Habertürk yazarı Altaylı, bugünkü 'Harekat bitti, hareketi yazalım' başlıklı yazısında, Ali Babacan'ın kuracağı partiyle ilgili topladığı bilgileri aktardı.
Altaylı, "Yeni bir siyasi hareket başlatmak ve yeni bir partinin kuruluşuna öncülük etmek için AK Parti Kurucular Kurulu'ndan ve dolayısı ile AK Parti’den istifa eden Ali Babacan, Karar gazetesine verdiği röportajdan bu yana oldukça sessiz. Bu da 'Acaba Ali Babacan geri vitese mi taktı, bu işten vaz mı geçti?' gibi sorulara neden oluyor. Doğrusunu isterseniz bu sorular benim kafamda da olduğu için, birkaç gündür Babacan cephesinden ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyordum. Çabalarım sonucunda epey bir bilgi topladım. Bunları da sizinle paylaşmak istiyorum" ifadelerini kullandı.
Altaylı'nın açıklamaları şöyle:
"1. Ali Babacan milletvekilliği bittiğinden bu yana ne yapıyor?
2. AK Parti’den istifa etmekte niye bu kadar geç kaldı?
DAVUTOĞLU İLE BİRLEŞİRLER Mİ?
3. Davutoğlu ile yolları niye ayrıldı?
4. Bundan sonra Babacan ile Davutoğlu’nun yolları birleşir mi?
NİYE BU KADAR ÇEKİNGEN?
5. Ali Babacan ve ekibi biraz yavaş hareket etmiyor mu? Ne oluyor, korkuyor mu, çok mu çekingen davranıyor?
6. Partileşme ne zaman olacak peki?
Öğrenebildiğim kadarı ile kadrolaşma Kasım ayı sonuna kadar tamamlanacak. Yani kurucu kadro ve fikir altyapısını oluşturacak kadro bu yıl sonundan önce ortaya çıkacak. “Parti olmak bir dilekçe işi. Çok da önemli değil” düşüncesi hakim. Büyük ihtimalle 2020 yılının Ocak ayının ilk yarısında Babacan ve arkadaşları partinin kuruluşunu açıklayacaklar. Muhtemelen manifestoları daha önce ortaya çıkacak gibi. Sonrasında da düzenli olarak çözüm odaklı politika açıklamaları yapmayı planlıyorlar.
7. AK Parti içinde kalarak ülke sorunlarını çözmeye yardımcı olamazlar mıydı?
Burada çok netler. “Mümkün değildi” diyor konuştuklarım. “Çünkü AK Parti eski istişare geleneğinden koptu. Artık kimsenin fikrinin bir önemi kalmadı. AK Parti içinde bir şey yapmak bu saatten sonra mümkün değil. Mevcut sistem artık hem içerde hem dışarda inandırıcılığını yitirdi” diye de ekliyorlar.
GÜL’ÜN POZİSYONU NE?
8. Parti içinde Abdullah Gül’ün pozisyonu ne?
Hiçbir resmi pozisyonu olmayacakmış. Tecrübeli bir aile büyüğü gibi, önerilerini yapıyormuş, soru sorulursa yanıt veriyormuş, bilgi paylaşıyor, olası sorunlara işaret ediyormuş. Bunun dışında parti içinde aktif olarak yer alması söz konusu değilmiş. Bu konu konuşulmuş zaten anladığım kadarı ile ve Gül, “Bu sizin işiniz. Siz yapacaksınız” demiş. Konu orada kapanmış.
9. Eski AK Partililerden kimler var?
10. Bu isimler daha kuruluş aşamasında partiye zarar vermez mi?
Bu isimlerin hiçbirinin bir beklentisi yokmuş. Milletvekili olalım, kurucu olalım, şu olalım bu olalım demiyormuş hiçbiri. “Yarın öbür gün AK Parti cephesinden bu isimlere suçlamalar gelirse zor olmaz mı?” diye sordum haliyle. “Suçlanacak bir şeyleri yok. Her suçlamaya da verecek yanıtları var” diye iddialı bir yanıt aldım.
11. Partiye kuruluş öncesi bir ilgi var mı?
12. Anladığım kadarı ile parti manifestosu için istişareler başlamış bile. Peki partinin ağırlıklı olarak eğileceği meseleler neler olacak?
Partinin kurucu fikrinin özgürlük ve hukukun üstünlüğü olacakmış gibi algıladım. Avrupa’daki ekonomik sıkıntıların, Brexit’in Avrupa’nın dünyaya sunduğu evrensel değerler olan hukuk ve insan hakları ve demokrasiyi örselediğini, Avrupa’nın gerilediğini düşünüyorlar. Bu değerlerin yeniden yükselmesi gerektiği, bunun için de Avrupa ile beraber çalışmak gerektiği inancındalar. Partinin en önem vereceği üç şey: Adalete güveni tesis edip, hukuku siyasetin bir enstrümanı olmaktan çıkarmak, özgürlüklere saygılı bir tutum ve değişen dünyaya uygun bir eğitim.
Ama herkesin aklına Ali Babacan deyince ekonomi geliyor!
Şimdilik edinebildiğim bilgiler bunlar. Oldukça sessiz ve derinden giden bir hareketten bunları öğrenmek bile kolay olmadı. Ama anladığım kadarıyla Ocak ayından itibaren çok daha erişilebilir olacaklar."