Raporda cinayetin sorumluları olarak Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın da aralarında bulunduğu yüksek mevkili Suudi yetkililer gösterildi.
Hazırladığı rapordan ötürü can güvenliğinde endişe duyan Callamard’ın Sputnik’e verdiği röportaj şöyle:
-Hazırladığınız rapordan ötürü kendi can güvenliğinizden tereddüt ediyor musunuz?
-Şimdiye dek böyle duygulara kapılmadığımı söylemeliyim. Tabii birtakım şahsi önlemler aldığımı da inkâr edemem. Şimdiye dek karşı karşıya kaldığım tek tehdit, Suudi Arabistan basınında aleyhimde yazılan asılsız haberler ve yargı süreci. Ancak herkes biliyor ki ben yalnızca işimi yapmaktaydım.
-Söz konusu yargı sürecinden biraz daha bahsedebilir misiniz? Sizi kamuoyunu yanlış bilgilendirmekle mi suçluyorlar?
-Hayır. Dışişleri Bakanı olduğunu sandığım bir yetkili, hakkımda yasal süreç başlatmak istediklerini kamuoyuyla paylaştı bile.
-Elime geçen verileri FBI ile paylaşmaya açık olsam da, kaynaklarımı açıklayacağımı sanmıyorum. FBI bugüne dek söz konusu davada oldukça geniş bir veri ağı elde etmiştir diye düşünüyorum. Bu soruşturmanın FBI tarafından yürütülmesini talep etmemin nedeni ise, Kaşıkçı’nın ABD’de ikamet edip Washington Post gazetesinde çalışmış olması. Şahsi kanaatime göre ABD'nin de, hakikatin gün yüzüne çıkarılmasında çıkarı var. Bu güne dek aksini düşündürecek bir eylemde bulunmadıklarından ötürü böyle bir öneride bulundum. Ancak kaynaklarım rıza verdiklerini bizzat dile getirmedikleri müddetçe, edindiğim bilgilerin kaynağını ABD hükümetiyle paylaşmayacağım.
-Raporunuzda, Kaşıkçı cinayetinin Veliaht Prens adına işlendiği şüphesinin aydınlatılana kadar incelenmesi gereken bir husus olduğuna ilişkin birtakım delillere de yer verdiniz. Aynı zamanda uluslararası toplumun kendisine ve mal varlığına karşı belirli yaptırımlarda bulunmasını önerdiniz. Bununla beraber bakanlık görevine de son verilmesi gerektiğini düşünüyor musunuz?
-Mevcut şartlar altında bu benim yapabileceğim ya da önerebileceğim bir şey değil. Ancak Veliaht Prens'in, söz konusu davaya hiçbir şekilde karışmadığı ve Kaşıkçı cinayetinden sorumlu olmadığı kesin olarak ispatlanmalıdır. Bu süreç tamamlanana kadar mal varlıkları devlet kontrolüne alınmalıdır.
Uluslararası toplumun yaptırım uyguladığı ilk bakan kendisi değil. Bunun emsallerini daha evvel de görmüştük. Dolayısıyla bakanın istifa etmesi gerektiği anlamına gelen bir durumda değiliz. Ancak devlet başkanı olmadığından ötürü uluslararası yargısal dokunulmazlığı olmadığını belirtmeyi de gerekli görüyorum. Bunlardan ötürü, kendisinin de yaptırım uygulanacaklar arasında yer alması uygun olacaktır.
Suudi Arabistan’ın nasıl ve kim tarafından yönetilmesi gerektiğine karar vermek benim haddime değil. Benim işim, Suudi yetkililerin uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun hareket etmelerini telkin etmek.
-Açıklama yapmanın yeterli olduğunu sanmıyorum, zira gerekli açıklamalar çoktan yapıldı. Suudi Arabistan’a tavsiyem, söz konusu cinayetin aydınlatılması hususunda üst düzey yetkilileri de dahil olmak üzere başta BM ve sonra diğer uluslararası uzmanlarla işbirliği içerisine girmesidir.
Raporumda da belirttiğim gibi, Kaşıkçı cinayeti soruşturması oldukça zorlayıcı ve detaylı bir süreç olacak. Ancak bu sürecin tutsağı olmamalıyız. Bu sebeple yasal süreçle ilintili olmayan ve Kaşıkçı’yı onore edebilecek pek çok başka öneride de bulundum.
-Peki Kaşıkçı cinayetini soruşturmak ve cinayetin zanlılarının bulunması üzerine uluslararası bir mahkeme düzenleyecek, Kosova’daki gibi özel bir araştırma ekibi kurmayı düşünüyor musunuz?
-Bu konu üzerine düşünmemiştim, ancak ilginç bir husus. Üzerine düşünmem gerekiyor. Çeşitli mekanizmaları değerlendiriyorum. Sanıyorum ki en iyi seçenek, Türk ve Arap tarafların müşterek bir araştırma ekibi kurması olurdu ancak böyle bir girişimde bulunulmadı. Bu sebeple, belki sizin öneriniz gündeme getirilebilir.