Aralık ayının gelmesiyle ülkede yeniden asgari ücret görüşmeleri başladı. Farklı kesimlerde asgari ücretin 2300 ila 2500 seviyesinde olması yönünde görüşler açıklandı. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), bu tartışmalar sürerken asgari ücretin aylık 3200 TL olması yönünde bir bakış açısı getirdi.
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı, Başlangıç Noktası önerilen bu ücretin sebeplerini ve asgari ücret görüşmelerinin geldiği noktayı anlattı. Saygılı, hükümet ve patronların ortak hareket ederek emekçi kesimin isteklerini görmezden geldiğini savundu:
‘Asgari ücret 10 milyon kişiyi ilgilendiriyor’
“Asgari ücrette 3200 TL tespiti yaparken DİSK olarak uzmanların titiz bir çalışması sonucu bu sonuca ulaşıldı. Asgari ücretinin tespiti geçim koşulları ve milli gelir artışı dikkate alınarak yapılmıştır. Bu aynı zamanda yoksulluk sınırı da hesap edilerek çıkmıştır. Asgari ücret 10 milyon civarında bir emekçiyi ilgilendiriyor. Asgari ücretlerimiz ne ulusal ne de uluslararası standartlara uymaktadır.
Uluslararası standartlar asgari ücreti hesaplarken aileleri de hesaba katmaktadır. Ülkemizde asgari ücret belirlenirken aile hesaba katılmıyor. Diğer tarafta geçim koşulları hesaba katılmıyor. Enflasyon hükümetin gerçek enflasyon değil niyet üstünden belirlemesiyle oluşuyor. Enflasyon yüzde 20’lere doğru tırmanırken iktidar biz yüzde 9 tahmin ediyoruz diyor. Tahmine göre asgari ücret belirleniyor. Bu sahte bir asgari ücret.
Asgari ücret komisyonunun oluşması adaletsiz. Patron ve siyasi iktidardan beşer kişi geliyor. Bunlar aynı düşüncede hareket ediyorlar ve 2-0 önde başlıyorlar. Böyle olunca patron ve siyasi iktidarın ortaklaşa hedefledikleri bir asgari ücret çıkıyor ortaya. Daha ilk toplantı yapıldı, iyi gitmediğini söyleyebilirim. Genelde patronların yüzde 90’ın üstünde söyledikleri ücretler belirleniyor. Buraya bütün konfederasyonların katılması gerekirken sadece Türk-İş katılıyor. Patronlar emekçileri ablukaya alıyor.
‘Adil bir toplu sözleşme süreci işlemiyor’
‘Ekonominin uçtuğunu söylüyorlardı’
Hükümet açıklamalarının bir gün öncesi ve sonrasına bakalım: Bir yandan ekonominin uçtuğunu söylüyorlar. Aynı zamanda asgari ücret ya da toplu sözleşme masasına oturulduğu zaman bunları verirsek batarız diyorlar. Memleket zaten batmış durumda. Bizim işsizlik sigorta fonumuz var. Bu tamamen işçilerin parası. Bu paranın ocaktan bu yana 13 milyarı batan banka ve şirketleri kurtarmış. 7.5 milyarı ise işçiler tarafından kurtarılmış. Bize ait oyan para bile bunlara peşkeş çekiliyor. Bırakın adaletsizliği, bu bir ayıptır. Zaten büyük bir adaletsizlik söz konusu.
Elektriğe doğal gaza yapılan zamları hesapladığımızda yüzde 60-70 zam var. Asgari ücretin alım gücü döviz ve altın karşısında erimiş. Bunların hesaplanıp ona göre zam yapılması gerekiyor. Alım gücü olmayan bir toplum alışveriş ve hareket yapmıyorsa zaten ekonomi batar. Bu da önümüzdeki süreçlerde kriz yaratır. Bu ekonomiye olumsuz bir biçimde yansıyacaktır. Asgari ücretlilere ne kadar zam yaparsanız ekonomiye o kadar canlılık getirecektir.”