AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Milliyet yazarı Abdullah Karakuş'un sorularını yanıtladı.
F-35 ve S-400 gibi konularla ilgili olarak da ABD’yi sert dille eleştiren Turan, uluslararası mahkemelere dava açmanın masada olduğunu ve Türkiye’nin tehditlerle dizayn edilemeyeceğini vurguladı.
Karakuş'un Turan'a yönelttiği sorular ve aldığı yanıtlar şöyle:
- Askerlikle ilgili yeni kanun teklifiyle ne amaçlanıyor?
Bizim asıl meselemiz öngörülebilir ve sürdürülebilir bir sistem olması. Şartlar değişti. Toplumun talepleri vardı. Eğitime ulaşma imkânı arttı. Teknik, teçhizat değişti. Bunları dikkate almamız gerekiyordu. Günümüz şartlarında yeni bir askerlik sistemi ihtiyacı ortaya çıktı. TSK’nın personel ihtiyacına cevap verecek; ülkemizin eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasını sağlayacak bir sistem amaçlıyoruz. Bu askerlik sistemimiz açısından önemli bir reformdur. Her ay celp dönemi olmasın istiyoruz. Bütün modelleri inceledik. Mevcut sistemi daha da güçlendirmek adına milli ve tarihi değerlerimiz doğrultusunda hareket ettik. Tüm paydaşların görüşlerini aldık. Burada sisteme zarar verecek, göz ardı ettiğimiz, güvenlik zafiyeti oluşturacak hiçbir şey asla söz konusu değildir. Askerlik hizmeti, ordumuz ve ülkemizin güvenliği her zaman öncelikli konumuz.
'KRİZ YOK, GÖRÜŞMEYE DEVAM'
- Askerlik Kanunu Teklifinin geri çekilmesi söz konusu mu?
Kanun Teklifinde olağanüstü bir süreç varmış gibi algılanıyor. Bu böyle değil. Askerlik gibi önemli bir konuda muhalefetin görüşlerini elbette önemsiyoruz. Yapıcı olmak kaydıyla katkılarını değerli bulur ve makul karşılarız. Muhalefetin birkaç konuda şerhi var, bunları tekrar gözden geçiriyoruz.
Olayı Kanun çekiliyormuş, çekilmiyormuş, bir kriz varmış gibi kamuoyuna yansıtmak doğru olmaz. AK Parti Grubu olarak Askeralma Kanunu Teklifimizin arkasındayız. Genel Kurulun takdiri her zaman baş tacıdır. Değişiklikler, revizeler olabilir ama kanun teklifinin çekilmesi söz konusu değildir. Görüşmeye devam edeceğiz. Temennimiz bu hafta yasanın hızlı bir şekilde görüşülmesini sağlamaktır. Kanun Teklifimizi en tam mutabakatla Genel Kurul’da geçirmek istiyoruz.
- F-35 ile ilgili ABD’nin tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne yapmak istiyor?
Türkiye; ABD’nin birincil nitelikteki ortağı olduğu F-35 projesine, 2002’de uluslararası partner olarak katıldı. Yani Türkiye F-35’lerin sadece müşterisi değil, aynı zamanda üretim ortağıdır. Alacağımız F-35 sayısını 100 adetten 116 uçağa çıkardık. ABD S-400 tedarikine bağlı olarak, Türkiye’yi F-35 programının sonlandırılacağı üzerinden tehdit ediyor. ABD’nin Arizona eyaletindeki Luke Hava Kuvvetleri Üssü’nde pilotlarımıza verilen eğitimi durdurmaları da bunun bir sonucu. Burada Türkiye değil, ABD anlaşmaya uymamıştır. F-35 anlaşmasını bozan ABD’yi uluslararası mahkemelerde tazminata mahkûm ettirme seçeneğimiz de masada. ABD gibi bir ülkenin bu tür durumlar içine yer alması zaten son dönemde bozulan imaj ve itibarına olumsuz bir etki daha bırakacaktır. Türkiye, dünyada ve bölgesinde etkin ve güçlü bir ülke. Her zaman yeni yöntemler geliştirebilecek tarihi birikime ve kabiliyete sahiptir.
'MÜTTEFİKLİK RUHUNA AYKIRI'
- ABD’den S-400 tehditleri de geliyor...
Türkiye’nin S-400 konusundaki tavrı nettir. Bu kararı keyfi olarak değil ülkemizin güvenliği açısından aldık. Türkiye’nin bu duruşu milli bir duruştur. Rusya en geç 2 ay içinde S-400’leri teslim edecek. ABD’nin gönderdiği mektubun üslubu müttefiklik ruhuna da uygun değil. Gerekli çalışmaları yapıyor, cevabı hazırlıyoruz. Daha önce de dedik, bugün de diyoruz. Türkiye, tehditlerle dizayn edilebilecek bir ülke değildir. Türkiye kendi menfaatleri doğrultusunda karar alabilen bir ülkedir. Türkiye eski Türkiye değil. Kendi ordusuyla, milletiyle ve lideriyle tüm uluslararası platformda var olan, güçlü bir ülke. Kaldı ki günümüzde baskıya, zulme, haksızlığa ve kendisini diğer devletlerden üstün görenlere karşı ses çıkartan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Rusya lideri Vladimir Putin ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro gibi az sayıda lider var. Daha önce de ABD Başkanı Lyndon Baines Johnson, 1964 tarihinde kamuoyunda Johnson Mektubu olarak bilinen mektupla Türkiye’den Kıbrıs Barış Harekâtını yapmamasını istemiş, silah ambargosuyla tehdit etmişti. Ancak Türkiye ne yaptı? Kararlı bir şekilde Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi. Bölgemizde, güneyde ve Akdeniz’deki sıcak gelişmelere karşın ABD’nin insafını mı bekleyecektik? S-400 bir hava savunma sistemi. Biz bu sistemi saldırı amaçlı değil, ülkemizin savunması açısından alıyoruz.
- FETÖ ile mücadelede ABD’nin tutumu ve iade tartışmaları konusunda neler söyleyeceksiniz?
Maalesef, bu kanlı darbe girişimini yapan örgütün elebaşı, darbedeki rolünden dolayı herhangi bir bedel ödemeden halen Pensilvanya’daki malikanesinde yaşamaya devam ediyor. Bu terör örgütü, halen ABD’de serbest bir şekilde faaliyet gösteriyor ve ticaret yapıyor. Sadece ABD’deki okullarından elde ettiği gelir yıllık olarak neredeyse 800 milyon dolar. Bu örgütün ABD için de bir tehdit unsuru olduğunu ABD yetkililerine ilettik. ABD’nin, uluslararası sözleşmeler ve iki ülkenin imzaladığı anlaşmalar gereği şimdiye kadar adım atması gerekiyordu. Bu konuda halen bir gelişme olmamasını kabul etmemiz mümkün değil. Türk yargı makamlarının ABD’ye dosyalarca delil, belge gönderdi. Bununla beraber iade talepnameleri iletildi. Bu belgeler farazi belgeler değil, onlarca somut deliller içeriyor. Türkiye ile ABD arasındaki zaman zaman oluşan adli talepler, hukuk çerçevesi içinde yerine getirildi. Geçtiğimiz gün FETÖ elebaşının iadesi için ABD’ye yeni belgeler verildi. ABD tarafından da aynı şeyin bekliyoruz.
- Yargı reformu ile ne gibi iyileştirmeler olacak?
'AB İKİYÜZLÜ'
- AB’nin Türkiye’ye yönelik ikili tavrı ve Avrupa’da artan ırkçılık, İslamofobiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
AB, Türkiye’nin üyelik süreci başta olmak üzere Türkiye’ye birçok konuda ikiyüzlü bir tutum ve çifte standart uygulamakta. AB, terörle mücadelede ve darbe girişiminde NATO üyesi Türkiye’yi yalnız bırakmakta; Türk yargısından kaçan firarilere ev sahipliği yapmaktadır. AB üyeliği hala Türkiye için stratejik hedef konumunda. AB en büyük ticaret partnerimiz. Uzun yıllardır süren müzakereler söz konusu. Türkiye’nin üyeliği, birliğe de güç katacaktır. Ancak AB bizi almak istemiyorsa kararını vermeli, bu konuda net olmalı.
Irkçılık ve İslamofobi gibi aşırı akımlar AB’nin bir arada yaşama kültürünün aşınmasına ve uluslararası alanda etkinliğinin ve güvenilirliğinin sorgulanmasına neden olmaktadır. AB’de bazı siyasilerin sorumsuzluklarından da kaynaklanan ırkçılık ve İslamofobi artmış durumda. İslamofobik siyaset üretenlere karşı tedbir alınmazsa yeni dönemin en büyük tehdidinin bu olacağı aşikâr.
'DOĞU AKDENİZ'DE GERİ ADIM ATMAYIZ'
- Doğu Akdeniz’deki petrol ve gaz aramaya yönelik Türkiye’ye gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğu Akdeniz’de yürütülen petrol ve doğal gaz aramaları, bölgenin ve ABD, İtalya ve Fransa gibi diğer ülkelerin de devreye girmesiyle gerginliklerin, sıcak gelişmelerin yaşanmasına neden oluyor. GKRY de enerji arama ve çıkarma faaliyetlerinde ABD, İtalya ve Fransa gibi bölge dışındaki aktörlerle, enerji iletimi için ise İsrail, Mısır ve Yunanistan gibi bölgedeki aktörlerle iş birliği çalışmaları yapıyor. İsrail, Mısır gibi bölgede doğalgaz dağıtım merkezi olmayı istiyor. Bölge barışı adına Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın provokasyondan uzak durmalarını tavsiye ediyoruz. Alan hâkimiyeti oluşturma çabaları uluslararası hukukla da bağdaşmamaktadır.
'AF GÜNDEMDE OLAN BİR KONU'
- Af çok konuşuluyor. Bu konuda bir gelişme olacak mı?
Af gündemde olan bir konu. Fakat kolay bir konu değil. Toplum vicdanını, mağdurların yaşadıklarını ve ailelerinin duygularını görmezden gelemeyiz. Aftan ziyade Ceza İnfaz Yasası’ndaki bazı değişiklikler söz konusu. Bu konuda Bakanlığımızın ve milletvekillerimizin çalışmaları var. Süreci yakından takip ediyoruz.
'AB TERÖRE KUCAK AÇMIŞ'
- Batının ve Avrupa ülkelerinin terörle mücadeledeki yapmacık tutumunu nasıl buluyorsunuz?
Terör, tüm insanlığın muhatap kaldığı ya da kalabileceği ortak bir sorun. Terör konusunda ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışının yeri yok. Her zaman terörle etkin mücadeleyi vurgulayan AB, teröre karşı kucak açmış durumda. Terör örgütü PKK’nın uzantıları bazı AB ülkelerinde çok rahat mitingler yapmakta, faaliyetlerine devam etmektedir. Bu AB’nin savunduğu ideallerle ve sahip olduğu temel değerlerle örtüşmemektedir. Tüm dünya terörle mücadele konusundaki samimiyetini yeniden gözden geçirmelidir. Tüm dünya terör, ırkçılık ve İslamofobi ile birlikte mücadele etmeli. Bunun önlenememesi durumunda sadece belli coğrafyalar değil tüm dünya etkilenir.
'MİLLETİMİZ NE DERSE O'
Milletimiz ne derse o. Keşke daha dikkatli olup bu süreci yaşamasaydık. Ancak oy sayımı sonrası aradaki farkın 29 binden 13 bine inmesi, CHP’nin başvurusuyla İl Seçim Kurulu’nun sayımı durdurması ve usulsüzlük yapıldığına dair çok sayıda belgenin ortaya çıkması bizi olağanüstü itiraz hakkımızı kullanmamıza mecbur kıldı. 23 Haziran’da milletimize başvuracağız. İstanbul bizim için çok değerli. Binali Yıldırım; tecrübeli, pratik, icraatçı ve başarılı bir isim.
Binali Bey’i irfanına, izanına ve basiretine güvendiğimiz İstanbul halkına emanet ediyoruz. Seçime yüksek bir katılımın olması dileğimizdir. Seçimin sonucu ne olursa olsun büyük bir saygı ve demokratik olgunlukla karşılayacağız. Milletimizin takdiri her şeyin üzerindedir.