2013'teki Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında işadamı Osman Kavala'nın da bulunduğu 2'si tutuklu 6'sı firari 16 şüphelinin yargılanmasına bugün Silivri'de başlandı.
16 isim için 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs' ve ' Gezi olaylarını finanse etmek' suçlamalarıyla, ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.
KAVALA: İDDİALAR HAYSİYET KIRICI
T24'ün aktardığına göre bugün ilk kez hakim karşısına çıkan Kavala savunmasında şu ifadeleri kullandı:
"20 aydır tutuklu bulunmama sebep olan fantastik bir kurgudur. Gezi olaylarının organizatörü olduğum söylenmiştir. Hakkımdaki iddialar haysiyet kırıcıdır. Hayatımın hiçbir safhasında demokratik seçimler dışında hükümet değişimine yakın durmadım.
'GÖZALTINA ALINMADAN ÖNCE SUÇLU OLDUĞUMUN KABUL EDİLDİĞİNE İNANIYORUM'
Otpor veya Canvas’tan kimse ile bir tanışıklığım veya bağlantım yoktur. Birkaç kişiden oluşan bir örgütün 80 ilde eylem yapmış olduğu iddiası oldukça fantastiktir.
'GEZİ İDDİANAMESİ ERGENEKON DAVALARINI HATIRLATIYOR'
2013'te Açık Toplum ve Anadolu Kültür’ün harcamalarına bakıldığında olağanüstü bir para akışı söz konusu değildir. Ne Açık Toplum’da ne de Anadolu Kültür’de hiçbir zaman fon yönetecek yetkim olmadı. Benim üzerimden Gezi olaylarına finansman aktarıldığına dair hiçbir kanıt mevcut değildir."
AKSAKOĞLU: NEDEN 220 GÜNDÜR TEK BAŞIMA BİR HÜCREDE TUTULUYORUM?
Savunmasını yapan tutuklu sanık Yiğit Aksakoğlu da aldığı eğitimler ve katıldığı sosyal sorumluluk projelerini anlatarak, 2011'de yarı zamanlı olarak Hollanda merkezli Bernard Van Leer Vakfı'ndan çalıştığını, 2012'de vakfın Türkiye temsilcisi olduğunu, bu nedenle vakfın o tarihteki yöneticilerinden Marc Mataheru ile irtibatı bulunmasının normal olduğunu söyledi.
Bu çalışmalar kapsamında dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'la da görüştüklerini anlatan Aksakoğlu, Yılmaz'ın da iddianamede mağdur olarak yer aldığını anlattı.
Şiddetle değişimden yana olmadığını ancak hep değişimden yana olduğunu aktaran Aksakoğlu, bunun için vakıflarla ve derneklerle çalıştığını ifade etti.
Aksakoğlu, Gezi'yle ilgili sadece bir toplantı yaptıklarını ve Gezi olaylarında nelerin neden olduğunu akademisyenlerle konuştuklarını söyledi. Toplantıda kolaylaştırıcılık yaptığını anlatan Aksakoğlu, şöyle devam etti:
"Kolaylaştırcılık, moderatörün büyük gruplar için olanıdır. Ne kolaylaştırıcılık ne de toplantı yapmak suçtur. Bu toplantı, Gezi'den sonra gerçekleşen yüzlerce toplantıdan sadece biri. Gezi olaylarını Anadolu'ya yaymaya ve derinleştirmeye çalıştığımız iddia ediliyor. 2,5 milyonun katıldığı eylemleri ben mi organize ettim. Madem öyle 6 yıldır ne bekliyorlardı? Anadolu Kültür ya da Açık Toplum Vakfıyla bir ilişkim yok. Olması da suç değil. Gezi'ye gittim, gördüm, geldim ama bir gece bile yatmadım. Gezi'yle ilgili bir Tweetim bile yok. Koca Gezi'yi organize etmişiz bir tane WatsApp grubumuz yok. Böylesi toplumsal bir olayla ilgili elimde bir fotoğrafım yok. Neden 220 gündür tek başıma bir hücrede tutuluyorum, neden ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum?"
Aksakoğlu, tahliyesini ve beraatini talep etti.
MÜCELLA YAPICI: 50 CM MESAFEDEN YÜZÜME GAZ SIKILDI
Tutuksuz sanıklardan Taksim Dayanışması Platformu Başkanı Mücella Yapıcı aynı suçlamalarla ikinci kez hakim karşısına çıktığını belirterek, iddianamede diğer şüphelilerle birlikte Gezi olaylarında orantısız şiddet olduğu yönünde algı oluşturmakla suçlandıklarını kaydetti.
Yapıcı’nın ardından, tutuksuz sanık Çiğdem Mater savunma yaptı. Film yapımcısı olduğunu ve iddianamede adının 43 kez geçtiğini söyleyen Mater, 2004-2009 arasında Anadolu Kültür Vakfı’nda koordinatörlük, sonrasında başka platformlarda film yapımcılığı yaptığını söyledi.
Gezi Parkı’nın park özelliğinin yanı sıra, deprem gibi afetlerde toplanma yeri olarak kullanabilen bir alan olduğunu kaydeden Mater, "Gezi Parkı protestoları sırasında sadece parkın park olarak kalmasının yanı sıra bir sinemacı olarak gözlem yapmak için de oradaydım. Ancak iddianamenin aksine Gezi parkı ile ilgili bir filmde yer almadım" dedi.
Mater, Osman Kavala ile hiç tanışmadığını, bazı sanıklarla ise ya iş ya da aile dostluğu nedeniyle irtibatları olduğunu belirterek, “Osman Kavala ile yaptığımız telefon konuşmalarımız, birlikte iş yaptığımız için hayatın olağan akışına göredir. Bu iddianame bize hayatın sinemadan daha kurmaca olduğunu kanıtlar niteliktedir" diye konuştu.
ALTINAY: İSMİMİM BU TÖHMETTEN KURTULMASINI TALEP EDİYORUM
Sanıklardan Hakan Altınay ise neyle suçlandığını anlamakta zorlandığını belirterek, şunları söyledi:
Duruşmaya yarın tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.