Doğu Akdeniz'deki enerji temalı son tartışmaların adadaki yansımalarını Lefkoşa'dan gazeteci yazar Sefa Karahasan ile konuştuk.
‘Kıbrıslı Türklerin haklarını görmezden gelen bir anlayış var
Sefa Karahasan, KKTC'de cumhurbaşkanlığı adayları arasındaki yarışta Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin etkili olacağı görüşünde. İçinden geçilen süreçte KKTC'deki cumhurbaşkanlığı makamının kritik olacağını belirten Karahasan, Türkiye'yle uyum meselesine işaret etti. Ankara'nın son 10 yıldır hep diplomasiyi tercih ettiğini ancak sonunda askeri adımlar atmak zorunda kaldığına dikkat çeken Karahasan'a göre, asıl sorunun Rumların adanın etrafındaki doğalgaz yataklarını çözüme hizmet etmesi için kullanmak yerine kendi çıkar ve emellerine alet:
“Çok kritik bir dönemde olacak. Dün kampanyayı başlatan Cumhuriyetçi Türk Partisi lideri eski başbakan Tufan Erhürman oldu. İlk resmi olarak cumhurbaşkanlığı adaylığını dün akşam ilan etti. Nisan 2020’ye kadar başka adaylar da çıkacak. Bunlardan biri Mustafa Akıncı olacak gözüküyor, cumhurbaşkanı. Ersin Tatar başbakan olarak gözüküyor. Kudret Bey’in de adaylığı konuşuluyor ama önümüzdeki dönemde dengeler de değişebilir. Doğu Akdeniz’de çok önemli bir süreçten geçiliyor. Bu süreçten Kuzey Kıbrıs’taki cumhurbaşkanlığı makamı her anlamda kritik olacak açıkçası. Burada Türkiye son 10 yıldır belki daha fazla askeri noktada hiçbir zaman adım atmadı fazla. Hep diplomasiyi yürüttü. Türkiye burada askeri anlamda adım atmak zorundaydı bana göre. Çünkü Kıbrıs Rum tarafı doğalgazın bir çözüme yönelik hizmet etmesini kendi çıkar ve emelleri noktasına taşımaya başladı. Kıbrıs Türk tarafının hak ve menfaatlerini görmezden gelmeye başladı. Doğu Akdeniz’de tek taraflı olarak adımlar atmaya başladı."
'Türkiye uyuyordu, son dönemde bundan vazgeçti ve proaktif siyaset izlemeye başladı'
Karahasan Kıbrıs meselesine 'AKP'ye muhaliflik' açısından yaklaşmanın doğru olmayacağı görüşünde. Kıbrıslı Rumların İsrail ile Heron ve İHA anlaşmaları yaptıklarını, İsrail'in genelkurmay başkanının adanın güneyini ziyaret ettiğini, Fransa'ya Mari limanında üs verdiklerini, İtalya ve Fransa'nın savaş gemilerini yolladığı bir ortamda son olarak ABD silah ambargosunun da ortadan kalktığını anımsatan Karahasan, Geçitkale'nin üs haline getirilmesiyle sonunda Türkiye'den de adımlar geldiğini belirtti. Karahasan, "Türkiye uyuyordu, son dönemde bundan vazgeçti ve proaktif bir siyaset izlemeye başladı" tespitini yaptı:
"Mesela İHA üssü oldu Geçitkale. Şunu Türkiye kamuoyu genellikle bilmiyor. Sanki AK Parti’ye bir muhalefetlik noktasında Kıbrıs’a bakılıyor, bu yanlış. Çünkü Kıbrıs’ta şu anda atılan adımlar doğru ve gerekliydi. Rumlar İsrail ile İHA anlaşması yapıyor ve 8 tane İHA bölgeye giriyor. Fransa burada Mari Limanı’ndan bir üs alıyor. İtalya ve Fransa geçtiğimiz haftalarda savaş gemilerini bölgeye gönderiyor. Bunun yanında Amerika yıllardır silah ambargosu uyguladığı Rumlara ambargoyu kaldırıyor. İsrail Genelkurmay Başkanı, Güney Kıbrıs’a geliyor ve Rum komandoları eğiten İsrail oluyor. Bu bölgede Rumlar her anlamda sondajına devam ediyor. Türkiye uyuyordu, son dönemde bundan vazgeçti ve proaktif bir siyaset izlemeye başladı. Bu siyaseti de yaparken ben gerilim adımı attığını düşünmüyorum. Fransa ve İtalya’nın bölgede cirit atmasını, savaş gemilerini göndermesine neden bir ses çıkartmıyoruz, Amerika’nın bölgede adımlar atmasına neden bir şey demiyoruz? Geçitkale havalimanına İHA geldi. Dalaman’dan gelmesi ve Doğu Akdeniz’de görev yapmasındaki zaman kaybıyla ilgili Geçitkale’nin bir İHA ya da SİHA üssü olması noktasında atılan adım karşısında sesimizi yükseltirken neden Kıbrıs Rum tarafının İsrail ile Heron ve İHA anlaşması yapmasını, Rumlar adına bölgede çalışmalar yapmasına ses çıkartmıyoruz? Bunlar doğru değil, o zaman Kıbrıs’ı doğru okumazsınız. Kıbrıs’ta karşılıklı adımlar atacaksınız. Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye her zaman çözüm yönünde adım attı. Grantz Montana'da en son garantilerin dahi tartışılabileceği noktada adımlar attı. Ancak buna karşın Kıbrıs Rum tarafı hiçbir zaman geri adım atmadı ve diplomasi çalıştırmak istemedi. Burada Türkiye’nin diplomasinin çalışması noktasında adım attığını görüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Libya anlaşmasından sonra yaptığı açıklama çok önemli; ‘Diğer ülkelerle de işbirliği yapılabilir dedi. Sadece Libya olarak bakmamak gerekir. Doğu Akdeniz’deki doğalgazı Türkiye’yi yok sayarak, en uzun şeride sahip ülkeyi yok sayarak, 82 milyonu yok sayarak, Fransa, İtalya, Amerika, İsrail hatta Çin’in burada hakkı olduğunu düşünerek bir yere varamayız.”
‘Kıbrıslı Rumlar elindeki haklarından da olabilir’
Karahasan Kıbrıslı Rumların sürekli Kıbrıslı Türklerin haklarını ve Türkiye'yi görmezden gelen bir anlayışa sahip olduklarını dile getirirken, bu durumu Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın da dile getirdiğini vurguladı. Adada 1960 Cumhuriyet'ini vuran Rum-Yunan darbesine atıf yapan Karahasan, Kıbrıslı Rumların son dönemde de çok tehlikeli bir oyun oynadıkları görüşünü dile getirdi. Karahasan, Ankara'nın yeniden İsrail'de görüşebileceğine dair haberlere dikkat çekerken, Türkiye bölgede siyasi anlamda kriz yaşadığı ülkeleri yanına çekerek adımlar atmaya girişirse Kıbrıslı Rumların ellerindeki varlıklardan da olabileceklerini vurguladı. Karahasan, bölgede Türkiye'yi yok sayarak varılacak bir yer olmayacağının da görüleceği görüşünü aktardı:
'Türkiye hep diplomasiyi işletmeye çalıştı ama Rumlar tek taraflı adımlar attı'
Ankara'nın her zaman Kıbrıs meselesinde diplomasi çerçevesinde kaldığını, Rumların ise tek taraflı adımlar attıklarını anımsatan Karahasan, Türkiye yönetiminin Geçitkale'de olduğu gibi askeri anlamda atılması gereken adımların ardından diplomasiye yönelmesiyle önemli kazanımlar elde edebileceğini ekledi:
"Türkiye her zaman atılan adımlara karşı hiçbir şey yapmadı. Rumlar sondaja başladı, biz bir şey yapmadık, savaş gemilerini yığdılar biz bir şey yapmadık, yine diplomasiyi işletmeye çalıştık, ama olmuyor. O zaman sizin haklarınıza karşı ‘tecavüz etme’ noktası veya haklarınızı yok sayma noktasında bir adım atılıyor ve bu da kabul edilemez bir noktaya geldi. Cumhurbaşkanı’nın bölge ülkeleriyle ilgili diplomasi yönünde verdiği mesajın önemli olduğunu söylüyorum Kıbrıs Rum tarafını dışarı çıkararak... Mısır, İsrail, Suriye ile o bölgede veya Ortadoğu’daki diğer devletlerle siyasi olarak yaşanan krizler biraz dahi azaltılsa Kıbrıs Rum tarafı adada yalnız kalacak ve her şeyi kaybedecek, net söylüyorum. Siyasi olarak arada yaşanan krizler azaltılsa bu sorunların daha rahat çözüleceğini söylüyorum. Kıbrıslı Rumların, Mısır, İsrail veya Fransa, İtalya ile diplomatik anlamda düzeltilecek işler daha çok işlerimizi kolaylaştıracaktır. Askeri anlamda Türkiye son dönemde bence atılması gereken adımları atıyor. Geçitkale bunun en önemli örneği. Geçitkale’nin daha da geliştirilmesi ve askeri anlamda kullanılması yönünde adımlar atılacağını düşünüyorum ve bu da çok önemli. Ancak Türkiye karada ya da havada attığı adımları diplomasi ile güçlendirirse Kıbrıs Rum tarafı gerçekten bölgede yalnız kalacak ve mavi vatan olarak adlandırılan Doğu Akdeniz’de Türkiye çok önemli bir yol kat edecek.”
‘Silah ambargosu noktasında Rum tarafının başı çok ağrıyacak’
Sefa Karahasan ABD yönetiminin son savunma bütçesi eşliğinde Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırma kararına da işaret ederken, getirilen şartların Kıbrıslı Rumların Rusya ile ilişkilerini etkileyeceğini ve başlarını 'çok ağrıtacağını' söyledi. Şimdiden Rum Cumhurbaşkanı Anastasiadis'in ana muhalefet partisi AKEL'in tepkileriyle karşılaştığını aktaran Karahasan, ABD yönetiminin istediklerini kolaylıkla almasının mümkün görünmediğini vurguladı:
“Kıbrıs Rum tarafında bu çok tartışılıyor. Çünkü Rusya’ya çok yakın bir ülkedir Kıbrıs Rum tarafı. Bütün Rus oligarklar olsun bütün paraları neredeyse Güney Kıbrıs’tadır. Güney Kıbrıs’ta Rus şehri bile vardır neredeyse. Almanya’da İstanbul olduğu gibi Güney Kıbrıs’ta da Moskova gibi şehirler vardır. Güney Kıbrıs’ın Rusya şartıyla olarak silah ambargosu noktasında adım atmasının Anastasiadis’i zor durumda bırakacağını düşünüyorum. Çünkü ana muhalefet partisi AKEL’in buna tepkisi var. Rusya bölgede olmasın, Türkiye olmasın denildiği noktada İsrail, Mısır, Fransa ve İtalya bölgede olsun, Çin bölgede olsun, Amerika 10 bin km ötede bölgede olup hak iddia edecek ama Rusya ve Türkiye’yi dışarıda bırakacaksınız, bu gerçekçi değil. Silah ambargosu noktasında Rum tarafının başının çok ağrıyacağını düşünüyorum. Rum tarafı, Türkiye ile ABD'nin yaşadığı siyasi kriz diğer ülkelerde yaptığı gibi Rum tarafı da bunu kullanma adına kendine bir avantaj sağlama adına Rusya şartlarını kabul etme durumunda. Amerikalılar kolay kolay istediğini yapamaz, belki eskiden olsa söyleyebiliriz. Kuzey Kıbrıs’ta hem solcusu hem sağcısı bunu konuşuyor."
'Kıbrıs'ta geçmişi hatırlayan kuşaklar da var, Türkler ise AB ne isterse yaptı, karşılık alamadı'
Karahasan Türkiye ve Rusya'yı yok sayarak yapılacak siyasi manevraların işe yaramayacağını Rum halkının da bildiğini söylerken, adadaki genç kuşakların tarihe mal olmuş gelişmeleri bilmemelerine karşılık hatırlayan yaşlı kuşakların bulunduğunu vurguladı. Karahasan Kıbrıslı Türklerin ise AB ne isterse yaptığını ancak karşılık alamadığını anımsattı:
"Dün Tufan Erhürman’ın cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamasında da önemli vurgular var. ‘Bölgede barış istiyoruz ama tek başımıza yapmayacağız’. Yani barış adımları atılırsa barış yapacağız. Rusya ve Türkiye’yi yok sayarak atılacak adım noktasında Rumların yaptığı siyasi manevraların doğru olmadığını Kıbrıs Rum halkı da biliyor. Belki genç jenerasyon şunu anlamıyor ama Kıbrıs Rum halkı 1960-63-74’te bu ülkede neler yaşandığını siyasilerin nelere mal olduğunu görüyor ve biliyor. Ana muhalefet ve iktidar partisinde çok önemli konuştuğum insanlar var. ‘Bölgede Türkiyesiz biz adım atamayız, Anastasiadis sırf siyasi bir kullanım amacıyla yaptığı adımlar çok tehlikeli süreçlere bizi taşır, umarız taşımayız’ noktasında şeyler dediler. 2020 Nisan’ına kadar gerçekten çok önemli bir süreç yaşanıyor. Türkiye’de Kıbrıs konusunda şu anlayışı bırakmamız gerekiyor. AK Parti’ye muhalefetlik yaparak Doğu Akdeniz’de atılan adımları eleştirmemek gerekiyor. Orada atılan adımları iyi analiz etmek gerekiyor. Avrupa Birliği bizden ne istenirse biz evet dedik ve karşılık alamadık. Karşılık almak zorundayız. Diplomasinin işletilmesini söylüyorum, bu adımları attıktan sonra daha rahat diplomasi işliyor. Çünkü o zaman Kıbrıs Rum tarafı veya ilgili devletler de ayaklarını denk almak zorunda kalıyor.”