ABD’nin bu kararı hakkında ve genel olarak S-400 sistemlerinin satın alınması sonucu ortaya çıkan durum hakkında Türkiye ne düşünüyor? Ankara, bu stratejik alımından pişmanlık duyuyor mu?
Konuyla ilgili Sputnik’e konuşan güvenlik uzmanı ve eski asker Abdullah Ağar, şu yorumlarda bulundu.
Şu ana kadar Batı dünyasının, Türkiye’yi ve başta askeri güç olmak üzere Türkiye’nin milli güç unsurlarını kendi hedef ve menfaatleri doğrultusunda kullanmak ve istikrarsızlıkla kendi istikrarı arasında bir tampon ülkesi olarak görmek gibi temel bir refleksi ve eğilimi vardı. Ama Tükiye, özellikle son çeyrekte bu kullanılma refleksinden rahatsızlık duymaya başladı.
Bölgede vekalet savaşlarının başlamış olduğu 2000’lerin başından beri ekonomisi ve savunma sanayisiyle gelişen Türkiye, karşı karşıya kalmış olduğu küresel ve küresel kökenli bölgesel saldırılar ve terör sonucu, çok farklı düşüncelere ve siyasi stratejilere itilmeye başladı. O siyasi stratejilerin bir türevi ve sonucu olarak da Türkiye, Rusya’dan, yani NATO karşıtı ve NATO ile rekabet halindeki bir eksenden bir silah sistemi aldı.
Bu son derece anlamlı ve sonuçları itibariyle çok önemli ve olumlu bir adım. Olumlu sonuçlarla bereber bedeller de ortaya çıkabilir. Bir tanesi ortaya çıkmış zeten – Türkiye F-35 projesinden çıkartıldı. Ama eksenler arası mücadelede jeopolitik değeri son derece yüksek olan Türkiye gibi bir partnerin kazanılması veya kaybedilmesi, dünya hakimiyetiyle ilgili oyunlar kurgulayan ve bu oyunları oynayan küreseller açısından hayati derecede önemlidir.
ABD, hem Türkiye’ye rağmen kendi hedef ve menfaatlerini uygulamaya çalıştı hem de Türkiye’yi istediği gibi yönetmeye ve yönlendirmeye çalıştı. Bunu başaramadı. Dolayısıyla Türkiye’nin S-400’leri alması, Türkiye’nin bekasıyla ve hedef ve menfaatleriyle ilgili bir mesele. S-400 sistemi, Türkiye’nin aleyhine denklem kurmaya çalışanlara karşı son derece kararlı, etkili ve caydırıcı bir silah sistemi. Bu nedenle Türkiye, attığı bu stratejik adım nedeniyle pişman değildir.