‘TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASINDA BARIŞ ÖNCELENMELİ’
Türkiye’nin Suriye siyasetindeki değişimin nasıl gerçekleşeceğinin “muğlak” olduğuna işaret edilen bildirgede “Bölgemizdeki ve bölge dışındaki siyasi aktörlerin büyük çoğunluğunun Suriye'deki krize barışçıl yollarla son verme gayreti içinde olduklarını memnuniyetle not ediyoruz. Türkiye’nin Suriye siyasetinde barışı önceleyerek atacağı adımların ülkemizin çıkarları, bölgemizin refahı ve küresel güvenlik bakımından tayin edici olacağı belirtilmiştir” denildi.
Suriye’de BM kararlarıyla terör örgütü olarak ilan edilen örgütlere karşı küresel ölçekte bir işbirliği gerektiğine işaret edilen bildirgede ayrıca, ‘Türkiye’nin, Suriye’den yönelebilecek somut tehditlere karşı güvenliğini Suriye yönetimiyle ve Suriye toplumunu oluşturan bütün meşru aktörlerle çok yönlü diplomasiye başvurarak bertaraf edebileceği’ kaydedildi.
‘TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİ ACİLEN RAYINA OTURMALI’
Bildirgede ayrıca “Türkiye, Suriye krizi bağlamında sadece Suriye yönetimiyle sorun yaşamamaktadır. Akışkan ve kırılgan saha koşulları ülkemizi krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu Türkiye-Suriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir” denildi.
Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının artırılmasının “yanlış” olduğu ifade edilen bildirgede “Türkiye’nin bölgedeki askeri varlığını genişleterek masadaki gücünü artıracağı düşüncesinin tehlikeli bir hayaldir. Türkiye’nin desteklediği örgütlerin yerlerinden ettiği sivillerin öfkesinin ülkemize yönelmesinden endişe duyulmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
‘TÜRKİYE İDLİB KAYNAKLI TEHDİT ALTINDA’
‘SURİYE’YE İNSANİ YARDIMLARIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALKMALI’
İnsani yardımlara ve kayıp kuşakların engellenmesinin önemine değinen bildirge şöyle devam etti:
“Suriye’de savaş nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan milyonlarca insanın bu mağduriyetlerini gidermek için, Suriye halkına gönderilen insani yardımlara erişimin önündeki bütün engellerin kaldırılması, Suriye yeniden güvenli ülke haline geldikten sonra sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerinin teşvik edilmesi, ülkemizde kalabilecek olan Suriyelilerin ise toplumumuza uyum sağlamaları için plan ve stratejilerin oluşturulması öncelikli hedefler olarak belirlenmiştir.
Kayıp kuşakların oluşumunu engellemek ve çalışma yaşamında kayıt dışı istihdam başta olmak üzere istismarın önüne geçmek için yerel ve merkezi idarelerin işbirliğinin altı çizilmiştir. Uyum politikalarının etkin olarak uygulanabilmesi için yerel idarelere önemli görevler düştüğü belirtilmiş, ülkemizdeki Suriyelilerin toplumumuza uyumları için Ankara ile yerel yönetimler arasındaki koordinasyonun önemi vurgulanmıştır. Aynı zamanda, sığınmacı üreten savaş politikalarına son verilmesi gerektiği ve bu kapsamda, farklı isimler altında Suriye’de faaliyet gösteren cihatçı örgütlere ve silahlı muhaliflere verilen desteğin derhal sona erdirilmesi özellikle vurgulanmıştır.”
‘TÜRKİYE, SURİYE’YE GÜVENİLİR KOMŞU OLDUĞUNU KANITLAMALI’
Türkiye’nin Suriye’yle komşuluk ilişkilerinde güven tazelemesinin gereğine işaret eden bildirge “Suriye’de Fırat'ın doğusunda başka bir devletle farklı politika, batısında yine başka bir devletle yine farklı bir politika uygulamanın Türkiye’yi çoklu tehditlerle karşı karşıya bırakarak köşeye sıkıştırdığı; yapılması gerekenin, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkeleri üzerinde yükselen bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemek olduğu belirtilmiştir. Türkiye'nin, Suriye’nin yeniden inşasına en büyük katkıyı öncelikle barıştan yana, güvenilir bir komşu olduğunu hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyarak verebileceği görüşünün altı çizilmiştir” diye devam etti.
‘ORTADOĞU BARIŞ VE İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI BARIŞI SAĞLAMADA ÖNEMLİ ROL OYNAR’
Sonuç özeti “CHP Suriye'de barışın tesisi ile birlikte Ortadoğu Bölgesi'nde kalıcı bir barışın da kurulabileceği inancını taşımakta ve savunmaktadır. Bu bağlamda, Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) düşüncesinin hayata geçirilmesi için kararlı ve ısrarlı şekilde çalışılması gerektiğine inanmaktadır. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'ın öncelikle başlatmaları gerektiği düşünülen bu süreç, koşullar elverdiğince tüm Ortadoğu Bölgesi'ni bir barış, istikrar ve işbirliği atmosferine kavuşturacaktır. Bölge ülkelerinin katılımına ve bölge dışı aktörlerin ve uluslararası kuruluşların desteğine de açık olan bu girişimin önemi de konferans sırasında güçlü bir şekilde dile getirilmiştir” diye sona erdi.