Kılıçdaroğlu, KRT televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Oğuz'un FETÖ suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, Oğuz'un savcılığın daveti üzerine ifade verdiğini, sonrasında çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandığını aktardı.
Yargıtay kararlarına göre kaçma ihtimali olmayan birinin tutuklanmasının doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kendisinin kaçma ihtimali yok, belediye başkanı zaten kendisi. Dava devam edebilir. Biz zaten 'dava niye devam ediyor, neden savcı ifadesini aldı' diye özel bir tartışma zemini yaratmak istemiyoruz. Savcı ifadesini alabilir. Dava devam ediyor, biz beraat edeceğine inanıyoruz. Bir sürü iftira var kendisi hakkında. Önümüzdeki süreçte nasıl bir tablo çıkacak göreceğiz. Dosyada gizlilik kararı olduğu için ayrıntıları bilme şansımız yok. Biz de bekliyoruz. Avukat arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız ilgileniyor. Hukukçu arkadaşlardan oluşan bir heyet oluşturduk, olayı yakından izliyoruz".
"Ülkede demokrasi yok ki zaten, bir kişinin iradesi her şeye uygulanıyor" diyen Kılıçdaroğlu, "(Belediye başkanımız tutuklandı, biz geri adım atacağız) yok. Biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasi gelene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Geçmişte FETÖ'nün AK Parti'yle iktidar olduğu dönemde bizim belediye başkanlarımız tutuklanıyordu, ne oldu? Hepsi beraat etti. Benzer tablo bugün de yaşanıyor. FETÖ'nün gittiği söyleniyor ama şimdi aynı taktikler aynen devam ediyor. Ama bunlar bizi yıldırmaz" ifadesini kullandı.
Tank palet fabrikasıyla ilgili iddiaları
Kılıçdaroğlu, BMC Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak'ın dün katıldığı bir televizyon programında, "Ben Kılıçdaroğlu'nun siyasete girmesine vesile olanlardan birisiyim. Konuşturmayın beni." şeklinde sözler kullandığının anımsatılması üzerine, "Nasıl olmuş da vesile olmuş. Konuşsaydı keşke. Ethem Sancak ile 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir ara telefon etti, 'gazetelerim, medyam emrinizdedir' diye. Ben de 'Estağfurullah medya özgürce yayın yapar biz de saygı duyarız onlara' dedim. Onun öncesinde kendisi zaten ilaç sektörüyle ilgiliydi büyük bir ihtimalle, o dönemden SSK Genel Müdürüyken aldığım kararlar vardı, eşdeğer ilaç uygulamasını sağlamak üzere, belki o dönemden bir tanışıklığımız olabilir ama hafızamda, zihnimde iz bırakan birisi değil" açıklamasını yaptı.
Tank palet fabrikasının sıradan bir fabrika olmadığını, Avrupa'nın en büyük entegre tesislerinden biri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bu fabrikanın üç kez verimlilik ödülü aldığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kısa bir süre önce "Fırtına" obüslerinin söz konusu fabrikada üretilmediğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın 15 Kasım 2012'de fabrikada 244'üncü obüsün gövdesine kaynak yaparken çekilmiş bir fotoğrafını gösterdi. Kılıçdaroğlu, gösterdiği fotoğrafın fabrika duvarında asılı olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Ben Fırtına obüsleri orada üretiliyor derken, benim yalan söylediğimi söylüyordu. Peki bu ne? Kim yalan söylüyor?" dedi.
Erdoğan'ın "Burası sadece işletme noktasında 25 yıllığına BMC'ye kiralandı" dediğini de belirten Kılıçdaroğlu, kendisinin "Kiralama ihalesini ne zaman yaptın, kaç firma girdi, kaç liraya kiraladın?" sorularını sorduğunu hatırlattı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bereket versin Ethem Sancak cevap veriyor. 'Kira vermedik biz buraya' diyor. Allah aşkına bu kişi devleti yönetiyor mu? Avrupa'nın en büyük tank palet fabrikası birilerine peşkeş çekilecek de benim susmamı mı bekliyor? Avrupa'nın en büyük tank palet fabrikasının yabancı bir orduya peşkeş çekilmesi vatana ihanettir, nokta. Bunu her yerde söylüyorum. Bu fabrikanın bedava Katar ordusuna peşkeş çekilmesine izin veren herkes, en alttaki subaydan en yukarısına kadar herkes sorumludur. Onların hiçbirisine ben vatansever demem. Kendi tank palet fabrikası götürülüp peşkeş çekilecek beyefendilerin gıkı bile çıkmayacak. Bu nasıl bir devlettir, nasıl bir ordudur? Bir fabrikayı nasıl peşkeş çekersiniz? Bedava veriyorsunuz, 'kiraladık' diyor, Ethem Sancak 'biz herhangi bir kira falan yapmadık.' diyor."
Sancak'ın, "AK Parti döneminde yoksullaştım." dediğinin ifade edilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Çok yoksul olduğu için Erdoğan kira talebinde bulunmamış demek ki. Bu fabrikayı bedava veriyorlar, 25 yılllığına veriyorlar" diye konuştu.
Konuyla ilgili hakkında dava açıldığını bildiren Kemal Kılıçdaroğlu, dava sürecinde her şeyin ortaya çıkacağını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "Bütün ayrıntıları göreceğiz. Ben bunun arkasını bırakmayacağım" ifadesini kullandı.
"Kibir asla doğru bir şey değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İngiltere, Fransa, Almanya ve şahsım, dörtlü zirve yaptık" şeklinde sözler kullandığının kaydedilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir insan, kibiri kendi ana öznesi olarak kabul ederse, onu benimserse, her şeyi küçümserse, o küçümsemenin boyutu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni küçümseyecek noktaya kadar çıkarsa, Almanya, Fransa, İngiltere ve şahsı bir arada toplanmış olacak. Çünkü kendisini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin üstünde bir şahıs olarak konumlandırıyor. Kibrin geldiği boyut o. Allah aşkına bir ülkenin en yetkili makamında oturan kişi kendi toprağına galoş çizmeyle basar mı? Ayakkabısı toz olmasın diye? Pes. Kalkıp bir de bu tür açıklamalar yapıyorsunuz. Şahsın ne kardeşim? O şahsın bir adı yok mu? Allah kimseyi kibirli etmesin, kibir asla doğru bir şey değil, devleti yönetenlerin alçak gönüllü olması lazım."
"Yeni partiler kurulabilir"
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, "Yeni parti arayışları siyasi ve toplumsal bir ihtiyaçtan ziyade Türkiye üzerinde komplo ve kurgu mucitlerinin ucuz siparişidir" şeklindeki sözlerini değerlendirerek, kirli siyasetçilerin ve etik değerlere inanmayan siyasetçilerin olabileceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ayakkabı kutusunda rüşvet alan kişiyi büyükelçi olarak tayin eden ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil etmesi için büyükelçi olarak yurt dışına gönderen kişiyi kirli siyasetçi olarak görürüm. Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir şeyi asla kabul edemez. Bizim tarihimiz, kültürümüz var. Dünyada bir saygınlığımız var. O saygınlığı bozacak, ayaklar altına alacak... Ayakkabı kutusunda rüşvet alan kişi, Türkiye'nin büyükelçisi budur konumuna Türkiye'yi sokanlar kirli siyasetçidir. Eğer bunu kastediyorsa Sayın Bahçeli eyvallah, doğru söylüyor. Ama bunu değil de yeni kurulacak partileri kastediyorsa doğru değil. Yeni partiler kurulabilir. Demokrasiye inanıyorsanız, sizin gibi düşünmeyen insanlar da siyaset alanına çıkabilirler, yeni parti kurabilirler, başarılı olurlar, olmazlar. Biz siyasetçiler, yeni kurulacak olan siyasal partileri etik değerlere önem verdikleri, Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde adım attıkları sürece Türkiye açısından bir kazanım olarak görürüz."
İncirlik ve Kürecik tartışmaları
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gerekirse İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılabileceğine yönelik açıklamalarına ilişkin soruya da Kılıçdaroğlu, "İncirlik'i, Kürecik'i kapatırız.' Kapatırsan kapat kardeşim ne bağırıp çağırıyorsun. Tak diye kapatırsın, bitti. Söylersin kapattım dersin. Amerika için dünyanın lafını ediyorlardı, sonra Trump'la fotoğraf çektirmek için yapmadıkları kalmadı. Koridorda giderken karşılaştılar, tokalaştılar. Havuz medyasında büyük manşetler... Tokalaşsan ne olur tokalaşmasan ne olur?" yanıtını verdi.
İstanbul Şehir Üniversitesi ile ilgili tartışmalara dair bir soruya yönelik Kılıçdaroğlu, üniversiteler üzerinden siyasal hesaplaşmayı asla doğru bulmadığını, bir üniversite üzerinden siyasal hesaplaşma yapmanın ve siyasi rakibinden öç almanın, insanı küçülten bir davranış olduğunu kaydetti.
Kılıçdaroğlu, siyasi rakipten öç almak için bir üniversitenin tasfiye edilmeye kalkışıldığını, öbür taraftan Ziraat Bankası'nı dolandıran bir adamın da kurtarılması için Ziraat Bankası'nın devreye sokulduğunu ileri sürerek, "Vicdanı olan, inancı, kimliği olan, Allah'a inanan herkese sesleniyorum. Bunların yaptığı adalet mi? Üniversiteyi kurtarmıyorsun tasfiye ediyorsun. Simitçi senin yandaşın diye onu kurtarıyorsun. 'Tank palet fabrikası için 50 milyon dolar bulamadım.' diyorsun, kalkıyorsun simitçiye 750 milyon avroluk kıyak geçiyorsun. Ben buna isyan etmeyeceksem kim edecek? Kalkıyorsun Davutoğlu'ndan, Ömer Dinçer'den intikam alacağım diye yapıyorsun. İntikam almanın yolu bu değil. 'Dolandırdılar', diyorsun. Dava aç o zaman. Niye dava açmıyorsun?" değerlendirmesinde bulundu.