Bu yakınlarda Suriye’deydiniz, orada yaşamı nasıl buldunuz, neler değişti?
Geçtiğimiz haziranda Suriye’deydim ve aslında bazı şeylerin iyiye değiştiğini gördüm. Örneğin Şam’da, Doğu Guta’daki operasyon sayesinde, insanlar artık teröristlerin saldırılarından korkmuyor. Oradaki atmosfer inanılmaz, insanlar sevinç ve umut dolu.
Ama ekonomik durum, yumuşak tabirle iyi değil. Erkekler, bazı kadınlar da, iş bulmak için halen Suriye’den gitmek istiyor, perişan durumdalar. Onlar diyor ki, ekonomi istikrarlı olaydı ve önümüzdeki gelecek için bir umut olsaydı kalırdık. Ama aynı zamanda her şeye rağmen ülkelerinde kalma niyetinde olan insanlar da var.
Geçen sefer Şam’daydım, Suriye ordusuna katılmak için Rukban kampından kaçan insanlarla konuştum. Kampın da bulunduğu işgal altındaki topraklarda yaşananlar küçümseniyor, siviller kamptan çıkamıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Soçi anlaşması sayesinde İdlib’de büyük facianın önüne geçildiği açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeydoğusunda yaptıklarına tam destek veremiyorum ama tutumu değişiyor ve bu bölgede Rusya’yla birlikte çalışıyor. Bu olumlu bir değişim. Yine de İdlib’deki durum çok zor. Bazı batı medya organlarının bildirdiğine göre İdlib’de yaklaşık 70 bin terörist var, buna El Kaide üyeleri de dahil. Onlar, sivilleri rehin tutuyor, şehirlere ve şehir yakınlarındaki evlere, yerleşimlere saldırıyor.
Şubat başlarında İdlib’e gittim ve Sincar’dan kaçanlarla konuştum. Bir kadın bana, nereye giderse gitsin teröristlerin onu ve çocuklarını takip ettiğini, herkesi tek tip giysi giymeye zorladığını, insanların evden dışarı çıkamadığını anlattı. Rusya ve Suriye’nin organize ettiği 3 insani koridor sayesinde meşru hükümetin kontrolündeki bölgeye kaçmayı başardı.
Çeşitli kaynaklara göre, İdlib’de 50 binden fazla militan var. Bu bölgedeki konumunu nasıl güçlendirmeyi başarıyorlar?
İdlib hakkında net bir şey söyleyemem ama Amerikalıların işgali altındaki güneydoğuda, militanlara en büyük desteği ABD’nin verdiğini biliyorum. ABD bu toprakları kontrol ediyor. Bunun yanında IŞİD bu topraklardan sürekli Suriye ordusuna ve sivillere saldırma fırsatına sahip ve ABD onları durdurmuyor bile.
ABD, Türkiye’nin eleştirilerine rağmen Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt oluşumlara destek vermeye devam ediyor. Sizce Kürt oluşumlar neden bu bölgenin meşru Suriye hükümetinin kontrolüne geçmesine karşı çıkıyor?
Gördüğüm kadarıyla Kürt oluşumlar, Amerikalılara kendilerini kullanmasına izin verdiler. Bağlılığa karşılık Suriye’nin belli bir kısmını vaat ettiler, Kürtler bu kısmı kendi toprakları ilan etmek istiyor. Oysa bu bölgede Araplar ve Suriye’nin diğer halkları da yaşıyor. Kürt oluşumlar böylelikle kısmen kontrolleri altında olan bu topraklarda etnik temizliğe çekiliyor. Onlar pastadan paylarına düşeni almayı umuyor, bu yüzden merkez hükümetin idaresi altına dönmek istemiyorlar.
Aralarından bazıları sadece güvenlik istiyor ama ABD ve İsrail’in vaatlerine kanan çoğunluk mantıksız talepler sürmeye başladı. Her şey, Batı toplumunu Suriye’ye karşı ayarlamak, Suriye’nin totaliter ülke olduğunu göstermek içindir. Ama gerçek şu ki Kürt oluşumlar sadece bu iki ülkenin elinde bir araç. ABD ve İsrail bu bölgedeki doğalgazı alıyor.
Suriye halkının, ülkenin kuzeydoğusunu kontrol eden Kürt oluşumlarla ilişkileri nasıl? Kürt oluşumlar ve yerel Arap aşiretleri arasında çatışmaların yaşandığı yönünde bilgi var.
Bunların yaşandığı o topraklara gidemedim ama meslektaşlarımdan duyduğum ve haberlerden okuduğum kadarıyla Kürt oluşumlar yerel evlere ateş açmışlar, buğday stoklarını yok etmişler.
Avrupa ve ABD basını neden Beyaz Miğferleri neredeyse melek gibi gösteriyor?
Çünkü onlar propaganda işlevini yapıyor. Beyaz Miğferlerin vidolarının büyük bir kısmı, nasıl çocuk kurtardıklarını gösteriyor. Büyükleri nasıl kurtardıklarını neredeyse hiç göremezsiniz. Propaganda bu Miğferleri, Rusya, Suriye ve İran’a karşı mücadelede kullanıyor, bu ülkeleri saldırılar düzenlemekle suçluyor. Oysa saldırı yapanlar aslında El Kaide, Hayat Tahrir eş-Şam, Ceyş’ül İslam ve diğer terör örgütleri. Bu durumu benden daha iyi inceleyen bir meslektaşım, Beyaz Miğferlerin aslında her zaman teröristlerin yanında olduğunu ve teröristlerin işlediği suçu örtbas etmek için sivilleri kullandığını söyledi.
Medyanın Suriye savaşındaki rolü ne?
Rolü oldukça kötü. İstisnalar var ama genel olarak, Suriye hakkında yazan Batı basını, rejimi devirmeye ayarlanan bir program gibi. Aslında yalan çıkan birçok somut örnek biliyorum. Birini anlatayım. 2014’te, Doğu Guta’da bir terörist ilk okulu tüfekten taradı, bir çocuk öldü, 60 kişi yaralandı. BBC oradaydı, bir muhabir kadın. Ben de çocukların kaldırıldığı hastaneyi ziyaret ettim, onlarla kendim konuştum. Ama sonuçta o muhabir kadının yazısı yayınlandı. Bu yazıda, yaralıların, okul saldırısından Şam’ın sorumlu olduğuna inandıkları yazıyordu. Ama bu kesinlikle yalan, ben kendi gözlerimle bambaşka bir tablo gördüm ve insanların, teröristlerden yorulduklarını söylediklerini duydum.
Bir diğer hikaye de şöyle. Omran Dakniş adında küçük bir çocuk, 17 Ağustos 2016’da, bazı kaynaklara göre hava saldırısı, diğer kaynaklara göre de Nusra’nın Halep’in El-Katerci mahallesine saldırısı sonucu yaralanmıştı. Medya bu çocuğun, toz ve çamur içinde ambulans arabasında olduğu fotoğrafını yayınlayarak kardeşinin öldüğünü, suçlunun hükümet olduğunu yazdı. Batı medyası, saldırının Suriye askerlerinin düzenlediğini bildirmişti. 2017’inin haziran ayında bu çocuğun yeni fotoğrafları yayınlandı, bu görüntülerden kendisinin ve ailesinin sağ salim olduğu, babasının da Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetine destek verdiği ve ailesinin, propaganda ve Suriye hükümetini devirmek amacıyla gözden geçirmek için kullanma çabalarını eleştirdiği ortaya çıktı. O eski fotoğraf, Beyaz Miğferlerin bir mizanseniydi.
Böylelikle teröristler Suriyelileri rehin tutma ve işkence etmesinin yanı sıra, uyduruk haberler için medyaya para ödüyor. Onları takip etmek çok kolay, onları kişisel hesaplarında, hatta Facebook’ta, El Kaide’ye destek ifadeleri yer alıyor. Bu, teröristlerle garip bir uzlaşma gibi oluyor.
Kanada vatandaşı olarak Kanada dahil Batı medyasının, Rusya ve İran’ın Suriye’deki rolünü aydınlatmasıyla ilgili ne söyleyebilirsiniz?
Onların yaklaşımı korkunç. Onlar, mümkün olan her şeyden Rusya ve İran’ı suçluyor. Bu ülkeleri, Suriye’de kendi çıkarları savunmakla suçluyorlar. Ama gerçek şu ki Suriye hükümeti, barışçıl çözüm, teröristleri yenme, barışı yeniden sağlama konusunda yardımcı olmaları için Rusya ve İran’ı davet etti. Birlikte teröre karşı mücadele etmek için istediklerini davet etmek, Suriye hükümetinin mutlak hakkıdır.