Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "İnancımız gereği bizler her bir insanın 'eşref-i mahlukat' olduğunu ve kıymetini buradan aldığını düşünüyoruz. Kime ve neye karşı olursa olsun şiddet eğiliminde olanlar ise insan olmanın özünde yer alan merhamet ve vicdan duygularından yoksun kişilerdir. Bu yoksunlukları nedeniyle diğer insanların kişisel haklarını hiçe saymakta, birlikte yaşama kültürü ile uyuşmayan davranışlar sergileyerek toplumsal hayatı tehlikeye atmakta sakınca görmemektedir. Sosyal ve toplumsal hayat için tehdit oluşturan davranışlara sahip bu kişiler, cezalandırılmalarının yanı sıra şiddet eylemlerinden dolayı yeterli donanıma sahip rehabilitasyon merkezlerinde tedavi edilmelidir."
'AİLE İÇİ ŞİDDETE MÜDAHALE EDİLEMEYECEĞİ ANLAYIŞI AHLAK, DİN VE HUKUKLA BAĞDAŞMIYOR'
Açıklamada, şiddetin bireysel zemini kadar sosyo-kültürel arka planının da iyi anlaşılması ve sorunun kaynağında çözülmesi için gerekli adımların atılması gerektiği vurgulandı. Meselenin bireysel rehabilitasyonla birlikte yürütülecek toplumsal rehabilitasyon boyutunun önemine işaret eden açıklamada, şunlar kaydedildi: "Toplumumuzda özellikle kadına şiddeti normalleştiren, meşrulaştıran, hatta öven bazı yaygın tutumlarla en sert şekilde mücadele etmeliyiz. Aile içinde olan şiddete müdahale edilemeyeceği yönündeki sakat anlayış ne ahlak, ne din, ne de hukukla bağdaşmaktadır. Daha çok can kaybetmemek için aile içinin de bir hukuku olduğu, gerektiğinde dışarıdan müdahalenin kaçınılmaz olduğu anlayışını hakim kılmalıyız. Toplumda özellikle kadına karşı yöneltilen şiddetin önlenebilmesi için gerekli bir diğer husus ise kadını ikinci sınıf ve ezilen konumundan çıkarmaktır. Kadın, kimliğinden soyutlanmış bir nesneye dönüştürüldüğünde her türlü şiddete açık hale gelmektedir. Bunun önlenmesi için de bize en önemli rehber olan Hz. Peygamber ve onun örnek hayatı hatırlanmalıdır."
'SUÇLULARIN İYİ HALDEN CEZA İNDİRİMİ ALMALARI ÖNLENMELİ'
Kadının ve ailenin korunması için şiddet olaylarına karşı hukuki düzenlemelerde uygulanan cezai yaptırımların hakkaniyete uygun olması gerektiği ve tahrik, iyi hal gibi ceza indirimlerinin suçluların fiili tekrar işlemesine neden olduğu belirtilen açıklamada, suçluların duruşmadaki tutum ve davranışları gibi kabul edilmesi mümkün olmayan gerekçeler ile cezada indirim almalarının önlenmesi, herkese karşı, her türlü şiddetin önüne geçilebilmesi için başta cezaların caydırıcı olması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı: "KADEM olarak bizler, kurulduğumuz günden bu yana daima 'Herkese karşı her türlü şiddete son' diyerek şiddetin önlenmesi ve ortadan kalkması için mücadele eden bir STK olduk. Kültürel kodlarımızda, kadim değerlerimizde ve dini inancımızda var olan, ancak son dönemde içi keyfi saiklerle boşaltılan 'aile' kavramına vurgu yaptık. Aileyi korumanın onu oluşturan her bir unsuruna değer vermekle ve bu unsurların haklarını korumakla olabileceğini söyledik. Kadını ötekileştirmeye çalışan zihniyete karşı savaş açtık. Toplumsal hayatın devamı için vazgeçilmez kıymette olan ailenin hak ettiği yere gelebilmesi için kadının haklarının tesliminin şart olduğuna değindik. Ancak bu şekilde toplumsal çözülmenin önüne geçilebileceğini savunduk ve savunmaya devam edeceğiz."