‘YAPILAN ŞEYLERİN HUKUKLA VE GERÇEKLE İLGİSİ YOK'
"Niye şimdi iddianame hazırlandı? Zamanlama açısından yerel seçimlere yaklaşmamız diye düşünüyorum. Geziyle ilgili alınamayan bir intikam var. Davalar cezasızlıkla kapanmıştı, üstünden yıllar geçti. Kavala da tutuklandı. İddianamesiz bir şekilde tutuluyor. AİHM bununla ilgili bir açıklama istedi. Tam da ek sürenin dolmasına bir gün kala bir iddianame hazırlayarak Osman Kavala'ya yönelik tutukluluğunu haklı göstermeyi amaçlayan bir çalışma olarak tanımlanabilir. Yapılan şeyin hukukla veya gerçekle alakası yok. Gezi'yi takip edenler katılanlar böyle bir şey olmadığını bilir. İsyanların sürmesinin sebebi genç insanların polis şiddetiyle ölmesiydi. Bazıları olaylardan sonra hayatını kaybetti. Bilinen 11 kişiden bahsediyoruz. Bunun hesabı sorulmadı failleri cezalandırılmadı. Gezi parkı korumak için çıkılmıştı ama Erdoğan bunu kendisine yapılmış büyük bir kalkışma olarak niteledi.
‘SİSTEMİN YENİ DÜŞMANLARA İHTİYACI VAR'
Benzer yöntemi siyasilerin davalarında da gördük. Demirtaş da birçok davadan yargılanıyor, orada da aynı şey var. Öğrenilmiş bir şey bu. Şimdi filan cemaatinden temizleniyoruz derken ne acıdır ki onların kullandığı yöntemler, daha da hukuka uydurmayarak yapılıyor. Gezi iddianamesinde korkunç bir suçlama mantığı var. Müştekiler arasında cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu üyeleri ve 700 küsur kişi var. Daha önceki davalar cezasızlıkla sonuçlandı. Geziyle ilgili en çok kullanılan Dolmabahçe ve Kabataş suçlamalarıyla ilgili hiçbir kanıt bulunamadı. Bütün bu davalar boşuna mı yapıldı? 7 yıl aradan sonra birtakım insanlar gençleri yatıştırmak için konuşmuş olmasına rağmen tutuklandı. Parktaki protestodan nasıl hükümeti yıkmayı çıkarırsınız? Protesto etmek anayasal bir hak. Bu gösterilerin barışçıl olduğu biliniyor. Bu bir gözdağı. Gazeteci, sivil toplum ve akademisyenlere veriliyor bu gözdağı. Cumhur ittifakı ortak bir beka söylemiyle yerel seçime gidiyor. Bu ortamda bunun düğmesi de Aralık 2018 ayında 6 tane yeni dava açıldı Gezi ile ilgili. Yine binlerce insan yargılanacak. Daha önceki davalar cezasızlıkla sonuçlanınca böyle bir yol izleniyor.
Başörtülü ya da değil, taciz saldırı olduğu zaman bunu bir yere koymamız lazım. Mesele başörtüsü değil. İktidara gelince bana biat eden başörtülüyle bana biat etmeyen diye ayrılıyor. Ankara'da başörtülü bir kadına yapılan açık ve aleni taciz görüntülendiği için üstüne gitmek zorunda kaldılar. Bunu kendi cenahlarında da eleştirenler çıkıyordur. Yapılan açıklamalar, tam tersine karşı tarafı suçlar nitelikte. Telaşla bilmeden olmuştur dediler. Diyelim ki öyle bir şey oldu, bizim polisimize yakışmamıştır deyip geçersiniz. Ama İçişleri bakanı diyor ki babası ve annesinin terörist örgütlerle ilişkisi var diyor. Kötü bir film seyreder gibiyiz, böyle bir şey diyerek bir kadına tacizi doğrulayamazsınız."