Söz konusu kalıntılar, Antik Yunanlıların sahil yerleşimlerinden birisi olan ancak günümüzde Rusya’nın Karadeniz sahillerindeki idari bölgelerinden Krasnodar Krayı’nda yer alan Phanagoria’nın doğusundaki nekropol alanlarından birisinde bulundu.
Uzmanlar kalıntıları bulunan askerin oldukça yüksek rütbeli olduğunu düşünüyor. Zira asker ve ailesi, yerin 5 metreden fazla altında yanlarında değerli eşyalarından oluşan bir hazineyle gömülü bulundu. Bulunan kalıntılar incelendiğinde, mezarın 5. yüzyıla ait olduğu görüldü.
‘KILIÇ KINININ YIPRANMIŞ OLMASI PEK ÇOK SAVAŞTA YER ALDIĞININ DELİLİ’
“Aynı zamanda kılıç taşımak için kullandığı kemere iliştirilmiş olan deri bir koşum takımı da bu iddiaları doğrular nitelikte. Koşum takımlarının kemerlerinin oldukça yıpranmış olması ve kılıcını kınından defalarda çıkartıp geri koymuş olması, bizlere süvarinin çokça savaşta yer aldığını gösteriyor.”
Voroşilov ve ekibi, mezarlarını buldukları ailenin bir göçmen kavmi saldırısı sırasında öldürülmüş olabileceğini ya da veba salgınından ötürü hayata veda ettiğini düşünüyor.
ASKER İLE AİLESİNİN MEZARI, KAZI TAMAMLANMAK ÜZEREYKEN TESADÜFEN BULUNDU
Bunun yanında, ekibin bu yaz boyunca kazı alanında bulduğu tek şey söz konusu mahzen mezar değil. Aynı zamanda ekibin keşfettiği ve kilisede sunak olarak kullanıldığı düşünülen mermer bir levha, 5. yüzyılda Phanagoria’da Hristiyanlığın kabul edildiğini de düşündürüyor.
Phanagoria Açık Hava Müzesi Müdürü Vladimir Kuznetsov, kazı alanında bulunan ve vaftiz için kullanıldığı düşünülen bir başka mermer yapının da Rusya’ya Hristiyanlığın Phanagoria’dan yayıldığının ispatı olabileceğine inanıyor.
Kuznetsov, “Denizaltında yaptığımız keşif seferlerinde, milattan önce 62 yılı dolaylarında Phanagoria’nın Pontus Kralı Dördüncü Mithridatis karşısında yükselişini takriben batan bir gemi keşfettik. Söz konusu gemi, bugüne dek bulunmuş en antik gemi olma özelliğini taşıyor” dedi.
Phanagoria, milattan önce altıncı yüzyılın ortalarında günümüzde Türkiye’nin yer aldığı Küçük Asya’dan göçen Yunan yerleşimciler tarafından kurulmuştu. Ardından söz konusu şehir Karadeniz’in en etkili güçlerinden ve en geniş Yunan metropollerinden birisi haline gelmişti. Ancak 9 ila 10. yüzyıllarda, bilinmeyen bir nedenden ötürü yıkılmıştı.