İletişim Başkanı Altun, Soçi mutabakatıyla ilgili Hürriyet gazetesinin sorularını yanıtladı.
Altun'un açıklamaları şöyle:
"Türkiye, Esad’ı bunca yıl sonra dolaylı da olsa tanımak zorunda kaldı. Esad rejimi meşruiyet elde etti” yorumları da yapılıyor. Buna karşı ne söylersiniz?"
'TÜRKİYE'NİN NİHAİ HEDEFİ SURİYE TOPRAKLARINA GİRMEK DEĞİL'
"Türkiye 30-35 kilometrelik derinlikten bazı bölgelerde vazmı geçti? PKK-YPG, Soçi sonrası anlaşılan sadece 10 kilometrelik alandan mı çekilecek?"
"Suriye’den ABD çıkarıldı ancak bu kez de Rusya geldi. Türkiye iki emperyalist güçten birini seçti” şeklindeki değerlendirmeler için ne dersiniz?"
- Türkiye’nin kimseyi seçme gibi bir durumu yok. Zira bu iki güç de bizim dahlimiz dışında Suriye’de varlar. Bizim içinesas mesele PKK-YPG ve diğer terör örgütlerinin buralardaki varlıklarını sona erdirmektir. Bunları kollayan ABD ile anlaştık ve geriye çekilmelerini sağladık. ABD’nin çekildiği alanları rejimin müttefiki Rusya doldurmaya başladı ve bu kez onlarla da benzer bir anlaşma yaparak PKK-YPG’nin geri çekilmesini sağladık. Türkiye hem Rusya hem de ABD ile önemli ilişkilere sahip bir devlettir. Bu ilişkilerde çıkan pürüzleri de diplomasi ve gerektiğinde askeri operasyonlarla düzeltmeye çalışıyoruz. Mutlak müttefiklik kavramının anlamını yitirdiği günümüzde Türkiye de kendi ve bölge çıkarlarına uygun şekilde ilişkiler geliştirip sonuç alıyor.
'TÜRKİYE İKİ TARAFTAN BİRİNİ SEÇMEK DURUMUNDA DEĞİL'
"Türkiye ile Rusya’nın bu anlaşması sonrası ABD yaptırımları mutlaka daha güçlü bir şekilde gündeme gelecektir” yorumları da yapıldı. Bunlar için ne söylersiniz?"
"Peki PKK-YPG’nin çekileceği yerlere rejim mi girecek? Türkiye orada herhangi bir kontrol gücüne sahip olamayacak mı?"
- Öncelikle hatırlatmak gerekir ki Türkiye şu ana kadar üçaskeri harekat gerçekleştirdi. Bu alanların tamamında Türkiye zaten etkin. Güvenli bölgenin önemli bir kısmında Suriye Milli Ordusu var. Soçi mutabakatı ile buradan Türk askerinin ya da Suriye Milli Ordusu güçlerinin çekilmesi söz konusu değil. Geri kalan bölgelere gelince; PKK-YPG çekildikten sonra bir bölümünde Türk-Rus birlikleri ortak devriye gezecekler, geri kalan bölüm de Rusya’nın kontrolünde PKK-YPG’siz bir alan olacak. O alanın durumu Rusya ile Suriye arasındaki bir konu başlığıdır. Bizim için önemli olan o alanda PKK-YPG’nin olmamasıdır. Kaldı ki Türkiye olarak Suriye’de bir alanı kontrol etme hevesimiz yok. Önemli olan o bölgeyi terör unsurlarından arındırıp istikrarlı bir yapıya kavuşturup Suriyelilerin geri dönüşünün sağlanmasıdır.
'RUSYA'NIN YPG'YE YAKLAŞIMI ÇOK NET'
"PKK-YPG’liler, rejim askeri üniformasını giyecek yorumları da yapıldı. Rusya, YPG ile rejimi bir araya getirmek istiyor olabilir mi?"
"Rusya ile varılan mutabakatla esasında, Türkiye’nin ABDile geçen hafta vardığı anlaşmayla ilan edilen 5 günlük ateşkes uzatılmış̧ mı oldu?"
- ABD ile yapılan anlaşma ile Rusya ile yapılan anlaşma birbirini tamamlıyor elbette. Çünkü bütünsel olarak baktığınız zaman ikisi birlikte, sürekli dile getirdiğimiz bir güvenli bölgeyi meydana getiriyor. Ancak ABD ile yapılan anlaşmada süre konusunda bir sorun çıkmadı. Kararlaştırılan süre içerisinde kararlaştırılan bölgeden PKK-YPG ve tüm unsurları çıkarıldı. Bölgeye Suriye Milli Ordusu birlikleri hakim şu anda. ABD tarafından gelen açıklamalar da bunu teyit ediyor zaten. Rusya ile varılan mutabakatta yeni bir süre söz konusu. Burada da daha çok Rusya ile rejimin kontrolünde olan bölgelerden PKK-YPG’nin çekilmesi söz konusu. Dolayısıyla iki mutabakat aynı amaç için yapılmış̧ olsa da farklı aktörlerle gerçekleştiği için farklı süreler söz konusu olmuştur. ABD’ye verilen süre bitmiş ve mutabakat başarıyla şu ana kadar sonuçlanmıştır. Şimdi benzer durumu Rusya ile de gerçekleştireceğiz. Süreye uyulduğu takdirde anlaşma başarılı olacaktır.
'TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA SONUÇ ALINDI'
"ABD ile yapılan ortak devriyeler hep oyalama taktiği olarak sonuçlandı. Rusya ile de benzer bir plan ortaya çıktı. Yeniden bizi oyalarlar mı?"
"Diğer taraftan 'Türkiye, uzun zamandır ABD ile çatıştığı konuda şimdi de Rusya ile çatışmaya başlayacak' deniliyor. Sizce ABD, PKK-YPG sorununun Rusya ile çözülmesi için hem geri çekildi hem de bu anlaşmaya göz mü yumdu?"
- Eğer Soçi mutabakatı olmamış olsaydı, ABD’nin çekilmesi sonrası Rusya ile görüşme süreci uzasaydı ve elbette bununla birlikte Rusya, YPG’ye destek veriyor olsaydı benzer bir riskten söz edilebilirdi. Ancak Türkiye ile Rusya bu konuda ihtilafa düşmeden çok hızlı bir şekilde mutabakata vardılar. Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda sonuç alındı. Rusya’nın PKK-YPG’ye karşı çok net ve sert bir tutumu söz konusu. Verilen sözler ve maddeler ortada. ABD ile bu noktaya gelene kadar birçok inişli çıkışlı günler yaşandı. Ancak Rusya ile bu zaman dilimi yaşanmadı. Hızlı bir şekilde YPG konusunda net bir aksiyon almaya başladı Rusya. Dolayısıyla ortada siyasi olarak çatışacak bir durum yok.
'DÖRT AMACA HİZMET ETMİŞ OLDUK'
"Güvenli bölgeyi kim yönetecek?"
- Biz gerek Barış Pınarı, gerek Fırat Kalkanı, gerek Zeytin Dalı harekatlarıyla dört amaca hizmet etmiş olduk. 1) Güney sınırlarımızın terörden temizlenmesi. 2) Mültecilerin gönüllülük esasına göre geri dönüp yerleşebilecekleri bir güvenli bölgenin oluşturulması. 3) Suriye’nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi. 4) Suriye krizinin siyasi çözümüne katkı sunulması.
Hedefimiz ilk günden beri çok açık. Bu topraklara kalıcı olarak gelmedik, işgalci olacak halimiz yok. Türkiye büyük bir devlettir ve böyle sınır oyunlarına müsaade etmeyeceği gibi tenezzül de etmez. İmkanlar sağlanırsa istiyoruz ki buralarda yapacağımız yerleşim alanlarındaki konutlar, sağlık tesisleri, okullar ile buraların gerçek sahipleri buralara gelip buralara yerleşsin. Hedefimiz bu. Kendi kendilerini yönetecek bir mekanizmaya kavuşmaları için de üzerimize tecrübe noktasında düşen ne olursa bunu da yapmaktan çekinmeyiz. Yeni anayasa ve seçimlerle birlikte Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlandığı an, zaten bu sorular hep anlamsız olacaktır.