Bilim insanları tarafından ‘çığır açıcı’ olarak nitelenen kafatası Etiyopya’nın kuzeyinde yer alan Afar bölgesinde bulundu. Keşfe dair detaylı analiz Nature dergisinde dün yayımlandı.
İnsan ve kuyruksuz iri maymun özelliklerini bir arada gösteren ‘Australopithecus anamensis’ adlı türe ait olduğu düşünülen kafatasının 3.8 milyon yıllık olduğu açıklandı. Kafatasının büyük olasılıkla bir erkeğe ait olduğu belirtildi.
'EUREKA ANIYDI'
Cleveland Tabiat Tarihi Müzesi antropoloji küratörü ve araştırmanın yazarlarından Yohannes Haile-Selassie, keşif için “Tam bir ‘eureka’ (onu buldum) anıydı ve bir rüya gerçek oldu. Bu, bugüne kadar bu alanda bulduklarımız içinde en önemli numunelerden biri” dedi.
Bu türün 3.9 ile 4.2 milyon yılları arasında yaşadığı biliniyor ve dünyanın en ünlü fosillerden biri olan Lucy’nin de ait olduğu ‘Australopithecus afarensis’lerin atası sayılıyor. Bu iki türün Homo’ya yani bizlere genlerini aktardığına inanılıyor.
'ESKİ TÜR YERİNİ YENİSİNE BIRAKIR' TEZİNİ SARSIYOR
Daha önce bulunan kısmi kemik parçalarını inceleyen bilim insanları, anamensislerin yok olduğunu ve ardından afarensislerin geldiğini düşünüyordu. Bu keşifle birlikte iki türün birlikte en az 100 bin yıl yaşadığını kanıtlıyor. Bu da daha eski olan türün yerini yeni türe bıraktığı görüşünü sarsıyor.
Afarensislerin 3 ile 3.8 milyon yıl önce yaşadığı biliniyor.
TEK BİR TÜRDE GÖRÜLMEYECEK YÜZ ÖZELLİKLERİNE SAHİP
Bu araştırmaya kadar bu eski insanların yüzünün nasıl olduğu gizemini korurken, keşifle birlikte bilim insanları daha önce hiç bilinmeyen yüz özelliklerini de belirledi.
‘MRD’, çıkıntılı bir çeneye ve elmacık kemiklerine sahip. Bu özelliklerin Afarensislere benzediği aktarıldı. Kafatasının uzun ve dar olması ise erken insan atalarına benziyor.
Melillo, “Şimdiye kadar, yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşayan bilinen en eski insan türleriyle ‘Lucy’ gibi 2 ile 3 milyon yıl yaşındakiler arasında büyük bir boşluk bulunuyordu. Bu keşfin en heyecan verici yönlerinden biri de bu iki grup arasındaki morfolojik boşluğu doldurması" dedi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE EVRİME ETKİSİNİ AYDINLATACAK
Öte yandan bilim insanlar bu keşifle birlikte o dönemin coğrafyasına da ışık tuttu.
MRD'nin ağaçlarla çevrili büyük bir gölün yakınında kurak bir bölgede yaşadığı sonucuna varan uzmanlara göre bu bölge volkanik kül ve lavlarla kaplanmıştı.
Araştırmanın yazarlarından Michigan Üniversitesi'nden Naomi Levin, “MRD’nin ait olduğu çevreyi, iklim değişikliğiyle ilişkisini ve bunun insanın evrimini nasıl etkilediğini daha iyi anlamak için daha fazla araştırma yapmak istiyoruz" dedi.