“ÇİN VE TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BÜYÜK BİR İVME KAZANIYOR”
“TÜRKİYE ÇİN’İN BÖLÜNMESİ FAALİYETLERİNE İZİN VERMEMELİ”
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Weihua, Çin medyasına yansıdığına göre Çin Devlet Başkanı Jinping’in Erdoğan ile görüşmesinin ardından “Türkiye’de Çin aleyhine ayrılıkçı herhangi bir harekete izin verilmeyeceği taahhüt edildi” dediği iddiaları soruldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sincan konusunda, “Bu konuyu istismar eden yaklaşımlar da var. Bu istismarlar Türk-Çin ilişkilerinde olumsuz yanısmalara neden oluyor” ifadelerinin de çok önemli olduğunu kaydeden Weihua, şöyle devam etti:
“Bu konuyu istismar edenler var, bu konudan rant elde etmek için çalışanlar var, Sayın Cumhurbaşkanının ifadeleri. Çünkü son zamanlarda Türkiye’de Sincan konusu, Uygur konusu sıcak bir gündem maddesi oldu. Ancak gerçeği bilen, gitmiş, görmüş olan kaç kişi var? Türk medyasının bu konuyu istismar eden ülkelerin aracı olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Zaten bunu Sayın Cumhurbaşkanı da farkında.”
BM MEKTUBU: “BATILI ÜLKELER ÇİN’E KARŞI ÖNYARGILI”
Elçi Müsteşarı Weihua, BM İnsan Hakları Konseyi’ne üye 22 ülkenin Çin’in Sincan bölgesindeki Uygur Türkleri’ne muamelesini eleştiren bir mektup yayınlamasına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu 22 ülkenin 18’i Avrupa ülkesi, hepsi Batılı ülkeler. Batılı güçlerin Çin’e karşı ne düşündüğü ve ne gibi önyargıları olduğu, Türkiye de aynı acıları çekiyor bence, biliniyor. BM tarafından yayımlanan Global Mutluluk Raporu’nda çok komik sonuçları paylaşmak istiyorum; Çin, bu raporda 93. sırada yer alıyor, Libya 72. sırada yani ‘2018 yılında Libya’daki insanlar biz Çinlilerden çok daha mutlu’. Türkiye de 79. sırada, ‘Türkiye’deki insanlar da Libya’dakilerden daha mutsuz’. Sanki Çin ayrı bir cinsten olarak görülüyor, neden iki sebebi var; Çin’in liderliğini yapan Çin Komünist Partisi, ikincisi ise Çin’in sistemi sosyalizm. Bu iki nedenden dolayı ne olursa olsun Çinliler ayrı cinsten gelen insanlar olarak görülüyor.”
Weihua, söz konusu mektubun Çin’in diplomatik ilişkilerini ne yönde etkileyeceğine ilişkin de, “Çin, dünyadaki bütün ülkelerle iş birliği yapmaya hazır ve aramızdaki dost ilişkilerini geliştirmeye hazırız ama bağımsızlığımızı, egemenliğimizi, toprak bütünlüğümüzü koruma konusunda da çok ciddiyiz ve çok kararlıyız. Devlet başkanlığımızın söylediği bir söz var; hiç kimse bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğümüz konusunda taviz vermemizi beklemesin” diye konuştu.
“İDLİB’DE UYGUR CİHATÇI GRUBUNUN EL-NUSRA İLE BİRLİKTE SAVAŞTIĞINI HERKES BİLİYOR”
Weihua, “İdlib’de ne kadar Uygur kökenli cihatçının bulunduğuna” ilişkin bir soru üzerine ise “Sizin gibi biz de medyadan okuyoruz ama orada az sayıda olmayan bir Uygur cihatçı grubu var ve onların ailesi var. Basında çıkan rakam; 5-7 bin. Türkistan İslami Partisi altında El-Nusra ile birlikte savaştıklarını herkes biliyor. Sincan konusuyla bağlantılı olarak bizim izlediğimiz bazı videolarda, oradaki cihatçılar çocukları savaşçı olarak eğitiyorlar ve cihatçı sloganları atıyorlar. Amaçları, İdlib’de savaş tecrübesi elde edip Çin’e geri dönerek cihat yapmak. Terör ve şiddet konusunda Çin’in karşı karşıya kaldığı tehdit çok açık ve çok büyük” diye konuştu.
“ÇİN İRAN’DAN PETROL ALMAYA DEVAM EDİYOR, BU DOĞAL HAKKIMIZ”
Weihua, ABD’nin İran yaptırımları kapsamında ülkelere tanıdığı muafiyetlere son verdiği anımsatılarak, Çin’in İran’dan petrol ithalatına ilişkin durumunun sorulması üzerine ise, “ABD tek taraflı olarak bir ülkeye yaptırım uyguluyor ve dünyadaki bütün ülkelerin de buna uymasını talep diyor. Bu da adil bir talep değildir. Çin önceden beri Amerika’nın İran’a ve ya herhangi bir ülkeye karşı tek taraflı yaptırımlarına karşıdır. Çin ve İran arasında şeffaf, kazan-kazan bir ticari iş birliği vardır. Hem Çin hem İran çıkarına uygun bir şekilde iş birliğimiz devam etmektedir. Şu anda Çin İran’dan petrol almaya devam ediyor, bu da bizim doğal hakkımız. İran konusunda bir sonraki aşamada ne olacak, İran ve Amerika’nın karar verecebileceği bir husustur, biz tabi ki bu bölgede istikrar bekliyoruz, çatışmanın olmamasını bekliyoruz” yanıtını verdi.
Weihua, Doğu Akdeniz konusunda da diyalog yoluyla, bütün tarafların kabul edebileceği bir sonuca varılmasını beklediklerini belirtti.
Öte yandan Elçi Müsteşarı Weihua’ya, toplantıda dağıtılan “Sincan’da Kültürün Korunması ve Geliştirilmesi, Terörizm ve Aşırılıkla Mücadele ve Sincan’da İnsan Haklarının Korunması” başlıklı kitapçıkta yer alan bazı ifadeler de soruldu. Kitapçıktaki “Uygur etnik grubunun Türklerin torunlarının olmadığı” yönündeki ve “Tarihsel olarak Türklerin baskı ve köleleştirmesine direnmek için Ouigour halkı, Oigour kabile ittifakını oluşturmak için bazı Tiele kabileleriyle birleşmiştir” ifadelerine ilişkin Weihua, Çin ve Türkiye’nin tarihçileri arasında bazı konularda görüş farklılıkları olduğunu kaydetti. Bazı tarihi konuların günümüz diline çevirilmesinin de zor olabileceğini söyleyen Weihua, “Çin tarihçilerinin yaptığı araştırmalara göre Uygur ve Türkiye’deki Türkler aynı atalardan gelmiyor. Ben bir tarihçi değilim, 2 bin 500 sene önceki özellikle göçebe insanların yaşadığı bölgedeki tarihin gerçeği ne ise onun yüzde yüz doğru olarak çıkarılması her halde çok zor. O nedenle bu soruları tarihçilere bırakmamız gerekiyor” dedi.