İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından, Adnan Oktar grubuna yönelik yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Oktar'ın 1979 yılında patlayan 'Independanta' tankeri ile kendisine mehdilik indiği imasının örgüt içerisinde sıkça kullanıldığı belirtildi.
İddianamede, söz konusu notta, "Hepimiz için anlamlı bir tarih vardır. Her hareketi olay olan ve büyük bir yankı uyandıran aslanlar aslanı Adnan Hocamızın İstanbul'a gelişi de oldukça etkileyiciydi. Yeri göğü inleteceğinin, İstanbul başta olmak üzere tüm dünyaya ışık saçacağının adeta bir habercisi gibiydi Independenta kazası. İyi ki varsın, iyi ki İstanbul'a gelmişsin Hocam, İstanbul seninle güzel, Türkiye seninle güzel, dünya seninle güzel, ahir zaman seninle güzel Maşallah" ifadeleri dikkati çekerken, not kağıdının altında Cumhuriyet gazetesinin 16 Kasım 1979 tarihli nüshasının bulunduğu ve manşetinde 'Yanan tankerde 51 Romen denizci öldü, İstanbul büyük tehlike atlattı' şeklinde haberin yer aldığı kaydedildi.
AA'nın aktardığı iddianamede, örgüt içerisinde mehdilik alameti olarak İstanbul Boğazı'nda bir tanker patlaması gerçekleştiği ve bunun da Adnan Oktar'ın İstanbul'a geldiği gün olduğu belirtilerek, örgüt liderine mehdilik vurgusu yapıldığı değerlendirildi.
'ÜMİDİMİZ VE DUAMIZ ODUR Kİ RABB'İM SİZİ MEHDİ ETSİN'
İddianamede, şu ifadeler yer aldı:
"Örgüte operasyon yapılan Üsküdar'daki bir adreste ise el konulan dijital materyallerden alınan imajda, Tasavvuf İşleri Başkanı Ahmed Yasin Yalçın Yanar tarafından 30 Ekim 2010'da Adnan Oktar'a gönderilen bir belgeye rastlandı. Besmele ile başlayan söz konusu belgede, Yanar'ın, mevcut kitaplarını Oktar'a gönderdiği, içeriğinde yanlışlıklar varsa düzeltmesini talep ettiği ve 'Ümidimiz ve duamız odur ki Rabb'im sizi Mehdi etsin. Hizmet ehli olan talebelerinize ve değerli kardeşlerimize Allah bu yolda sebat ve sabır versin' şeklinde ifadeler kullanması dikkati çekti."
Bu evliliklerin örgütsel saiklerle yapılmış sahte evlilikler olduğu, yakalananların örgüt evi olduğu tespit edilen adreslerde yerleşik bir hayat idame ettirdikleri kaydedilen iddianamede, örgütten kopmaların önüne geçmek, örgüt mensuplarının ailelerinden muhalif olanların bastırılması ve miraslarının örgüte aktarılması maksatlarıyla sahte evliliklerin gerçekleştirildiği anlatıldı.
İddianamede, yine sahte evliliklere ilişkin bir dijital kayıtta, "Sen daha iyi bilirsin inşallah, Serpil'in mirası konusunda hiçbir şey yapılmıyor. Vefat etse hiçbir hakkımız olmayacak, onu bir kardeşle evlendirmek olur mu?" şeklinde not bulunduğu, söz konusu kişinin müştekilerden Serpil Ekşioğlu olduğu, bu notun Adnan Oktar'a sunulmak üzere yazıldığının değerlendirildiği aktarıldı.
İsim listelerinin yer aldığı benzer bir notta da evlendirilecek kişilerin isimlerinin yer aldığı belirtilen iddianamede, "Örgüt içi evliliklerin örgüt üyesi şahıslara ailelerinden kalan malların örgüte aktarılma amacı güttüğü ve bu amaçla hangi örgüt üyeleri ile evlendirilmesi gerektiği bilgisinin örgüt lideri Adnan Oktar'a verildiği görülmektedir" denildi.
SADECE 20 KİŞİ ASKERLİK YAPMIŞ
Milli Savunma Bakanlığı ile yapılan yazışmalar neticesinde, dosya kapsamında şüpheli pozisyonda bulunan örgütün erkek mensuplarından 55 kişinin bedelli er, 14 kişinin bedelli yedek subay, 8 kişinin dövizli er, 5 kişinin dövizli yedek subay ve 7 kişinin askerliğe elverişli olmadığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, bu kişilerin örgüt liderinin talimatları doğrultusunda askerlik görevini bedelli/dövizli olarak yerine getirdiği kaydedildi.
Yine bu kapsamda 9 kişinin öğrenci, 2 kişinin yurt dışı işçi ertelemeli, 1 kişinin yoklama kaçağı, 1 kişinin Türk vatandaşlığından ayrıldığı, 1 kişinin son yoklamaya tabi olduğu belirtilirken örgüt içinde yalnızca 20 kişinin askerlik görevini ifa ettiği anlatıldı.
İddianamede, örgüt elebaşısı Oktar'ın da bedelli olarak askerliğini yaptığına vurgu yapılarak, örgüt yöneticilerinden Tarkan Yavaş'ın 'elverişsiz' olması sebebiyle askerlik hizmetini yerine getirmediği aktarıldı.