtimallerin sürekli gündemde tutulmasının kimseye fayda getirmeyeceğini söyledi.
Kaan, "Son dönemde özellikle aldığımız eleştirilerin başında sürekli iyimser tavrımızı korumamız ve sorunları işaret etmediğimize dair yorumlar yer almaktadır. Bunu MÜSİAD olarak kesinlikle kabul etmediğimizi belirteyim. Bizler kötümser tabloların oluşturacağı atalet ve gerginlik havasının ekonomide yaşayan olumlu eğilimleri baltalayacağını savunuyoruz. Bakınız iyi giden bir sistemin içine yerleştirdiğiniz kötümser senaryoların iyi giden yapıları da karamsarlık döngüsü içine katacağını unutmayalım. Elbette Türkiye ekonomisi, zor bir süreçten geçiyor. Ancak global resesyonun ayak seslerini iyice hissetmeye başladığımız şu günlerde Türkiye’yi ayrıştırarak yapılacak her analiz iyisi ile de kötüsü ile de eksiktir ve manipülatiftir" diye konuştu.
'Orta Doğu sermayesi için güvenli liman yeniden Türkiye toprakları olacaktır'
Kaan, 2019'un toplu gösteriler ve sosyoekonomik sıkışma yılı olduğunu belirterek, Hong Kong’da nisan ayından bu yana suçluların Çin’e iadesini öngören tartışmalı yasa tasarısı nedeniyle sokakların savaş alanına döndüğünü, bu bölgenin Türkiye’nin teknoloji ithalatının önemli bir bölümüne hitap ettiğini kaydetti.
İran’da petrol fiyatlarına yapılan zam nedeniyle başlayan gösterilerde resmi olmayan rakamlara göre 500’den fazla göstericinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Kaan, şunları söyledi:
Kaan, İran'daki olaylar başlamadan önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak’taki olayların benzerlerinin İran’da da görülebileceği hususunda alt metinler ortaya koyduğunu aktararak, “Bu şartlar altında Orta Doğu sermayesi için güvenli liman yeniden Türkiye toprakları olacaktır” dedi.
Türkiye’nin hem sahada hem de masada kazandığı zaferin, Suriye’nin yeniden inşası adına yepyeni bir dönemin de kapılarını açtığını anlatan Kaan, "Gerek İran gerekse Irak’taki gösterilerin iş dünyası açısından okunması farklıdır. Dünyanın her yerinde toplumsal olaylar, kısa sürede yerel kimliğinden sıyrılarak küresel dinamiklerin hareket sahası haline gelir. Böylesi durumlarda risk ve tehdit aynı cümle içinde okunur. Türkiye gerek jeopolitik yapısı gerekse dengelenme süreci içindeki ekonomisiyle bu bölgedeki sıcak paranın çekim noktası haline getirilebilir" şeklinde konuştu.
Kaan, Türkiye’nin jeopolitik hinterlandı çok geniş bir ülke olduğunu belirterek, “Bu durum ekonomik partnerlik seçenekleri ve ticari ortaklıklar için bir fırsat olduğu kadar ekonomi güvenliğinin sağlanması adına oldukça zorlu bir mücadeleyi de beraberinde getirmektedir" diye konuştu.
'Cumhurbaşkanımıza Libya konusunda siyasi dehası için tebrik ediyoruz'
Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri hatırlatan Kaan, "Sayın cumhurbaşkanımıza Libya konusunda siyasi dehası için tebrik ve teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı.
'Coğrafya kaderdir' sözünü anımsatan Kaan, “Türkiye 2020 yılında da mazlum coğrafyaların hamisi ve Orta Doğu’daki Yemen’den Libya’ya, İran’dan Irak’a, Suriye’den Kuzey Afrika’ya kadar uzanan hattın ekonomik merkezkaç alanı olma özelliğini artırarak devam ettirecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Kaan, MÜSİAD olarak 2020 yılının ilk aylarında iki kapsamlı çalıştay ile iki önemli dış politika meselesini masaya yatırıp üretim ve ticarete olan etkisini inceleyeceklerini belirterek, "Bunlardan biri Brexit süreci sonrası yeniden yapılandırılacak olan AB ile olan ekonomik partnerliğimizin analiz edilmesi, ikincisi ise Kuşak Yol hattının ülkemiz üretim, yatırım ve sanayisine olan avantaj ve tehditlerinin masaya yatırılacağı çalıştay olacaktır. Çünkü her iki olgu da ülkemizin bilhassa KOBİ potansiyelini etkileyecek ve yerli-milli sermaye mottomuzu etkileyecek çıktılar barındırmaktadır” ifadesini kulladı.
'2020 yılında ekonominin ve ticaretin yönü doğuya kayacak'
Kaan, 2020 yılında ekonominin ve ticaretin yönünün doğuya kayacağının artık yadsınamaz bir gerçek olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kaan, satışa yönelik ve proje bazlı teşvik sisteminin geliştirilmesi gerektiği hususunu ilgili merciler ile paylaştıklarını ve bu hususta mevzuatın yeniden düzenlenmesi için 2020 yılında çok daha aktif bir hareket planı izleyeceklerini dile getirdi.
'Kırkentler projemizi çok yakında açıklayacağız'
Kaan, çok yakında açıklayacakları Kırkentler projesi ile kentsel dokuların yeniden planlanması ve başlayan tersine göçün yeni yerleşme alanları kurarak çok daha sağlıklı ve homojen bir demografik dağılımı ve aynı zamanda istihdamı artıracak bir çözüm olarak sunacaklarını söyledi.
Burada en hayati meselenin firmaların finansmana erişim şartlarının düzenlenmesi olacağını bildiren Kaan, “Burada devlet ve hükümet yetkililerine önemli sorumluluklar düşmektedir. Yerli alımları teşvik etmek KOBİ ve üstü firmalarımızdaki üretim ve yatırım iştahını besleyecektir” dedi.
Kaan, ulaşım araçlarında hala yurt dışı üreticilerin birincil tercih listesinde olduğunu ifade ederek, “Halbuki hem otomotiv yan sanayinde hem de ulaşım araçları altyapı sektörlerinde tercihin yerli firmalardan yana kullanılması 11. Kalkınma Planı dahilinde de zikredilen bir husustur. İvedilikle hayata geçirilmesi gerektiği kanaatindeyiz” şeklinde konuştu.
Toplu satın alımların ya da üretim ihalelerinin hala çok büyük ölçekli firmalar nezdinde yapılıyor olmasının ekonominin hem üretim hem de istihdam lokomotifi olan KOBİ’ler için ciddi bir baskı unsuru olmaya devam ettiğini aktaran Kaan, “Bu nedenle, KOBİ’lerin çok daha sağlıklı bir altyapı ile büyüyecekleri ve birlikte hareket ederek sipariş alabilecekleri orta ölçekli sanayi bölgeleri sistemini kurduk. Burada öncü olmanın verdiği standartları belirleme ve akreditasyon kurumu olma avantajımızı 2020 yılında KOBİ’ler lehine çalıştırmayı hedefliyoruz” ifadesini kullandı.
'Konkordato sayısında belirgin bir azalma bekliyoruz'
Kaan, MÜSİAD olarak 2020 yılını ticaret ve yatırım ağı kurma yılı olarak hedeflediklerini vurgulayarak, “Bilhassa sınır illerindeki ticaretin geliştirilmesi ve üretim, ticaret ve yatırım hattının birlikte planlanması için MÜSİAD INVEST ağını 2020 yılında aktif hale getiriyoruz” diye konuştu.
“Faizlerdeki belirgin düşüşle bankaların kredilendirme faaliyetlerine hız vereceği bir döneme giriyoruz. Ancak bizim kırmızı çizgimiz olan faiz ile iş yapmaya alternatif, girişim sermayesi fonları, ortaklık fonları, proje borsası gibi alternatif finansman seçeneklerimiz de 2020 yılında devreye girecektir. Burada önemli olan TL’ye karşı duyulacak güven unsurunu beslemek ve milli sermaye stokumuza yatırım yapmaktır. Bir ülkede paranın değerini o ülkedeki üretimin hacmi ve katma değeri belirler. Finansal yapılandırmalardaki yeni uygulamaların devreye girmesiyle konkordato sayısında da belirgin bir azalma yaşayacağımızı tahmin ediyoruz. Aynı şekilde iş dünyasının yatırım iştahının yeniden gelmesi istihdam üzerinde de olumlu bir etki sağlayacaktır.”
Kaan, “Bizler paradan daha değerli bir şeyin tadına varmışız bir kere, üretmenin, paylaşmanın ve helalleşmenin. Allah bizi bu yoldan ayırmasın” dedi.