Dünya çapında 7 binden fazla dilin konuşulduğunu ve bu dillerin yüzde 40'ının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Prof. Dr. Korkmaz, "BM verilerine göre dünyada her ay iki dil birden daha çok yerel kültürlerin ortadan kalkması nedeniyle yok oluyor. Sosyal bilimciler ve dilbilimciler bu nedenle anadillerin kurallarıyla yaşatılmasına büyük önem veriyor" diye konuştu.
‘Y KUŞAĞININ YÜZDE 75’İ İNTERNETTE YAŞIYOR’
‘SOSYAL MEDYA DİLİNİN TÜRKÇE’YE KATKISI YOK’
“Dilimizi korumak ve geliştirmek, sosyal medyanın dışında bir dünya özellikle de edebiyat dünyası olduğunu bilmek gerekiyor” diyen Prof. Dr. Korkmaz, “Dilin değişimini izlemek yerine çocuklara, gençlere dünyayı sanat ve edebiyat penceresinden görmeyi öğretmeliyiz. Dillerinin zenginlikleri için çocuklarımızı şairler, ozanlar, öykücüler, romancılar ve tiyatrocularla buluşturmalıyız. Dilimizin sınırlarını kısarak, eksilterek bozarak aslında dünyamızın sınırlarını da bozduğumuzu, eksilttiğimizi ve küçülttüğümüzü bilmeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘KENDİNİ İFADE YETENEĞİ KAYBOLUYOR’
‘DİL İLE BİRLİKTE İLİŞKİLER YOKSULLAŞIYOR’
İnternet ve sosyal medya dilinin 150-200 sözcükten oluştuğunu, bu dille büyük bir dünya kurmanın olanaksız olduğunu vurgulayan Prof. Korkmaz, insanın gelişmesi, değişmesi için dilin de sınırlarının geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Korkmaz, şöyle devam etti:
"Kendilerini doğru kelimeleri bularak ifade edemiyorlar. Kendi aralarında, internette kullandıkları sözcükleri farkında olmadan okul veya işteki en ciddi ortamlarda kullanmak zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın diliyle edebi bir metin oluşturmak mümkün değildir. Normal bir iletişim dili de yaratmak mümkün değil. Hız çağında gençler bunları kullanabiliyorlar. Hızlı iletişim için böyle bir dil geliştirmişler. Bu dil günlük yaşama yansıyınca ilişkileri yoksullaştırıyor. İnsanları yalnızlaştırıyor."
‘KÜÇÜREK ÖYKÜLER OKUYUN’
Gençlere, hikâyenin bir alt türü olan ‘küçürek öykü’ (minimal hikaye) okumayı öneren Korkmaz, "En fazla 100 sözcükten oluşan ancak roman derinliği olan öyküleri keşfetmeleri lazım. Türkiye’de Ferid Edgü’nün bu tür çok sayıda eseri var. Nitekim, son yıllarda çok sayıda kişi bu türle yakından ilgilenmeye başladı" dedi.
‘YABANCI SÖZCÜKLER DİLE GİREBİLİR’
Korkmaz, “Yabancı dilden sözcük kullanımı normal bir durumdur. Ama bu yapının bir kanser hücresi gibi çoğalması, kendi düşünce sistemini, dilbilgisi yapısını dikte etmeye başladığı zaman tehlike başlar. Yoksa sözcüklerin tekil olarak sizin dünyanıza girmesi kazanç sayılır. Dil zenginleşiyor. Bununla birlikte olabildiğince, yabancı sözcüklere karşılık bulmak doğrudur” diye konuştu.