Adnan Oktar ve grubuna yönelik 226 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam ediliyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki büyük salonda görülen duruşmada 162 tutuklu sanık ile 20 tutuksuz sanık hazır bulundu.
'SUÇLAMALAR MÜŞTEKİLERİN DELİLSİZ İDDİALARINA DAYANIYOR'
Haklarındaki suçlamaların soyut iddialardan ibaret olduğunu savunan Tarkan Yavaş, örgüt içerisindeki erkeklerin imam olduğu iddiasını kabul etmediğini söyledi. İnsanların maneviyatını artırmaya yönelik faaliyetler yürüttüklerini kaydeden Yavaş, şunları dile getirdi:
'BİR AVUÇ ARKADAŞIMIZ VAR, HEPSİ DE BURADA'
Allah rızasına uymanın sevincini yaşadıklarını kaydeden Yavaş, “Biz bunu hissettiğimiz için sevinç kaplıyor. Bunları şikayet olarak anlatmıyoruz. Adnan Oktar’a yönelik tehditlere normal bir insan bir dakika bile katlanamaz. Çok zor bir hayat. Ama faaliyetlerimiz Allah rızası olduğu için kolaylaşıyor bu durum” ifadelerini kullandı.
'TURNİKE SİSTEMİNİ ELEŞTİRİP KARŞI ÇIKTIĞIMIZ İÇİN AYNI KONUYLA KARŞIMIZA GELİYORLAR'
Mahkeme başkanının iddianamede geçen cinsel istismar ve turnike sistemine ilişkin soruları üzerine Yavaş, şöyle devam etti:
'BİZ ŞU ANDA GARİBANLARI KURTARMAYA ÇALIŞIYORUZ'
İtirafçı olanların baskı ile ifade vermeye zorlandıklarını öne süren Yavaş, şu ifadeyi kullandı:
Cezaevlerindeki arkadaşlarımız için de aynı mantık geçerli. Kendi avukatlarını gönderdiler. 30-40 yıl çıkamazsınız buradan diye korkuttular. Şikayetçi olacaksınız dediler. Bunlar mecburen şikayetçi oldular. Bu kızlar aslında kendilerine iftira attılar. Bunların hiçbirinin ifadelerine itibar edilmemesi kanaatindeyim. Ceylan Özgül, bize atılan iftiraların merkezinde olan bir insan. 10-15 yıl içimizdeydi. Ama bu istismarla ilgili görmedim, ben yaşamadım diyor hem ifadelerinde hem basına."
'ZEKERİYA ÖZ İLE HİÇ GÖRÜŞMEDİM'
İddianamedeki FETÖ iddialarına değinen Yavaş, “Sözde FETÖ gibi bir örgütüz, o da tutmazsa FETÖ’yle bağlantılı bir örgütüz iddianameye göre. Bir tanık 2008 yılında Zekeriya Öze bir dilekçe verdiğimi söylüyor. Bu olaydan çıkıp, Öz’le bir bağlantı kuruldu, FETÖ ilişkisi meydana getirildi diyor iddianame. Ben hiç görüşmedim Zekeriya Öz ile" dedi.
"Ben Bilim Araştırma Vakfı başkanı olarak 1999 yılında yaşadıklarımızı devletin yetkili makamında olanlara anlatmak için bir dilekçe verdim. O gün orada Zekeriya Öz vardı. Ondan ona verdim dilekçemi. 1999’da çok ciddi olaylara maruz kaldık. Adil Serdar Saçan bir hafta boyunca bize işkence yaptı. Birçok arkadaşımız mağdur oldu. Anlattığım dönem 28 Şubat dönemiydi. Bunları anlatalım, devletimizle paylaşalım, tarihe not düşelim diye gittik, dilekçeyi ona verdik. Bu, Ergenekon davasına müdahil olma gibi algılandı."
'SOKAĞA BİLE ÇIKMAZ'
Hakkındaki yolsuzluk ve dolandırıcılık iddiaları da kabul etmeyen sanık Yavaş, "Ayrıca biz ailemizle gayet iyiyiz, her zaman maddi manevi destek oluyorlar. Gurur duyuyorlar bizimle. Dün babam da buradaydı, avukat babam cübbeyi giyip gelmiş. Benim haberim bile yoktu. Şu anlatılanlardan en ufak tereddütü olsa sokağa bile çıkmaz" dedi.
Örgüt nöbeti gibi bir şeyin söz konu olmadığını savunan tutuklu sanık Yavaş, bunların kendilerinin normal yaşantısı olduğunu ileri sürdü.
'UYKU SERSEMİ OLDUĞU İÇİN POLİSE ATEŞ ETTİ'
Yavaş, operasyon sırasında polise ateş edilmesini "münferit" bir olay olarak nitelendirerek, ateş eden arkadaşının uyku sersemi olduğunu iddia etti.
"Ateş eden arkadaş aranmış, uyanmamış, Sonra ona ulaşılamamış. Bir anda gürültüyle polisler gelince, polis kelimesini duymamış. Kimin geldiğini anlamamış. Nişan alma yok. Polisi duyunca 'Kusura bakmayın, hakkınızı helal edin' diyor. Devlet denilince bizde konu biter. Orası ormanın içinde olduğu için tekin bir yer değil. Silahların hepsi ruhsatlı. Cephanelik durumu yok. Bu silahlar hiçbir suça karışmamış."